Emin Arslan ve Gürer Mut, Dışavurum’un bu bölümünde, son yıllarda palazlanan ve Tiktok, Instagram, Youtube gibi mecralarda sergilenen gövde gösterileriyle şekillenen “Z nesil mafya”ların oluşturduğu suç ve şiddet sarmalına odaklanıyor.
“Kültür ve İletişim” dergisinin eylül sayısında “Bir Baskı Aygıtı Olarak Basın İlan Kurumu: Evrensel Gazetesi Örneği” başlıklı makaleyi kaleme alan Vahdet Mesut Ayan ile Türkiye’deki gazeteleri ve gazeteciliği konuştuk.
In the September issue of Culture and Communication, we spoke with Vahdet Mesut Ayan, who wrote an article entitled “The Press Advertisement Institution as an Instrument of Repression: The Case of Evrensel Newspaper’ in the September issue of Culture and Communication, we talked about newspapers and journalism in Turkey.
Sanatçı Eymen Aktel, Kiminişi’nin beşinci bölümünde Orta Avrupa ülkelerine yaptığı ziyarette sanat dünyasına ilişkin edindiği izlenimleri anlatıyor. Prag, Viyana ve Budapeşte’yi kapsayan bu yolculukta Eymen’e David Černý, Gustav Klimt, Noémi Ferenczy eşlik ediyor.
Yazarlığı, eşcinselliği, ABD tarihini anlattığı romanları ve siyasete soyunuşuyla hem çok sevilen hem de alabildiğine eleştirilen ve türlü iftiralara maruz kalan Gore Vidal, ailesinin kurduğu politik ilişkilerin yanı sıra ABD’nin gerçek tarihine dair kaleme aldığı kitaplarla ve akıntının tersine kürek çektiği romanlarıyla ismini duyurmuştu. ABD Başkanlığı’na adaylığını koymasını isteyenler de yok değildi aslında. Ancak bu…
Owen Hatherley | Çeviren: Emin Arslan
Bazıları için cümleleri uzun ve karmaşık olan, her düşünceyi diyalektik bir süzgeçten geçiren biri için Fredric Jameson'dan çok fazla alıntı yapılıyor. En çok alıntılanan cümlesi ise şu: "Bugün bizim için dünyanın ve doğanın tamamen bozulmasını hayal etmek, geç kapitalizmin çöküşünü hayal etmekten daha kolay gibi görünüyor." Bu cümle genellikle…
Portreler’in bu bölümünde tuvalin bohem hırçını ressam Rafet Ekiz’i konuşacağız. Kendine has duyarlılıkları, boyut değiştiren sanatsal kişiliği, göçebe yapısı ile Rafet Ekiz, anlaşılmaya değer bir “uç beyiydi” sanat dünyamızda.Her şeyin unutulduğu ve yitirildiği post-truth bir dönemin içinde bu özgün sanatçıyı, 70’den 2000’lere uzanan sanat-kültür dünyasını ve kentin özgün mekanlarından Kuzguncuğu konuştuk.
Emin Arslan ve Gürer Mut, Dışavurum’un bu bölümünde Türkiye’de futbolun içinde bulunduğu çıkmazı konuşuyor.
