Ferhan Şensoy’un aramızdan ayrılmasının üzerinden iki yıl geçti. Yazdığı onlarca kitap, oyun, şiir, bestelediği şarkılar Şensoy’u zihinlerimize kazıdı. Bu sayımızda bu büyük tuluatçının dünyasına odaklandık.
İstanbul her saati, her anı, her köşesi gözlenen devasa bir metropol. Avrupa’nın en çok mobese kamerasına sahip ikinci kenti olan İstanbul, teknoloji ve otoritenin paradoksal çarpışmalarına da en çok sahne olan kent. Gelişen teknolojinin gözetim yollarını olduğu gibi gözetimden kaçış yollarını da çoğaltmasını, bir kentin ‘meydan’ kültürünü nasıl değiştirdiğini ‘İstanbul’ penceresinden inceledik.
“Savaşta gördüklerimizi, yurda dönüşte yaşadıklarımızı, döndüğümüzde karşılaştığımız manzarayı yazıyorduk. Bu da edebiyatımızın karakterinin savaş, yurda dönüş ve yıkıntı üzerine şekillenmesine yol açtı. Savaşta altı yıl sonra yurda dönmüştük, karşımızda yıkıntılar bulmuş, yıkıntılar üzerine yazıp çizmeye başlamıştık. İşin tuhafı, “yıkıntı edebiyatı” ismini sitemli ve nerdeyse gücenik tonda kullanıyorduk.”
Rusya-Ukrayna arasında tüm şiddetiyle devam eden savaş milyonlarca insanın evinden kopup uzaklara savrulmasına yol açtı. Aniden patlak veren yerel krizlerle karşı karşıya kaldığımız bugünlerde, göç, sürgün ve belleksiz bırakılmayı ele almakta fayda var. Edward Said, bir entelektüelin gözlerinden sürgünün yarattığı sosyal, psikolojik ve kültürel etkileri ele alıyor.
“Ukrayna’da, 2019’da, Dostoyevski’nin alışılmadık bir eleştirisiyle karşılaştığımda, içgüdüsel olarak romanların nesnel bir şekilde okunması gerektiği fikrine geri dönmüştüm. Peki ama Dostoyevski’ye karşı nesnel tutum neydi? “Düşman Putin’dir, Puşkin değil”: bu nesnel miydi? Böyle bir düşünce uzun zamandır kendi zihinsel yapımın bir parçasını oluşturuyordu.”
“Yaşar Kemal’in romanlarda anlattığı insanların birer hayat hikâyeleri, geçmişleri var. O geçmiş ta Kafkasya’ya gidiyor. Girit’ten gelenler var, Balkanlardan gelenler var. O adada toplanıyorlar. Böylece bir topluluk, halk oluşuyor orada. Fakat bunu anlatırken o savaşları, 1915’i, Rusların Doğu Anadolu’ya girmesini, Mezopotamya’daki savaşları da anlatıyor.”
“Mübadele’nin 100. yılında Savaş, Sürgün, Edebiyat”ın konu alındığı 2. Sayıda, Turgay Fişekçi, Elif Batuman, Edward Said ve Heinrich Böll’ün yazıları yer alıyor.
Muğla’nın İkizköy Mahallesi’ne bağlı Akbelen mevkiinde maden için istimlak edilen alandaki ormanda hafta başında başlayan kesime karşı yerel halk uzun bir süredir direniyor. Yaşam alanlarını koruyanlar, son olarak şirketin tekrar ağaçları kesmeye başlaması üzerine doğanın ranta kurban gitmemesi için altı gündür canla başla mücadele ediyor.
Kentlerin ana meydanlarından ücra bölgelerine, yaptığımız alışverişten dinlediğimiz müziğe kadar her şey izlenebilir hale geldi. Veri depolama maliyeti ucuzladıkça, kurumlar daha fazla veriyi ve daha uzun süre kaydetmeyi başardılar. Bugün, neredeyse her şey kayıt altına alınıyor, muhtemelen bu durum asla değişmeden sonsuza kadarda böyle devam edecek. Peki ama kurumlar hayatımızı nasıl izliyor? Gözetim toplumuna ilişkin…
“The Post”, “All The President’s Men”, “Spotlight” ve “Prima che la notte” filmleri üzerinden adaletsizlik, yolsuzluk ve şiddetin pençesinde parçalanmış medya gemisinin yılgın tayfalarına zihin açıcı bir hatırlatma…
Siyaseti, analizin merkezi haline getiren Gramsci, Türkiye’nin de içinde bulunduğumuz koşullar göz önünde bulundurulursa, yeniden okunmayı, işaretlenmeyi ve özümsenmeyi özellikle hak ediyor…
Türk ve Fransız uzmanlar Türkiye’de laikliğin neden hâlâ tartışıldığını konuştu…
Artan siyasal krizler, savaşlar ve kitlesel göç dalgaları siyaset söyleminde önemli kırılmalara yol açıyor. Uluslararası göç dalgaları karşısında yükselen sağ otoriteryen yönelimler popülist söylemin de etkisiyle kitlelerin desteğini alıyor.
İstanbul, 1960’ların çalkantılı dönemlerinde 10 yıl boyunca Baldwin’e bir sığınak oldu. Peki ama İstanbul, Baldwin’in hayatını ve kariyerini nasıl değiştirdi?
‘Amerika’nın refah düzeyi uzun bir süre yükseldi: Bu refah milyonlarca insanın canına mal oldu. Çok yoruldum ve bu hikâyenin nasıl sonuçlanacağını da bilmiyorum…’
Amerikalı yazar James Baldwin, nefessiz bırakılan bir ulusun “imdat” çığlıkları arasında, Amerika’da yaşanan ırkçılığı anlatıyor…
İstanbul’da Engin Cezzar ve Gülriz Sururi’nin konuğu olan ünlü Amerikalı yazar James Baldwin, edebiyata, müziğe, ırk ayrımına ve İstanbul’a ilişkin Kasım 1965 yılında Anıl Meriçelli’nin sorularını yanıtladı…
İstanbul, 1960’ların çalkantılı dönemlerinde 10 yıl boyunca Baldwin’e bir sığınak oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçerli oyların yüzde 52,18’ini alarak yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
Mutfaktaki Piro, kalp işaretiyle sevgisini sunan Piro, bölünmüş hatları birleştiren Piro geleceğe dair yol göstericiydi. Erdoğan’ın panzehiriydi. Zehir aranacaksa işte zehir!