Share This Article
Michele Barbero | Çeviren: Emin Arslan
2019 yılında, Tenten çizgi roman serisinin yaratılışının doksanıncı yıldönümünde, Fransız aşırı sağcı bir web sitesinde Tenten’in yaratıcısı Hergé’ye ‘ölümünden sonra bir saygı duruşu yazısı’ yayımlandı.
“Tenten İslam’ın egemen olduğu zamanlarımızla başa çıkıyor” başlığı altında kelime oyunu ağırlıklı bir makale, “24 Tenten” albümünün her biri için alternatif başlık ve kısa bir özet önererek onlara çağdaş, aşırı sağcı bir yenileme kazandırmayı amaçlıyordu.
Aşırı sağın büyük hayranlığı
Müslüman göçmenlere yönelik bir dizi ırkçı saldırıda, Kara Altın Diyarında (Tintin au pays de l’or noir) artık Fransa’da geçiyor ve “Kara Çarşaf Ülkesi” (Tintin au Pays du Tchador Noir) adını taşıyordu. Kara Ada (L’Île Noire), Fransa’nın kuzeyindeki Lille kentine atıfla “Burkalı Kara Lille” (Lille Noir de Burqas) olmuştu.
Aşırı sağcı topluluklar Tenten’in en büyük hayranları arasında olduklarını gösterdiklerinden, bu tür içerikler frankofon dijital mecralarda oldukça yaygın.
Neredeyse 60 yıldır yayınlanan öyküleri, yaklaşık 100 dile çevrilen hikayeleri ve dünya çapında satılan yüz milyonlarca kopyasıyla “Tenten’in Maceraları” muhtemelen tüm zamanların en tanınmış Belçika çizgi roman serisi.
Bu seride genç gazeteci, haşarı arkadaşı Kaptan Haddock ve köpeği Milu egzotik ülkelere seyahat ediyor, gizemleri çözüyor ve kötüleri alt ediyor. Çizgi roman internette de çok çeşitli “memlere” ve uydurma görüntülere yol açtı. Bunların birçoğu belirli bir gündemi olmadan sadece komik veya orijinal olmaya çalışıyor; diğerleri ise siyasi görüşlerini ve güncel olaylara bakışlarını aktarmak için Tenten’e güveniyor.
Milliyetçi, yabancı düşmanı, Müslüman karşıtı ve antisemitik bloglar ve forumlar Fransız internetinde küçük ama aktif bir niş oluşturmakta. Bu platformlarda, Hergé’nin ‘yaratığı’ son yıllarda tekrar tekrar ortaya çıktı.
Hergé’nin ‘kullanışlı’ karikatürleri
Bu saçma Tenten “memlerinin” yinelenen bir teması, Fransa’nın Avrupalı olmayan göçmenler tarafından sözde “işgali”. Yaygın olarak dolaşıma sokulan görsellerde, karakterin Arap dünyasındaki maceralarından seçilen kareler, Fransa’daki Tenten, Toulouse’daki Tenten ya da Fransa ve Belçika’daki 2015 ve 2016 terör saldırılarının birçok failine ev sahipliği yapan Brüksel’deki büyük ölçüde Müslüman bir mahalle olan Molenbeek’teki Tenten gibi başlıklarla uydurma sayıların kapakları olarak yeniden tasarlanıyor.
Çok da üstü kapalı olmayan ima, Avrupa sokaklarının giderek Kuzey Afrika’daki benzerlerine benzemeye başladığını öne sürüyor. Sıklıkla paylaşılan bir başka resimde ise Tenten Kongo‘da, Akdeniz’i geçen Afrikalı göçmenlerin teknesini gösterdiği iddia edilen bir fotoğrafla birlikte “Kongo Tenten’e Geliyor’a” (Le Congo Chez Tintin) dönüştürülüyor.
