Share This Article
Robert Ovetz | Çeviren: Gürer Mut
Her 1 Mayıs’ta olduğu gibi bu yıl da Taksim Meydanı, İşçi Bayramı’nı kutlamak isteyen kitlelere kapalı. Ablukaya alınan meydanlar, tutuklamalar ve gözaltılar otoriter-baskıcı bir devletin sonucu. Peki ama işçilerin eylemi, düzeni neden bu kadar korkutuyor? Dünyanın hemen her yerinde düzenin koruyuculuğunu üstlenen kolluk güçlerinin şiddetle bezeli tarihi benzerlikler taşıyor.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk polis güçlerinin kökeni, isyancı köleleri ve yerli halkları bastırarak, sermaye düzeninin kurumsallaşması için bir silah olarak kullanılan milislere dayanmaktadır.
Polisin bu ilk versiyonları genellikle gayri resmi, özel olarak finanse edilen ve düzensiz bir şekilde eğitilen birimlerden oluşuyordu. Ancak bugün anladığımız anlamıyla polis – devlet onaylı ve kamu tarafından finanse edilen sınıfsal bir boyun eğdirme aracı olarak görmek mümkün. Peki ama modern anlamda polisin ilk kez işçi sınıfının karşısında tarih sahnesine çıkması hangi olayla meydana geldi?
1877’de ABD’de ülke çapındaki demiryolu grevinin hemen sonrasında, işçiler organize bir polis teşkilatıyla karşı karşıya geldiler. Polisin, “1877 Büyük Demiryolu Grevi”ne yanıt olarak nasıl yeniden örgütlendiği, yönetildiği ve yeni tasarlanmış teknolojiyle donatıldığının tarihi, bugünün polis şiddetinin anlaşılmasında kritik öneme sahip.
Polisin sınıf mücadelesini bastırmadaki tarihsel rolünü hesaba katmayan her türlü tartışma bir sonuca ulaşmayacaktır. Tarihi demiryolu grevinin incelenmesi basit bir gerçeği ortaya koymaktadır: polise şiddeti, düzenden bağımsız bir şey değildir.
1877 demiryolu grevi ve modern polis
ABD’de, 1877’nin yazında yaklaşık iki hafta süren grev ülkenin büyük bir bölümünü durma noktasına getirdi. Ücret ve personel kesintilerinin tetiklediği, kendilerini temsil edecek resmi bir sendikaları olmayan ve kendi kendilerini örgütleyen işçiler, mücadelelerini ülke genelindeki birçok demiryolu şirketine yaydılar. Yerel polisin ve elitlerin yönettiği milislerin acımasız saldırılarına yanıt olarak işçiler, 1871 Paris Komünü ile de karşılaştırarak silahlı bir mücadele başlattı.
Grev süresi boyunca işçilerin baskısı sonucunda kazanıyor gibi göründüler ve hatta St. Louis ve doğusunu kontrol altına aldılar. Ancak sonuçta, grevi genişletme ve sürdürme konusundaki yetersizlikleri, grevin yenilgileriyle sonuçlanmasına yol açtı. Buna rağmen demiryolları ücret kesintilerinden ve çalışma koşullarında işçileri tehlikeye atacak planlarından geri adım attı.
Grevin görece başarısı, yaygın işçi eylemlerine ilham verdi ve ABD sermayesini temelden sarstı. Gazetelerin ve elitlerin “çete”, “komünist” ve “silahlı ayak takımı” hakkındaki feryatları, polisin yeniden düzenlenmesine, hem gönüllü hem de devlet milislerinin Ulusal Muhafızlara dönüştürülmesine, demiryolu çalışmalarının yeniden düzenlenmesine ve bir sonraki genel greve daha iyi hazırlanmak için demiryollarının entegre sanayi şirketleriyle birleştirilmesine neden oldu.
Bugün bizi en çok ilgilendiren konu ise, açık bir emir komuta zinciri oluşturularak, görevlileri rasyonelleştirilmiş devriyelere atanarak, kalabalıkları dağıtmak ve tutukluları taşımak için silah olarak kullanılarak polisin nasıl Taylorize edildiğidir. Sidney Harring‘in Policing a Class Society adlı klasik kitabına göre,
Polisin profesyonelleşmesi, ileri kapitalizm altında toplam rasyonelleşme sürecinin sadece küçük bir parçası olarak anlaşılmalıdır.
Korumak ve hizmet etmek
Sınıfsal ve ırksal gerilimler, 1877 demiryolu grevinden önceki on yıllarda artmaktaydı. 1840’lar ve 50’ler boyunca, Katolik karşıtı, göçmen karşıtı ve yabancı düşmanı The Know Nothings hareketinin, etnik ve ırksal nefreti körüklemek, yerel şehirler ve polis departmanları üzerindeki kontrolünün tetiklediği bir etnik ve ırksal isyan dalgasıydı.
