Share This Article
Saint Augustine’in şu sözüyle başlamak istiyorum: “Dünya bir kitaptır ve henüz seyahat etmemiş olanlar yalnızca ilk sayfasını okumuştur.”
Seyahat benim için bir tutku. Kimi zaman bilinmeze, kimi zamansa eski bir dostu ziyarete gitmek… Her defasında daha da şaşırmak; kültüre, lisana, tarihe… Sonu gelmeyen bir keşif, daimi bir merak sebebi.
İster tek başıma ister sevdiklerimle beraber olsun, tanımaya, öğrenmeye çalıştığım bu yeni dünyada yolumu bulmayı, bazen kendimi yola bırakıp kaybolmayı, ters köşe olmayı, yeni lezzetler denemeyi, hunharca alışveriş yapmayı çok seviyorum.
Bazen spontane, bazense ezbere bir şekilde dolaşıyorum gittiğim şehrin sokaklarında. Fakat tüm detaylarıyla, dolu dolu gezmek ve hatta oralıymışım gibi “yaşamak” istediğim bazı özel şehirler varsa rotamda, önden bir araştırma yapmak gerekli oluyor elbet. Sıklıkla buna üşendiğim de oluyor maalesef.
Öyleyse seyahat tutkunlarını buraya alalım çünkü en çok tercih edilen destinasyonlardan biri olan İtalya söz konusu. Özellikle boğazına düşkünlerin ilgisini çokça çekeceğine inandığım bir kitap önerisiyle karşınızdayım: İtalya’da Leziz Günler.
Yemek kültürünün peşinde
Kitabın yazarı Osman Halit Şeneldir anlattığına göre, henüz İtalyan Lisesi çıkışlı bir gençken Milano’ya üniversite öğrencisi olarak yerleşiyor ve o zamandan bu yana (sekiz seneyi aşkın bir süredir) yemeğin baş tacı olduğu bu kültürü bilfiil deneyimliyor.
Gerçek bir yemek tutkunu, lezzet dedektifi. Yeni tatların peşi sıra İtalya’da arşınlanmadık köy, kasaba, şehir bırakmamış. Tüm bu deneyimlerini derleyip paylaşmak istemiş ve Yemek Felsefesi isimli bir Instagram hesabı açmış. Burada yalnız İtalya’yı değil, gittiği her ülkede yediği yemekleri, yemeğin tarihini ve hatta yemekle diğer bilimlerin kesiştiği noktaları anlatıyor.
Romancı Anita Desai’nin dediği gibi: “Nereye gidersen, orası öyle ya da böyle bir parçan haline gelir.” Belli ki İtalya, yazar Şeneldir’in ayrılmaz bir paçası haline gelmiş. Kendisi bir İtalyan gibi yemeyi, içmeyi, sosyalleşmeyi, kısacası yaşamayı kavramış bu yıllar içerisinde. Şimdi de bu tüyoları, bildiklerini ve “tattıklarını” kitabı vasıtasıyla okurlarla buluşturuyor.
İtalya’nın Lombardiya, Liguria, Campania, Piemonte, Toskana, Puglia, Sicilya, Emilia Romagna ve Veneto bölgelerinin her birini birer bölümde etraflıca anlatıyor. Yani okur ve potansiyel bir gezgin olarak biz, kendimizi ülkenin başkentiyle ya da meşhur şehirleriyle sınırlamak zorunda kalmıyoruz. Milano evet ama peki ya Bergamo yalnızca havaalanından mı ibaret? Bologna’yı pek tabii gezeceğiz ama çok da uzağında olmayan, gizli kalmış lezzetlere hayır mı diyeceğiz?
Kitapta restoran ve diğer yeme-içme mekânlarının puanlama sistemini oldukça faydalı buldum. Böylece canınızın çektiği ya da lezzetini merak ettiğiniz yemeyi nerede yiyeceğinize karar vermekte güçlük çekmeyeceksiniz. Ayrıca eğer seyahatlerinizde süre kısıtınız varsa size fazlasıyla yol gösterici olacak.
Toprağın ve lezzetin geçmişi
Kitapta sevdiğim bir diğer özellik ise neredeyse her bölümün sonunda yer alan bir mini rehber. İtalya’ya bir gezi planladınız ama kısıtlı zamanınız mı var? Örneğin Venedik’te sadece bir günlüğüne hem şehri gezip hem oraya özgü, damağınızda kalacak lezzetleri tatmak istiyorsunuz. Demek ihtiyacınız olan bu mini rehber!
Buna ek olarak, eğer teknolojiyle de aranız varsa, bölüm başlarındaki QR kodlar aradığınız lezzetin peşine düştüğünüz esnada sizin için adeta bir pusula görevi görecek! Yazar adeta hizmette sınır tanımayarak gidip denediği mekânları Google Maps üzerinde işaretlemiş, böylece artık lezzeti bulmak için sadece güzel kokuları takip etmek zorunda kalmayacağız. Oturumunuzu açmayı unutmayın!
Ancak diğer gezi rehberlerinden farklı olarak bu kitap bir kılavuz olmakla sınırlı kalmıyor. Şeneldir’in dili bir arkadaşla konuşuyormuşçasına samimi, şakacı ve her şeyden öte doğal.
Yazar okura yalnız İtalyan yemeklerini tattırmıyor elbette; koskoca bir İtalyan kültürünü ve adetlerini, İtalya’da geçmişten günümüze baki olan Kuzey-Güney çatışmasını ve bu iki bölge arasındaki belirgin farkları, İtalya’nın tarih boyunca etkileşimde olduğu “yabancı” kültürleri ve bunun topluma, toprağa yansımalarını tek tek anlatıyor.
Kitabı okurken görüyorum ki İtalya’ya seyahat etmek, sadece benim önceki seferlerimde yaptıklarımdan ibaret değil. O lokal lezzetin geçmişinin nereye dayandığını, bazı kahvelerin belli saatlerde tüketilmesi gibi katı yeme-içme kurallarını, hangi yemeğin hangi topraktan çıktığını ve nerelerde tüketilmesinin daha doğru olduğunu vb. öğrendikçe kelimenin tam anlamıyla seyahatinizin tadına varıyorsunuz.
Öyleyse afiyet olsun!
İtalya’da Leziz Günler, Osman Halit Şeneldir, Hep kitap, S. 336