Bazıları kızıl saçlı kaşifi kendi yabancı düşmanı çabalarına katmak için çok daha fazla çaba sarf etti. “The Day Will Come”, 1990’larda Fransa’nın aşırı sağ partisi Ulusal Cephe’nin (şimdiki adı Ulusal Ralli ve ülkenin en büyük partisi) destekçileri tarafından yaratıldığı söylenen yedi sayfalık uydurma bir hikaye.
eBay’de yaklaşık 10 Avro’ya satılan albümde Tenten ve Kaptan Haddock Fransa’nın bir “İslamcı koloniye” dönüşmesine tanık oluyor. Evleri Arap görünümlü yabancılar tarafından işgal edildikten (Parisli yetkililer tarafından oturma odalarına yerleştirildikten) ve arabaları çalındıktan sonra, Haddock genç arkadaşının tavsiyesine kulak verir ve Ulusal Cephe’ye katılır.
Göçmen nefreti, anti-semitizm, İslamofobi…
Serinin aşırı sağcı mesajlar için istismar edilmesi göçmenlik meselesiyle sınırlı değil. İnternette dolaşan bir çizim koleksiyonu, orijinal albüm kapaklarından bazılarını değiştirerek muhabirin yerine nefret söylemi ve anti-semitizm suçlamalarıyla çok sayıda mahkumiyet almış Fransız bir komedyen olan Dieudonné’yi koyuyor. Bir başka sahte kapakta da Holokost inkârcısı Robert Faurisson, sevilen karakter profesör Calculus olarak yer alıyor.
Şu anda Hergé üzerine özel bir sayı üzerinde çalışan Fransız çizgi roman dergisi Les Cahiers de la Bande Dessinée‘nin haber merkezi müdürü Vincent Bernière‘e göre, bu manipülasyonlar karakterin özünün bir yan ürünü. “Tenten’in içi boş, psikolojik bir profili yok; ona istediğiniz her şeyi kolayca yükleyebilirsiniz. Başarısının nedenlerinden biri de bu” diyor ve ekliyor:
Fransız aşırı sağı bunu fark etmekten kendini alamadı.
Aşırı sağcıların kendi gündemlerini desteklemek için Tenten’in imgeleriyle çok fazla oynamaları gerekmiyor. Forumları ve blogları karıştırıldığında, pek çok katılımcının dizinin temelinde yatan dünya görüşünün zaten kendilerininkiyle örtüştüğünü düşündüğü anlaşılıyor.
Hergé’nin tartışmalı ‘sağ’ geçmişi
Hergé‘nin (Georges Prosper Remi‘nin takma adı) ürettiği bazı materyaller ve hayatının bazı yönleri kesinlikle günümüzün fasciosphère’ini memnun etmek için çok uygun. 1907’de Belçika’da doğan Hergé, Tenten’i Belçika’nın sağcı gazetesi Le Vingtième Siècle‘de yayımladı ve gazetenin editörü aşırı muhafazakâr başrahip Norbert Wallez‘den büyük ölçüde etkilendi.
Belçika’nın faşist Rex partisinin kurucusu ve bir Nazi sempatizanı olan Léon Degrelle ile de yakındı; Hergé savaştan sonra da devam eden bu dostluğu hiçbir zaman reddetmedi. Elbette Hergé politik açıdan Tenten kadar saf değildi. “1930’larda bir Rexistti [Rex partisinin destekçisi], buna hiç şüphe yok” diyen Bernière, Hergé’nin Belçika Nazi işgali altındayken Le Soir gazetesi için Alman gözetimi altında çalıştığına da dikkat çekiyor.
İlk albümleri, içinde tasarlandıkları siyasi ortamın tüm özelliklerini taşıyor. 1930’da yayımlanan Tenten Sovyetler Ülkesinde, çocuklar için anti-komünist bir propaganda kitabı: Bolşevikler boş fabrikaların içinde saman demetleri yakarlar, böylece duman ziyaretçileri ülkenin üretkenliği konusunda kandırabilir; silah zoruyla yapılan bir anket kaçınılmaz olarak rejim yanlısı listenin yüzde 100 oyla seçilmesiyle sonuçlanır.
Ertesi yıl yazılan Tenten Kongo‘da”, ırksal ve sömürgeci klişelerin bir antolojisidir. Yerli halk tembel ve eğitimsiz olarak tasvir edilir ve sadece genç beyaz adam Tenten onları bu acınası durumlarından kurtarabilir. Hergé aynı zamanda en kötü antisemitik önyargılara da yer vermiştir, örneğin 1942 tarihli Esrarengiz Yıldız öyküsünün ilk versiyonunda iki grotesk derecede kötü Yahudi yer almakta.