Why is football in Turkey in this situation? What is being done wrong? Why are we unable to achieve success in international organisations? We keep asking ourselves these questions. But it seems that football, a sport with a high level of social mobilisation, has become an instrument in the hands of politics and capital. And…
Türiye’de futbol neden bu durumda? Ne yanlış yapılıyor? Uluslararası organizasyonlarda neden başarı kazanamaz hale geldik? Sürekli bu soruları sorarken buluyoruz kendimizi. Fakat görünen o ki, bugün toplumsal mobilizasyonu üst seviyede bir spor dalı olan futbol, siyasetin ve sermayenin elinde bir enstrüman haline gelmiş vaziyette. Ve ne yazık ki bu düzenin değişme ihtimali de ufukta görünmüyor.…
Kiminişi programının yeni bölümünde, Sanatçı Eymen Aktel’e kendisi gibi sanatçı ve kostüm tasarımcısı Tuba Geçgel eşlik ediyor. Geçgel, sanat üretiminde ana malzeme olarak kullandığı tekstil ürünleriyle kurduğu sanat dilini ve şimdilerde büyük bir heyecanla sahne ve kostüm tasarımlarına katkıda bulunduğu Büyük Ev Ablukada grubuyla yollarının kesişme hikâyesini anlatıyor…
Başörtüsü Türkiye’de uzun yıllardır tartışılan, kültürel, sosyal ve siyasal bir başlık haline gelmiş durumda. Türkiye siyasetinin merkezine oturan bu tartışma süre dursun, son yıllarda başörtüsünü çıkartan veya çıkartmak isteyip de çıkartamayan kadınların kurdukları dayanışma büyük ses getirdi. Kadınların her türlü baskıya karşı başlattıkları mücadele ise gerek muhafazakâr, gerekse seküler çevreler tarafından çoğunlukla öfke ve şüpheyle…
Muhafazakâr bir dünyanın içinde yetişen, kimliklerini ve hayat görüşlerini topluma ve en yakınlarındakilere kabul ettirmeye çalışan kadınların hikâyelerine yer vermek istedik. ‘İnançlarını yitiren’ ve başörtülerini çıkaran kadınlara kulak verdiğimiz bu röportajlarda, birbirinden farklı hayatlar yaşayan kadınların hikâyelerine gelin birlikte bakalım…
Baskıya karşı bir araya gelen kadınlar Yalnız Yürümeyeceksin Platformu ile hikâyelerini birbiriyle paylaşıyor. Anlatılan, özgürlük mücadelesinde birbirlerine destek olan, tahakküme boyun eğmeyen kadınların oluşturduğu sivil inisiyatifin hikâyesi…
Hizbullah’ın saldırısı sonucu işkenceye maruz kalarak yaşamını yitiren Konca Kuriş’ten bu yana, Müslüman/başörtülü feministler muhafazakar camianın geleneksel kodlarını verdikleri hak mücadeleleriyle yıkıyor ve yerine yepyeni bir alan inşa ediyor. Bu mücadeleyi, Müslüman feminist hareketin içinde yer alan Rümeysa Çamdereli ve Berrin Sönmez’le konuştuk.
1960’lardan bugünlere toplumun giderek kutuplaştığı, ciddi bir ideolojik kamplaşmanın ete kemiğe büründüğü Türkiye’de seküler-muhafazakâr tartışmaları “başörtüsü” başlığında düğümlenip kaldı. Tüm kılık-kıyafet tartışmaları “kadınlar” üzerinden yürütülürken laiklik aracılığıyla devleti irticai faliyetlerden koruma görevi, din aracılığıyla “islami temelleri” koruma görevi kadınların üzerine yükleniyor. Geride bıraktığımız süreci hatırlamaya ihtiyacımız var. Peki ama bugünlere nasıl geldik?
Muhafazakâr camianın içinde gelişen ve toplumsal dönüşümle maddi bir güce oturan İslami feminizm, Müslüman toplumda belirgin şekilde ortaya çıkan erkek egemenliğe baş kaldırırken, eşitlik mücadelesinde de önemli mevziler kazanıyor. Kutuplaşan bir toplumda İslami feministler, kadını ikincil konuma iten geleneksel uygulamalara karşı geliyor. Dilerseniz muhafazakâr dünyanın içinden çıkan bu hareketin tarihsel köklerine yakından bakalım.
Yasaklarla, serbest bırakılmalarla, seçim vaadi olarak sunulmasıyla, yasalaşsın yasalaşmasın tartışmasıyla siyasetin “kurtarıcı politikası” başörtüsünün kadınların hayatında kapladığı alanla ilgili merak edilen her şeyi “Yasakla özgürlük arasında: Her mahallenin marjinali” dosyasında bulanilirsiniz.
Sanatçı Eymen Aktel, Kiminişi programının yeni bölümünde, kendisinin de üretim alanlarından biri olan, “Performans Sanatı” konusunu masaya yatırıyor…
Oldukça garip bir açılışa ev sahipliği yapan 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nın açılış gününü, oyunlarda yaşanan garip olayları, Türkiye’nin olimpiyat performansını, Paris’te açılan dillere destan İstanbul Evi’ni ve ilginç tartışmaları bir araya getirdik.