19 ve 20’nci yüzyıllar İstanbul’u, Avrupa’nın önde gelen diplomatik merkezleri arasında yer alıyordu. Osmanlı’da ortaya çıkan batılılaşma hareketi ile ortaya çıkan dönüşüm ve iç karışıklıklar ise uluslararası problemleri beraberinde getirdi. Bu nedenle, İstanbul adeta elçilik merkezi halini aldı. Bugün ise sefarethane binaları İstanbul’un kültür tarihinde önemli bir yer tutuyor. Dilerseniz kent tarihinde önemli yeri olan…
Bundan 95 yıl kadar önce, Şubat 1929’da, eşi Natalya Sedova ile beraber Sovyetler Birliği’nden siyasi sürgün olarak İstanbul’a gelen Troçki için Büyükada adeta bir sığınak oldu. İstanbul’a ayak bastıktan sonra büyük güvenlik önlemleri altında yaşamını sürdüren Troçki, iki ay kadar Kadıköy’de ikamet ettikten sonra Büyükada’ya taşındı. Şubat 1929’daki varışından Temmuz 1933’te Fransa’ya gitmek üzere…
Göçebelik, ülkemizde öteden beri adeta en değerli yaşam biçimi olarak tanıtılmıştır. Halbuki bilimsel araştırmalar, Türklerde şehir yaşamının hayli eski bir geçmişe sahip olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Kent, her gün içli-dışlı olduğu kadının, yaşama kültürünü, beğenisini, hatta kilosunu, hatta yüz çizgilerini belirleyen bir aynadır. O kadar ki, iyi bir gözlemciyseniz bir kadının hangi kentte büyüdüğünü, hangi kentle beslendiğini çabucak anlayabilirsiniz.
Kutsal, etrafı çevrilmiş bir kapalı alanın içinde, bir sunağın etrafında yükselen şehir, tanrıları ve şehrin insanlarını barındıran dinsel bir evdir.
Göstergeleri ve şehirleri seviyorum. Bu çift yönlü aşk belki yalnızca görünüşten yola çıkarak edindiğim birkaç kanı nedeniyle, beni şehrin göstergeleri olduğuna inanmaya itiyor.
Osmanlı mimarlık alanında faaliyet gösteren İtalyanlara ilk kez 19. yüzyılın sonlarında rastlanmaktadır. 18. yüzyılın ortasından başlayarak Batılı biçimlerin şekillendirdiği Osmanlı mimarlığının son dönem yapılarının bir bölümü, Sultan Abdülaziz’in “Efendi” lakabı verdiği mimar Montani, tiyatro binaları tasarlayan Barburini, Alessandro Vallauri, Annibale Rigotti ve Art Nouveau akımının Türkiye’deki temsilcisi Raimondo d’Aronco gibi bazı İtalyan mimarların imzasını taşımaktadır.
Nereden gelmektedir ve nedir? Ortaçağ kenti Antik kentin devamı veya yeniden doğumu mudur? Yoksa yeni ve özgün bir olgu mudur?
‘Karaköy köprüsünden geçen insanların ortalama kültür düzeyi ne ise, İstanbul’da imar adı altında yapılan işlerin düzeyi de odur. O köprüden yürüyerek hiç geçmeyenlerin kent fizyonomisine katkısı ise beş yıldızlı otellerle yaldızlı villalardır.’
İstanbul’un Anadolu yakası kıyılarının en güzelleştiği yer hiç şüphesiz, Fenerbahçe yarımadasıdır. Dantel gibi denize uzanmış bu yeşil toprağın hikâyesi, açıklık ve kesinlikle bilinmiyor. Ama yine de, bazı bilgiler var. İşte İstanbul’un bu enfes köşesini sizlerle buluşturuyoruz.
Kadıköy’den kalkan tüm vapurların selam durduğu, İstanbul’un barok mimarisinin en özgün örneklerinden olan ve 1908’den bu yana yaşayan Haydarpaşa Garı 2012’den bu yana hizmete kapalı. Uzun bir renovasyon döneminin ardından peronların yapımına başlanan tarihi yapının, 2024 yılında hizmete açılması bekleniyor. Kent kültürünü ve belleğini yansıtan, türlü badire atlatan Haydarpaşa’da neler yaşandı?