Sosyalizme karşı, ‘dejenere olmuş Tenten’
Bugünün standartlarına göre, bu eserler korkunç derecede eskimiş olsa da, birçok aşırı sağcı hayran onları seviyor. Sovyetler Ülkesinde‘nin yeni renkli baskısı 2017’de yayınlandığında, aşırı sağcı kesim coşkuyla dolup taştı.
Bir yorumcu, yayınevini ‘solcuların tepkisinden korktuğu için’ çok uzun süre beklemekle suçladıktan sonra, çocukların “Tenten’le özdeşleşerek Bolşevizmden, Lenin’den ve Troçki’den nefret etmeyi çok erken öğrenecekleri” için sevindi.
Tenten Kongo’da‘ya gelince, kitap sadece sayısız “memin” kaynağı olmakla kalmadı; aşırı sağcı platformlar da albümün ırkçı içeriği üzerine bitmek bilmeyen tartışmalara defalarca dahil oldu.
Kongolu bir vatandaşın 2007 yılında albümün Belçika’da satışının yasaklanması talebiyle şikayette bulunmasının ardından aşırı sağcı kesim öfkeyle tepki gösterdi. Bazı üyeler davacıya ırkçı hakaretlerde bulunurken, diğerleri Afrika halkının sözde nankörlüğünden yakındı.
Bir gönderide “İşte Cezayir’de olduğu gibi onlara medeniyeti tepside sunduğumuz için başımıza gelenler” ifadesi yer alıyor. Bağımsızlıkları için onlarca canını Fransız silahlarının ucunda kaybettiği Cezayir… Birçoğu da kendilerini siyasi doğruculuğa karşı savaşta ifade özgürlüğünün standart taşıyıcıları olarak tanımlıyor. Biri ‘White Power’ platformunda şöyle diyor:
Eğer bu yolda ilerlerseniz, 1945 öncesi tüm edebiyatı yakarsınız; gericilik ve cadı avı geri döndü.
Ancak Hergé’nin solun adamı olmadığı açıkken, aşırı sağın 24 albümden sadece birkaçıyla ilgilenmesi de bu kendine mal etme girişiminin ne kadar kalitesiz olduğunu gösteriyor. Seri ve yaratıcısı hakkında çeşitli kitaplar yazmış olan Tenten uzmanı Benoît Peeters‘e göre, Hergé gençliğinden sonra ‘liberal hümanizmin bir biçimi olarak tanımlanabilecek’ bir yöne doğru ilerliyor.
Örnekleri bulmak zor değil. Daha sonraki maceralarında, muhabir diğer kültürleri anlamayı ve takdir etmeyi öğrenir, Asya’ya insani bir geziye çıkar ve Latin Amerika’daki darbe sonrası şiddetin önünde durur.
Belki de bu evrim nedeniyle, Hergé’nin ‘yarattığı’ ödünç alınmış, uyarlanmış ve aşırı sağın ötesinde de kullanılmıştır. İnternet aynı zamanda solla ilişkili konularda Tenten “memleriyle” doludur ve birçok çizim küresel ısınmayı kınamaktadır.
Herkes Tenten’i kendi tarafında istiyor.
Hergé’nin kendisi dijital çağı tanıyacak kadar uzun yaşamadı ama bundan etkilenmezdi. Peeters, “Tenten’in siyasi amaçlar için kullanılmasını istemezdi, ne zaman böyle bir girişim olsa karşı çıkardı” diyor; ırkçı uydurma materyaller onu ‘incitmiş ve şok etmiş’ olurdu.
Günümüzün neo-faşistleri ve yabancı düşmanları Hergé’yi kendilerinden biri olarak görmeye çalışıyor olabilirler, ancak bunu sadece karikatürist artık ortalıkta olmadığı için yapabilirler.
Peeters’e göre bu çirkin yeniden icatlar, genel değerleri Hergé’nin gençliğinde flört ettiği ortamı pek yansıtmayan serinin popülerliğinin bir işareti:
Tenten hiçbir şekilde aşırı sağın tutsağı değildir.
Bu yazı, Wired’da yayımlanan “How Tintin became an unlikely poster boy for the far right” başlıklı yazıdan çevrilmiştir.