‘Cinayeti kör bir kayıkçı gördü’: Cemal Kaşıkçı’nın hazin hikâyesi…
Share This Article
Gazeteci Cemal Kaşıkçı 65 yıl önce 13 Ekim günü dünyaya geldi. 5 yıl önce, doğduğu Ekim ayında öldürüldü. Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki başkonsolosluğunda Kaşıkçı’nın öldürülme emrinin Riyad’dan geldiğini tüm dünya bilse de, hiçbir ülke Suudi Arabistan’ı zorlayacak bir yaptırımda bulunmadı. Türkiye’de konu ile ilgili açılan tüm davalar Riyad’a devredildi, devletlerin çıkarları cinayetin önüne geçti. Kaşıkçı öldüğüyle kaldı.
Suudi yönetimine muhalif olarak bilinen ve ABD’nin ünlü gazetesi Washington Post’ta Ortadoğu ve özel olarak Suudi rejimi üzerine yazdığı yazılarla hedef haline gelen Kaşıkçı, nişanlısı Hatice Cengiz ile evlenmek için ABD’deki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na gitti. Ancak yetkililer ona İstanbul’daki konsolosluğa gitmesi gerektiğini belirtti.
2 Ekim’de İstanbul’daki Suudi konsolosluğuna gelen Kaşıkçı, nişanlısı Cengiz’e kendisini dışarda bekleyebileceğini, işinin kısa süreceğini belirtti. Ancak 2 saat geçmesine rağmen Kaşıkçı hâlâ çıkmayınca Hatice Cengiz paniğe kapıldı.
Cengiz, AKP milletvekillerinden Yasin Aktay’ı arayarak durumu bildirdi. Oradan haber Cumhurbaşkanlığı’na gitti. Suudi yetkililer Kaşıkçı’nın binadan birkaç saat önce çıktığını açıklasa da Kaşıkçı binadan asla çıkamadı.
Cinayet gününün perde arkası
Kaşıkçı’nın öldüğü gün 15 Suudi yetkilinin iki uçakla İstanbul’a geldikleri, Kaşıkçı ile aynı saatlerde konsoloslukta bulundukları ve geldikleri ülkelere geri döndükleri belirlendi. Başta Türkiye olmak üzere tüm dünya kamuoyu Suudi yönetimi üstünde baskısını artırarak Kaşıkçı’nın akıbetini öğrenmeye çalıştı. Baskıların ardından Suudi Arabistan Velihat Prensi bin Selman, “Türkiye’nin İstanbul başkonsolosluğumuzu aramasına izin vermeye hazırız,” dedi.
Cinayetin gerçekleşmesinden 17 gün sonra, 19 Ekim’de Suudi Arabistan yönetimi cinayetin işlendiğini kabul etti. Suudi Arabistan’dan gelen 15 kişilik “Kaplan Takımı”, Kaşıkçı’yı canice öldürmüştü.
Suudi yetkililerin açıklamalarına göre Kaşıkçı’yı evine dönmesi için ikna etmek amacıyla orada bulunan ekip, Kaşıkçı’nın bunu reddetmesi ve sözlü tartışma çıkması üzerine Kaşıkçı’yı “sakinleştirmek” için uyuşturucu iğne yaptı. Fakat Kaşıkçı’nın kalbi buna dayanmadı ve öldü. Kaşıkçı’nın cansız bedeni parçalara ayrılarak konsolosluk dışına çıkarıldı.
Arap gazetecinin Riyad’ın emriyle öldürülmesindeki en büyük sebeplerden biri Suudi Arabistan’ın Yemen ile olan savaşına karşı tutumu ve Prens Muhammed bin Selman’a olan muhalif tavrıydı.
Donald Trump’tan Selman’a büyük destek
Bu hazin hikâyenin ilk kısmı, Kaşıkçı’nın canice öldürülmesiyle son buluyor. İkinci kısım ise hukukun ölümü.
2018 yılı Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkilerinin bir hayli problemli olduğu bir dönem. Hem bu sebeple hem de tüm dünya kamuoyunun talepleri nedeniyle hükümet işi çok sıkı tutarak cinayetin aydınlatılmasında büyük rol oynadı. Hatta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Washington Post’ta bir yazı kaleme alarak cinayet emrinin Riyad’ın en üst makamlarından geldiğini, bu cinayeti aydınlatmaya devam edeceklerini yazdı.
