Share This Article
31 Mart yerel seçimlerine artık sayılı günler kaldı. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin rüzgârıyla muhalefet kanadında ittifaklar dağılırken siyasette de dengeler değişti. 31 Mart yerel seçimlerinin etkileri de kuşkusuz salt belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve muhtarların belirlenmesiyle sınırlı kalmayacak.
Cumhur İttifakı 2019 seçiminde kazandığı yerleri elinde tutmak isterken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni de geri almanın peşinde. Muhalefet cephesinde ise yerel seçimler ‘yeni bir sınav’ niteliğinde.
Muhalefetin 2019 yerel seçim zaferini yeniden tekrarlayabilecek mi belirsiz… CHP’nin aday tercihleri sıkça tartışılırken partinin kale olarak gördüğü Antalya, Adana, Edirne, Hatay gibi illeri kaybedebileceği konuşuluyor. Seçimin en çok merak edilen kentlerinden İstanbul’da ise AKP’nin adayı Murat Kurum’un gafları ve diğer yıllara nazaran geri plandaki çalışmalarına rağmen baş baş mücadele de devam ediyor. Ankara’da ise Mansur Yavaş rakibine karşı önde görünüyor.
2019 ve 2023 yorgunu seçmenin seçimlere ilgisi yetersiz. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi için bir final olduğunu söylediği yerel seçimlerde genel tablo nasıl, olasılıklar neler? 1 Nisan’da nasıl bir sabaha uyanacağız, Siyaset Bilimci Prof. Dr. Seda Demiralp’le konuştuk.
‘Ankara’da makas açık’
Yerel seçimlerde son haftaya girildi. Özellikle büyük şehirlerde tabloyu nasıl görünüyorsunuz, olasılıklar neler?
Üç büyükşehir Ankara, İstanbul ve İzmir’de CHP adayları seçimi önde götürüyor. Özellikle Ankara’da makas açık görünüyor. Geçmiş seçimlerde bunu İzmir için söylerdik. Bu defa biraz farklı. İstanbul’da daha İmamoğlu ve Kurum arasında yakın bir yarış var ama orada da makas son üç haftada açılmaya başlamış gibi görünüyor.
Türkiye 10 ay sonra yeniden sandık başına gidiyor. Seçmenler diğer yıllara nazaran polemiklere, anketlere genel olarak siyasete ilgisiz. Sandığa gitme oranında bir düşüş yaşanabilir mi? Partiler seçim sürecini nasıl yönetti, gözlemlediğiniz siyasal iletişim hataları neler?
2023 seçiminden sonra belirgin bir biçimde bir seçmen apatisi, yani siyasetten uzaklaşma ve ilgisizlik gözlemledik. 2023 seçimleri yüksek bir kutuplaşma ortamında cereyan etmişti ve gerek iktidar, gerekse muhalefet seçmeni birtakım şikayetlerini erteleyerek seçime katılım göstermişti. İktidar seçmeni ekonomik sorunların bir türlü düzelmemesi, muhalefet seçmeni ise muhalefette seçim kazanabilecek bir performans izleyememesinden ötürü siyasete tepkiliydi.
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Seda Demiralp
Bu konularda yeterli bir iyileşme izlemeyen seçmenler 2023 seçimleri sonrası siyasetle takip mesafesini açtı. Şu da var ki, 2024 seçimleri ise, 2023 seçimleri gibi kritik bir seçim olarak algılanmıyor. Kimin kazanacağının o kadar da fark yaratmayacağını düşünen seçmen sayısı daha fazla. Bütün bunlar seçmenin siyasi ilgisini azaltıyor. Bu durumda sandığa katılım oranının düşmesini de bekleyebiliriz, üçüncü parti adaylarına yönelimin de – aynı sebepten – daha fazla olmasını bekleyebiliriz.
‘Kararsız seçmen üçüncü partilere yönelebilir’
CHP’nin aday tercihleri sıkça tartışıldı. CHP’nin kalesi görülen illerin bile kaybedileceği konuşuluyor. Eskişehir, Hatay, Antalya gibi kentler el değiştirebilir mi? Benzer durum da İstanbul’da ilçeler özelinde de AKP için geçerli diyebilir miyiz?