1830-65 yılları arasında ABD’nin büyük şehirlerinde 100’e yakın isyan meydana geldi. İsyanlar sonrasında, şehirlerin egemenleri mevcut polis sistemlerinin büyüyen bir işçi sınıfını kontrol etmek ya da bastırmak için hazırlıksız olduğuna dair bir korku dalgası yaratmış olsa da, polisi destekleme ve finanse etme ihtiyacı konusunda kesin bir fikir birliğine varamamıştı.
Bunun bir istisnası, daha önceki üç isyanın ve şehrin elitlerinden gelen eleştirilerin ardından 1837’de polisin tam zamanlı bir profesyonel ofis olarak örgütlendiği Boston’du. Bruce Johnson‘a göre, polis ancak 1885 yılında devlet kontrolü altına girdikten sonra grevler sırasında mülkleri korumak zorunda kalmıştı.
Sonuç olarak, 1870’ler ve 1890’lardaki buhranlar sırasında Chicago ve Pittsburgh polis departmanlarında yapılan kesintiler, onları grevler sırasında mülkleri ve elit mahalleleri savunmakta yetersiz bıraktı. 1877 demiryolu grevi, polisin meşrulaştırılması ve genişletilmesine yeni bir anlayışın gelişmesine neden oldu.
Polis teşkilatındaki değişiklikler milislerin Ulusal Muhafızlar olarak yeniden örgütlenmesiyle aynı döneme denk geldi. Louis’de polis gücü genişletildi, bir Ulusal Muhafız cephaneliği inşa edildi ve grevcilerin toplandığı Lucas Pazarı, polis ve askeri gücün konuşlandırılmasını kolaylaştırmak için kamusal alanın yeniden düzenlenmesi sürecinin bir parçası olarak yıkıldı.
Sistem, grev kırıcıların polisin maaşlarını işçilere ödetti
Büyük Göller bölgesindeki bazı şehirlerde kuvvetlerin boyutunda yedi kata varan önemli bir büyüme yaşandı. Harring, “Sınıf mücadelesi polisin işlevinin özünde yer aldığı için polis güçlerinin büyümesi ve yeniden örgütlenmesinin sınıf savaşının değişen karşı taktik ve stratejilerine duyulan ihtiyacı karşılamaya yönelik olduğunu gözlemlemiştir” ifadesini kullanıyor. Marx’ın Kapital Cilt I’deki devletin “Emeğin sömürülme derecesini artırarak sermaye birikimini hızlandırmak için egemenlerin polisi kullandığı” gözlemine katılmaktadır.
Polisliğin sanayileşmesi, sanayi burjuvazisinin aksamayı önleyerek ve kontrolü yeniden sağlama ve işçileri kontrol etme ayrıcalıklarına karşılık geliyordu. Harring bize şunu hatırlatıyor: “Kapitalizm geliştikçe sermayenin, sınıf mücadelesine karşı rasyonel bir şekilde organize edilmesi ve disipline edilmesi gerekiyordu; bu, bireysel kapitalistlerin ötesinde ama kapitalist devlet için uygun görülüyordu.” Polis elit kesimi denetlemek için var olmamıştır.
Polisliğin yerel şehir ve eyalet yönetimleri tarafından devralınması, polisliği yalnızca seçkinler tarafından değil, kamu harcamalarıyla ödenen kamusal bir devlet işlevi olarak toplumsallaştırdı. Gerçekte, işçilerden alınan ücret ve emlak vergileri, polisin kendi tahakkümünün bedelini ödüyordu. Polisliğin sanayileşmesi ve memurların ve zabıtaların işe alındığı ya da atandığı bir hükümet işlevine dönüşmesi, onu daha verimli ve meşru hale getirdi.
1880’ler ve 90’lar arasında polis departmanları orduyu taklit eden yeni bir iş bölümü ile yeniden yapılandırıldı. Merkezi bir bürokratik yapı, standartlaştırılmış işe alım, eğitim, profesyonellik, disiplin ve uzmanlaşmış birimler izlediler… 1890’larda polis kamu çalışanı olarak eğitildi ve 12 saatlik iş günleri ve karakolda uyudukları yedi günlük iş haftaları kısaltıldı ve izin, emeklilik ve sosyal haklar aldılar.
