Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Etiket: Sinema

İçindekiler: Ece Ayhan’ın Onat Kutlar’a ‘iftira’sı, ‘Sürü’ filminin Oscar macerası…

Bir 'iftira' hikâyesi: Ece Ayhan, Onat Kutlar, pişmanlık Hikâyenin izini sürmüştüm ancak Ece Ayhan’ın sonraki pişmanlık cümlelerini bilmiyordum. İşin içinde Ece Ayhan, onun ameliyatı için toplanan para, Onat Kutlar’ın buna öncülük edişi, ardından Ece Ayhan’ın ihbarı, Ecevit vs. girince… Nereden baksanız şaşırtıcı ve üzücü bir olay oluyor. Ece Ayhan Pişmanlık cümlelerine geleceğim ama önce filmi…

Devamını Oku

Yasemin Demirci: ‘Onun Kalesinde’yi daha rahat uyuyabilmek için çektim!

“Onun Kalesinde”, festival serüveninden sonra online film platformu MUBİ’nin Haziran seçkisiyle platform üzerinde yayına girdi. Yasemin Demirci ile babasının ani kaybından sonra onun evinde ve onun eşyalarıyla baş başa kalışını anlatan filmi “Onun Kalesinde”yi, sinema yolculuğunu ve bir babanın yasını sanatla sağaltmayı konuştuk.

Devamını Oku

‘Filmin kaderciliği öyküde değil, ölümdedir’

Dünya sinemasının en yetenekli ve en aykırı yönetmenlerinden Pier Paolo Pasolini, yarattığı özgün dille adından söz ettiren bir sinema insanı. 1961 yılında ‘Accattone’ ve ‘Mamma Roma’yla başladığı sinema yolculuğunda, toplum tarafından marjinalize edilmiş karakterlere, faşizmin çirkin yüzüne, lümpen proletaryaya ve cinsel dürtülerinin esiri olan insana odaklandı. Sinemaya ‘sıradan’ insanın gözüyle bakan yönetmen, 60 yıl önce…

Devamını Oku

Martin Scorsese’den Amerikan kapitalizminin şiddetle örülü kanlı geçmişi

Martin Scorsese, son filmi ‘Dolunay Katilleri’nde kendi topraklarında katledilen, daha sonra artık “efendileri” olan beyaz Amerikalılar tarafından rezervasyon bölgelerine yollanan ve orada yaşamaları söylenen yerli halklardan biri olan Osage halkının hikâyesini konu alıyor. Kan ve şiddet sarmalının pişinden giden Scorsese, hem bir sinemacı hem de tarihe şahitlik etme misyonunu yerine getiriyor.

Devamını Oku

Tartışmaların merkezinde: Yılmaz Güney sineması

‘Budalaca saldırılarının ardından Yılmaz Güney adına ‘cevap vermeye’ kalkışan yandaşlarının tavrı da Güney sinemasının ima ettiklerinden o kadar uzakta ki, onun işlediği cinayetten, hatta ‘politik’ sloganlarından ‘ayrı’, salt sineması açısından değerlendirmek gerektiğini söyleyip duruyorlar. Oysa Yılmaz Güney sinematografisi, ta başlarından itibaren bir ‘toplumsal tip’, bir ‘yaşam biçim’ ve bunların sinema dilinde beliriş biçimine dair bir…

Devamını Oku