Evet, CHP’nin aday tercihleri çok tartışıldı bu seçimlerde. Belki bu tercihlerin neden ve nasıl yapıldığı topluma iyi anlatılamadı. Belki gerçekten bazı tercihler olabilecek en iyi tercihler olmadı. Bunu net olarak ancak seçimin ertesinde göreceğiz ama adaylıkla ilgili tartışmaların kendisinin de seçimlere bağımsız bir etkisinin olmasından söz edebiliriz.
Bu tartışmaların kararsız seçmenleri bu söz ettiğiniz kentlerde, karşı tarafa değilse bile, üçüncü partilere yöneltebildiğini görmekteyiz ki bu da seçimi hangi iki büyük partiden birinin kazanacağını etkileyebilecek bir faktör.
Elbette AKP’nin aday tercihleri de, kamuoyunda o kadar değilse bile, daha kapalı ortamlarda ciddi biçimde tartışıldı. Özellikle AKP’nin İBB adayı kendi partisinde oldukça eleştirildi.
DEM ve Yeniden Refah dengeleri değiştirir mi?
DEM, Yeniden Refah ve buna İYİ Parti’yi de katabiliriz, bu üç partinin alacağı oylar mühim. Özellikle İstanbul’da, İmamoğlu ve Kurum’un yakın mesafe yarıştığı bir ortamda, elbette YRP’nin beklenenin üzerinde bir oy alması Kurum’un şansını azaltıyor, DEM ve İyi Parti’nin oyları ise İmamoğlu’nun.
Bunun dışında YRP’nin bazı başka illerde, örneğin Urfa’da, AKP adayına kaybettirme ihtimali var.
Erdoğan’ın geri planda kalmasının sebepleri
Yerel seçimlerde belki de sonucu en çok merak edilen yer İstanbul desek şaşırtıcı olmaz. İstanbul özelinde değerlendirmeniz nedir? Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’u ‘geri’ istediğini her fırsatta dile getirse de İstanbul’da AKP’nin çalışmalarında böyle bir ağırlık hissedilmiyor. Keza Erdoğan gittiği her kentte AKP’nin adayı Murat Kurum’a destek istese de daha geri planda kalmayı tercih ediyor gibi. Sizin bu konudaki değerlendirmeleriniz ne olur?
Evet 2024 seçimleri genel itibarıyle çok ilgi uyandırmasa da İstanbul seçimleri bunun nispeten dışında tutulabilir. Bunda hem İstanbul’u kazananın Türkiye siyasetinde edindiği güç bir faktör, hem de İstanbul’da, diyelim ki Ankara veya İzmir’e göre daha başa baş giden bir yarış olması siyasi gerilimi dolayısıyla da yarışa ilgiyi artırıyor.
Erdoğan’ın seçimlere 2019’daki kadar dahil olmamasının birden çok sebebi olabilir. Bana göre bu sebeplerden biri, muhalefetin 2019’dakinin aksine seçime bir ittifak içinde girmemesi ve Erdoğan’ın muhalefetteki bu dağınıklığın devamını tercih etmesi.
Erdoğan sahaya iner ve Kurum’a kuvvetli bir destek verirse, bu “Erdoğan karşıtlığı” nı bir ortak payda yaparak dağınık muhalefet seçmenini İmamoğlu etrafında birleştirebilir.
1 Nisan’da nasıl bir sabaha uyanacağız? Yerel seçimler sonrası siyaseti nasıl bir zemin bekliyor sizce?
Eğer İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere 2019’da muhalefete geçen büyükşehirler yine muhalefette kalır, üstüne belediye meclisinde de muhalefet 2019’a göre daha fazla başarı elde ederse, bu iktidarı ılımlılaşmaya itebilir.
Eğer bu olmaz, hele de İstanbul iktidara geçerse farklı bir tablo oluşur.
Türkiye’nin mevcut hibrit siyasi sisteminde merkez ve yerel yönetimlerin farklı partilerden olması, siyasetteki eksik denge-denetleme mekanizmalarını kısmen telafi ediyor. Bu ortadan kalkarsa, denge-denetleme mekanizmalarından kurtulmuş bir iktidar ile karşı karşıya kalırız.
Bilhassa 2019 öncesi dönemde, İstanbul’un kent rantlarının merkez siyasetin finansmanı açısından kullanılışı düşünüldüğünde, kent rantlarının bölüşümünde denetleme imkanlarının yeniden ortadan kalkması ve bu rantların toplumun uzun vadeli çıkarlarındansa merkez iktidarının devamının sağlanması yönünde harcanması riski korkarım ki artacaktır.