1877 ve 1886-87 sekiz saatlik iş günü yerel polise verilen önemi pekiştirmişti. Pittsburgh’da, 1877 grevi sırasında Philadelphia milislerinin yenilgiye uğraması, elitleri yerel polis gücünü geliştirmeye odaklanmaya sevk etti. Yerel kalabalığın kontrolü için milisler yerine polis kullanmanın çeşitli avantajları vardı. Askeri düzende hareket etmedikleri için daha esnek ve hareketliydiler, kalabalık kontrolü konusunda deneyimliydiler, yerel siyasi kontrol altında çalışıyorlardı, yerel araziye aşinaydılar, tam zamanlı çalışıyorlardı ve işçi sınıfının içincen gelmelerine rağmen sermayeye itaat ve sadakati vurgulayan bir kuruma aittiler.
Harper’s Weekly’nin Homestead İsyanı’nı tasvir eden 1892 tarihli bir kapağı. Çelik fabrikası işçileri karşısında Pinkerton dedektiflerinin yaşadığı zorluklar resmedilmiş. Sanatçı: WP Snyder.
Kontrol teknolojisinin sınıfsal temeli
Birkaç kritik yeni teknoloji, hızla büyüyen şehirlerde polisi sosyal kontrol için daha etkili bir güç haline getirdi. Yeni şehir polis departmanları kurulmuş, hızla genişlemiş ve rüşvet ve bahşiş karşılığı çalışan kolluk güçleri, profesyonel olarak eğitilmiş kamu çalışanlarına dönüşmüştü.
Hesap verebilirliği sağlamak için polis, 1880’de yeni icat edilen telgraf ve telefonun yanı sıra yeni işe alma ve eğitim prosedürleriyle izlenmelerine olanak tanıyan yenilikçi yönetim tekniklerine göre organize edildi. Şehir çapındaki koordinasyon, polisin olay yerine hızlı ve çok sayıda seferber edilebilmesini sağladı.
Polis çağrı kutusu, 1880 yılında Chicago’da icat edildi ve zenginlerin ev ve işyerlerine yerleştirilen yangın alarm telgrafından esinlenerek modellendi. Çağrı kutuları 1881 yılında zenginler tarafından 25 dolara, yani bir işçinin iki haftalık ücretine eşdeğer bir fiyata kuruldu.
Harring’in gözlemlediği gibi, “Bu durum ‘yeniliğin’ sınıfsal temelini açıkça göstermektedir: kamusal polis aygıtı, memurları harekete geçiren özel bir sistemle birleştirilmiştir” ve böylece elitler her üyesi bir polise dönüştürülmüştür. Polis kutu sistemlerinin, değişken artı değer üretiminde dramatik bir artışla, daha düşük bir maliyetle kuvvet verimliliğini 200 adama eşdeğer bir şekilde artırdığı tahmin ediliyordu.
Devriye arabası bir gözdağı ve güç sembolü haline geldi
Bu yeni teknolojiler ve yönetim stratejilerinin birleşimi, polisin kitlesel eylemleri kontrol etme yeteneği üzerinde muazzam bir etki yarattı.
Sinyal sistemi ve yeni atlı devriye arabaları artık bir düzine ya da daha fazla polis memurunun birkaç dakika içinde olay yerine intikal etmesine olanak tanıyordu; oysa önceki sistemde polisin olay yerine gitmeden önce farklı lokasyonlarda bulunanları bir araya getirmesi nerden bakılırsa bir saati buluyordu.
Buffalo’da 1887-96 yılları arasında vagon sayısının birden yediye çıkması çağrı, müdahale ve tutuklamaların katlanarak artmasına neden oldu. Pittsburgh’da polis, bir vagonun bir düzine polisin etkisine sahip olduğunu tahmin ediyordu. Devriye arabası bir gözdağı ve güç sembolü haline geldi ve kalabalıkların yaklaştıklarında yolları kesmelerine yaradı.
Bugün gaz ve ses bombaları gibi, vagon da az sayıda polisin daha önce imkânsız olan muazzam kalabalıkları yenmesine olanak sağladı. Vagonlar silah olarak kullanılıyor, kalabalıklara çarparak onları dağıtıyor, toplu tutuklamalar yapıyor ve çok sayıda insanı alıp götürüyordu. Bu tür teknolojiler polisliği egemen sınıfın hizmetinde üretken bir endüstri haline getirdi.
Etkili ve verimli bir şekilde yönetilen bir polis gücü, örgütlenme ve grev maliyetlerini yükseltmek için güçlü bir silah sağladı. Polis sadece mülkiyeti korumakla kalmıyor, aynı zamanda gelişen kent nüfusunu sindiren, zorlayan ve kolektif eylemi azaltan sosyal kontrol işlevlerini de yerine getiriyordu.
