Amerikan sinemasının aykırı ismi David Lynch hayata gözlerini yumdu. Lynch’in sanatsal yolculuğunu inceleyen Richard Brody, usta yönetmenin sürrealist ve vizyoner filmlerinin, Amerikan toplumunun ikiyüzlülüğünü, karanlık yönlerini nasıl cesurca ve incelikle ortaya koyuyor.
Bu röportaj, “Woody Allen sineması”nın estetik ve etik boyutlarını derinlemesine anlamak için bir fırsat sunuyor. Allen’ın iç dünyasına ve sanatına ışık tutan bu söyleşi, yönetmenin özgün bakış açısını keşfetmeye davet ediyor bizleri.
2024 yılı sinema dünyası, biyografik dramların derinliklerinden, ütopik vizyonların sınır tanımayan hayallerine ve müzikal masalların büyülü dünyasına uzanan benzersiz yapımlarla seyirci karşısına çıktı. Biz de bu yıl vizyona giren ve dikkatimizi çeken toplamda sekiz filmi sizlerle buluşturmak istedik.
77. Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştiren ve En İyi Senaryo ödülünü alan ‘The Substance’, MeToo hereketiyle birlikte ortaya çıkan ve Hollywood’daki kadınların karşı karşıya kaldığı şiddet, eşitsizlik ve beden politikalarına karşı gelişen başkaldırının adeta yansıması.
“Taşra alegorisi” son yıllarda sinemamızda fazlasıyla ele alınan konuların başında geliyor. Klişelerle yoğrulan, kadınların yan rollere sıkıştırıldığı ve erkeklik odaklı taşra anlatılarına alternatif olan Reha Erdem’in 2023 yapımı ‘Neandria’sı sinemaya yeni bir soluk getirdi. Peki ama son döneme beyaz perdeye damgasını vuran taşra anlatısına nerden bakmak lazım? ‘Hayat’, ‘Kurak Günler’, ‘Karanlık Gece’ ve ‘Neandria’ üzerinden…
“‘Gelecek Günler’, yok olanı düşünmenin imkânsızlığıyla biter belki de, var olanın kendini dayatmasıyla. Düşünce ve deneyim arasındaki ayrımda, insanın her nefesinde deneyimlemeye devam etmesinin kazanımıdır L’avenir.”
Bir filmi “feminist” yapan kriterler konusunda daha seçici nasıl davranacağız? Dilerseniz feminist sinemayı birkaç örnek üzerinden konuşalım…
Bir 'iftira' hikâyesi: Ece Ayhan, Onat Kutlar, pişmanlık
Hikâyenin izini sürmüştüm ancak Ece Ayhan’ın sonraki pişmanlık cümlelerini bilmiyordum.
İşin içinde Ece Ayhan, onun ameliyatı için toplanan para, Onat Kutlar’ın buna öncülük edişi, ardından Ece Ayhan’ın ihbarı, Ecevit vs. girince… Nereden baksanız şaşırtıcı ve üzücü bir olay oluyor.
Ece Ayhan
Pişmanlık cümlelerine geleceğim ama önce filmi…
Sinema yazarı Olcay Bağır ile ilk kitabı “Sinesözlük” üzerine konuştuk…
“Onun Kalesinde”, festival serüveninden sonra online film platformu MUBİ’nin Haziran seçkisiyle platform üzerinde yayına girdi. Yasemin Demirci ile babasının ani kaybından sonra onun evinde ve onun eşyalarıyla baş başa kalışını anlatan filmi “Onun Kalesinde”yi, sinema yolculuğunu ve bir babanın yasını sanatla sağaltmayı konuştuk.
Brecht’in 1930 yılında “Beş Paralık Roman”ın çekimleri esnasında S.A. Nero-Film şirketi ile davalık olması üzerine yazdığı “Beş Paralık Dava-Toplumbilimsel bir deney” adlı denemesinden derlenen bu metin, sinema-ideoloji-endüstri-sermaye ilişkileri üzerinde zihin açıcı bir tartışma niteliğinde.
Dünya sinemasının en yetenekli ve en aykırı yönetmenlerinden Pier Paolo Pasolini, yarattığı özgün dille adından söz ettiren bir sinema insanı. 1961 yılında ‘Accattone’ ve ‘Mamma Roma’yla başladığı sinema yolculuğunda, toplum tarafından marjinalize edilmiş karakterlere, faşizmin çirkin yüzüne, lümpen proletaryaya ve cinsel dürtülerinin esiri olan insana odaklandı. Sinemaya ‘sıradan’ insanın gözüyle bakan yönetmen, 60 yıl önce…
Martin Scorsese, son filmi ‘Dolunay Katilleri’nde kendi topraklarında katledilen, daha sonra artık “efendileri” olan beyaz Amerikalılar tarafından rezervasyon bölgelerine yollanan ve orada yaşamaları söylenen yerli halklardan biri olan Osage halkının hikâyesini konu alıyor. Kan ve şiddet sarmalının pişinden giden Scorsese, hem bir sinemacı hem de tarihe şahitlik etme misyonunu yerine getiriyor.
‘Budalaca saldırılarının ardından Yılmaz Güney adına ‘cevap vermeye’ kalkışan yandaşlarının tavrı da Güney sinemasının ima ettiklerinden o kadar uzakta ki, onun işlediği cinayetten, hatta ‘politik’ sloganlarından ‘ayrı’, salt sineması açısından değerlendirmek gerektiğini söyleyip duruyorlar. Oysa Yılmaz Güney sinematografisi, ta başlarından itibaren bir ‘toplumsal tip’, bir ‘yaşam biçim’ ve bunların sinema dilinde beliriş biçimine dair bir…
Eleştirmen Michiko Kakutani, 1995 yılında Woody Allen’la bir söyleşi gerçekleştirdi. Kendisine has üslubunu ve sanatsal yaratım sürecini tartışmaya açan Allen’ın gözünden kültür hayatının serencamı…