İstanbul devasa bir kent. Güzelliği dillere destan olsa da her geçen gün devasa sorunlarla boğuşuyor. İstanbul’a kıyasla çok daha küçük bir şehir olan Berlin, birçok iyi yanı olduğu gibi ciddi sorunlu yanları da var. Hatta bazı kısımlar var ki, şok edici…
İstanbul’un ünlü semtlerinden biri olan Cihangir, sokakları, apartmanları, kafeleri ve kedileriyle İstanbul’un eski dokusunu yansıtıyor. Popüler olduğu kadar önemli bir geçmişe sahip bu semti uzun zamandır gezmek istiyordum. Dilerseniz gelin Çukurcuma’dan Cihangir’e birlikte adımlayalım.
İstanbul’u İstanbul yapan hikâyeleri değil midir? Tatavla (Beygir ahırı) olarak anılan semt Pangaltı’dan güneye eğilimle inen eski bir dere yatağı çevresindeki tepecikler üzerine kurulmuş bir semt. Kayıtlara göre yaklaşık 470 yıllık bir tarihe sahip. 1929 yılında çıkan bir yangınla ismi Kurtuluş olan Tatavla da bu hikâyeleri oluşturan insanların yer aldığı biricik semtlerden. Dilerseniz bir semtin…
Kent ve mimari tarihimiz açısından önemli çalışmalara imza atan Doğan Kuban, kavramsal olarak kenti ve toplumun mimari farkındalığını masaya yatırıyor. Kentsel sorunların üzerinde düşünürken öncelikli olarak kentte yaşayanlar üzerine düşünmekten geçtiğini belirten Kuban, kent bağlamında bir ortak söylemin gelişmesi gerektiğine işaret ediyor. Bir megapol halini alan İstanbul’un kent ve insan etkileşiminin boyutlarını tartışmaya açıyor…
Azizler ve Rölikleri
Azizler (hagios) ve kutsal kişiler (hosios) Geç Antik Çağ'dan başlayarak Bizanslıların toplumsal ve bireysel yaşamlarında önemli bir rol oynamışlardır. (1) Bizanslılar, günlük yaşamları içerisinde azizlerle çevrelenmişler, yaşamlarının her alanında onların "varlıkları"nı duyumsamışlardır. Kimdir bu kutsal kişiler ve etkilerinin kaynağı nedir? Hıristiyanlık uğruna ölmüş olan (martyr) ya da kusursuz bir Hıristiyan yaşamı sürdürerek,…
“Bir kentteki yapıları hayvanlara benzetmek olası. Neden olmasın, insan bu düşünceye biraz alışınca hiç de kötü bir şeymiş gibi gözükmüyor. İstanbul’da da her kentte olduğu gibi türlü çeşitli hayvan var. Aralarında oldukça ilginç olanlar bulunuyor. Örneğin şu tarih öncesi dönemde yaşamış büyük sürüngenleri andıran surlar, hisarlar.”
Dünya genelinde büyük toplumsal olayların yaşandığı 1960’lı yıllarda pek çok sanatçı, ticari ve geleneksel kurumlarla olan bağlantısını sorguladı. Daniel Buren’in de dâhil olduğu Kavramsal Sanat hareketi, sadece resim ya da heykelin sınırları içinde kalmayıp mimariyi ve mekânı sorguluyor…
Kent kültürü ve sosyal merkezler daralmaya ve renksizleşmeye başladı. Peki ama kentlerde drum ne? İstanbul ve Berlin örnekleri üzerinden kaybedilen gençliğimiz…
İstanbul’un ilk Art Nouveau yapısı Botter Apartmanı’nın restorasyonu tamamlanan kısmı açıldı. Uzun yıllar metruk halde duran bina, “Casa Botter Sanat ve Tasarım Merkezi” olarak hizmete girdi.