Sınıfsal huzursuzluk dönemlerinde polis grev kırıcıları korumak, toplantıları, yürüyüşleri ve grev gözcülerini dağıtmak, işyerlerini açık tutmak, kendi güçlerini desteklemek için özel ajanlar görevlendirmek ve baskı güçlerinin büyük kısmını sağlamak için kullanılabilirdi.
Devlet, belirli sektörleri korumak için yeni tip polis güçleri tasarladı
Yerel yönetimin bir kolu olarak polis, sermayeyi korumak için resmi şiddet kullanımını meşrulaştırdı ve onayladı, bu da grevlerin taktiksel olarak tırmanmasını körükledi. Bu durum silahlı çatışmaya dönüşerek odağı sermayeden uzaklaştırıp polise yöneltti. Sempati duyan yerel yetkililer polis kullanımını geciktirebilirdi ancak nadiren de olsa kenarda tutarlardı. Toledo Belediye Başkanları Jones ve Whitlock, yerel polisin grev kırıcıları korumasına izin vermemeleri bakımından oldukça farklı bir yöntem belirlemişti.
Sonuç olarak, 1906 Pope-Toledo Motorlu Araba Şirketi grevi, işçilerin lehine bir tahkim anlaşmasıyla sonuçlandı. Bunun dışında, işçilerin grevler sırasında polisi kontrol etmek bir yana, etkilediği vakalar nadirdi. Sempatik görünen polislerin görev yerleri hızla değiştirilmiş ya da disiplin cezaları verilmiştir.
Devlet, belirli sektörleri korumak için yeni tip polis güçleri tasarladı. Hem Molly Maguire, madencilerinin bastırılmasını hem de demiryolu grevini yöneten Pennsylvania valisi, 1877 yazında Kömür ve Demir Polisi‘ni kurmuş ve Haziran 1878’e kadar 100 adam toplamıştı. Kömür ve Demir Polisi, grevlerde yerel polisin grevcilere fazla sempati duyabileceği durumlarda onun yerini almak üzere kullanıldı. 1970 yapımı The Molly Maguires filminde tasvir edilen Kömür ve Demir Polisi, tek amaçları maden şirketlerini ve sermayelerini örgütlü işçilerden korumak olan, devletten maaş alan paralı askerlerdi. Bununla birlikte, polisin yeniden örgütlenmesi tek başına daha fazla isyanı önleyecek gerekli disiplin ve kontrolü gerçekleştiremedi.
Polislik, mahkemeler, ordu, yeni işbölümü ile cisimleşen sınıf egemenliğinin, kontrolünün taktikleri ve stratejisi üzerine sınıf içi çatışmaların daha geniş bir bağlamı içinde anlaşılmalıdır. Harring’e göre, “Sınıf şiddeti polis tarafından burjuvazinin başlangıçta beklediği veya umduğu kadar iyi kontrol edilemedi ve bu başarısızlık, sınıf mücadelesini kontrol etmek için artık refah devletiyle özdeşleşen ‘ilerici’ veya ‘reformist’ yöntemlere yönelmenin bir nedeni olarak görülebilir.”
Sonuç olarak, eğitim, öğretim, kamu hizmetleri ve polislik masrafları işçi sınıfına yüklenirken, yerel ve eyalet hükümetlerinin büyüklüğü çarpıcı bir şekilde arttı. Bu durum, yeni vergi sistemini oluşarak, gelir kaynaklarını gerekli kıldı.
Şiddet sarmalı nasıl kırılacak?
Polis tarafından baskıya uğrama, yaralanma ya da öldürülme ihtimalinin orantısız bir şekilde daha yüksek olmasının tek nedeni, bireysel polis memurlarının ırkçılığı ya da onları yöneten kurumsal kurallar değildir. Sermeye sınıfının hiyerarşisi tehdit edildiğinde kontrolü dayatmak, sürdürmek ve yeniden tesis etmek için işçi sınıfının polisleştirilmesi seçeneği devreye sokulur.
1877 grevinin ardından yaşananların da gösterdiği gibi, polisi daha hesap verebilir kılmak için yeniden organize etmek, muhtemelen onları daha etkili bir baskı gücü haline getirecektir.
Polisi ortadan kaldırmak için onun sınıf mücadelesinde bir silah olarak oynadığı rolü anlamamız gerekir. Polis sınıf mücadelesini kontrol etmek ve bastırmak için gerekli olduğundan, onu ortadan kaldırma çabaları kapitalizmi ortadan kaldırma mücadelesinden ayrılamaz. İşçi sınıfının radikal mücadelesi devam etmezse, bu tür talepler işçi sınıfına karşı kullanılan sopanın ucuna daha dostane bir yüz takmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Bu yazı, Roarmag’de yayımlanan “The Railroad Strike of 1877 and the birth of modern policing“ başıklı makaleden derlenmiştir.