Ancak Suudi Arabistan’ın bu konudaki en büyük destekçisi dönemin ABD Başkanı Donald Trump oldu. Özellikle Demokrat Parti tarafından yapılan baskılarla Riyad yönetimine yaptırım uygulanmak istenirken, Donald Trump yetkilerini kullanarak bunu engelledi. İki ülke arasında dramatik bir diplomatik kopuş yaşanmadı.
Demokrat Başkan Biden göreve geldiğinde Suudi politikasının “şahinleşebilieceği” konuşulsa da Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından yükselen enerji fiyatlarının tüm dünyada enflasyonu artırması ve Suudi Arabistan’ın enerji zengini bir ülke olması Biden’ın politikalarında yumuşamaya gitmesine sebep oldu. Başkan Biden Riyad’ı ziyaret ederek Suudi yönetiminden “daha fazla petrol arz etmesini” istedi. Suudi yönetimi talebi reddetti. Görüşmede Kaşıkçı konusu da hiç açılmadı.
ABD’de federal yargıç, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ölümünden Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın sorumlu tutulmasına yönelik açılan davayı reddetti.
Ve Türkiye’de Cemal Kaşıkçı cinayetine yönelik dava başladı.
Dış politikada keskin bir dönüş
Türkiye’de Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili 20 kişi hakkında “canavarca hisle öldürmekten” dava açıldı. Davada yargılanan kişi sayısı daha sonra 26’ya çıktı.
Yıllarca devam eden davadan net bir sonuç çıkmazken, yıllar içinde Erdoğan’ın dış politikasında keskin bir dönüş yaşandı. Mısır, Suriye, BAE gibi ülkelerle normalleşme adımları atan Türkiye, Suudi Arabistan ile de yeniden dostluk ilişkileri tesis etme kararı aldı.
Bu, Kaşıkçı davasına veda demekti.
31 Mart 2022’deki duruşmada Suudi Arabistan, dosyanın kendilerine devrini ve sanıklar üzerindeki kırmızı bültenin kaldırılmasını istedi. Duruşma savcısı da bu yönde mütalaa verdi ve mahkeme konunun Adalet Bakanlığı’na sorulmasına hükmetti. Ardından, Adalet Bakanlığı bu talebe olumlu yönde cevap verdi.
Daha sonra da İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi davayı Suudi Arabistan’a devretti. Bu karara karşı yapılan itirazları da mahkeme reddetti. Davanın Türkiye ayağı da böylece kapandı.
Jeopolitik çıkarlar, insan haklarına galip geldi
Suudi Arabistan ise Kaşıkçı’nın öldürülmesinden 1,5 ay sonra cinayete yönelik bir dava başlatarak 11 kişinin yargılandığını duyurdu. 5 kişi için Suudi savcılık idam istedi. Davanın kamuya açık bir şekilde yürütülmemesinden ötürü mahkemenin nasıl bir süreç sonunda hüküm verdiğinin anlaşılmasının imkânsız olduğu belirtildi.
Daha sonra idamı istenen 5 kişiye idam cezasının verildiği ancak bu cezaların 20 yıla düşürüldüğü, ismi açıklanmayan 3 kişinin 24 yıl cezaya çarptırıldığı ve bu cezaların 7 ila 10 yıla düşürüldüğü, geri kalan sanıkların delil yetersizliğinden serbest bırakıldığı duyuruldu. Dosya kapandı. Jeopolitik çıkarlar, insan haklarına galip geldi.
Bugün Suudi Arabistan İsrail’le normalleşmenin son adımlarına gelen, tüm dünya tarafından özellikle enerji piyasasındaki durumu nedeniyle kritik noktada bulunan bir ülke konumunda. Ne AB’den, ne ABD’den ne de Türkiye’den ciddi yaptırım geldiği gibi, gelmesi de mümkün görünmüyor.
İnsan hakları kurbanı olan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ise bugün bir mezarı bile yok…