Share This Article
Taksim Meydanı, İslamcı, Pozitivist-Batıcı ve Sosyalist akımlar arasındaki hiçbir zaman tam olarak kapanmayan hesapların 200 yıllık tarihi kesişim merkezi. Prof. Mete Tunçay, Türkiye’nin son 200 yılını bu üç akımın çatışması olarak sınıflandırıyor. Taksim Meydanı ise Türkiye’nin tarihine damgasını vuran farklı siyasi akımlar arasındaki simgesel ve fiili mücadele alanı.
İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Taksim Meydanı, Sıraselviler, Elmadağ ve Gümüşsuyu’nun kesişim alanı. Ayrıca İstanbul aristokrasisinin merkezindeki nokta. I. Mahmud döneminde İstiklal Caddesi’ne getirilen su burada depolanıyor ve buradan bölünerek belirli lokasyonlara aktarılıyordu. İşte bu ‘suyun bölünmesi, pay edilmesi’ işleminin merkezinin adı artık ‘bölünme’ anlamına gelen ‘taksim’ olacaktı. Meydanın adı buradan gelir.
19. yüzyılda bugün Gezi Parkı’nın olduğu yerde Topçu Kışlası vardır. Ancak II. Meşrutiyet döneminin ardından önemini yitiren kışla, 1940 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün direktifiyle, dönemin İstanbul Valisi Lütfü Kırdar tarafından yıkılmıştır. 2013 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından uğruna Gezi Parkı’nın yıkılmasını istediği kışla, bu kışladır. Sonrası malum…
Taksim’in ortasındaki bir parktaki ağaçları savunmak için başlayıp, 79 ilde milyonların katıldığı kitlesel protestolara dönüşen Gezi eylemleri son yıllara damgasını vurmuştu.
Taksim Meydanı’nın ‘meydan’ oluşu
Tam bir ‘meydan’ hüviyetine cumhuriyet döneminde bürünen Taksim Meydanı, elektrikli tramvayın gelmesiyle daha da merkezileşti. II. Dünya Savaşı sonrası üç katlı bir lojman yıkıldı, yerine Atatürk Kültür Merkezi yapıldı. Kentin sanat hayatının kalbi burada atmaya başladı. Sinemalar, tiyatrolar, barok döneminin izlerini taşıyan konaklar, Taskim aslında tam olarak kozmopolit bir osmanlı semtiydi.
Her meydanı meydan yapan bir de anıt, bir eser vardır. Taksim’i meydan yapan ise Cumhuriyet Anıtı oldu. İtalyan heykeltraş Pietro Canonica‘nın eseri olan anıt, 1928’de tamamlandı. Bir yüzü Kurtuluş Savaşı’nı, diğer yüzü ise Cumhuriyet Türkiye’sini temsil eden bir anıt. Kurtuluş Savaşı yüzünde, askerlerinin önünde görülen Atatürk. Cumhuriyet Türkiyesi yüzünde ise sivil giysileri ile Mustafa Kemal Atatürk yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak. Ayrıca bu yüzde Atatürk’ün ardında bulunan Sovyet general Mihail Frunze ve Kliment Voroşilov‘un heykelleri de Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye’ye yapılan Sovyet yardımına duyulan minnettarlığı simgeler.
Prof. Mete Tunçay‘ın da dediği gib, bu meydan İslamcı, Pozitivist-Batıcı ve Sosyalist çatışmasının merkezi. Sesini duyurmak isteyenin en görkemli sahnesi. 31 Mart Ayaklanması döneminde İslamcı isyancıların merkezi olan meydan, modern Cumhuriyet’in de Batı’ya açılan yüzü oldu. Aynı zamanda Türkiye’de doğan ve büyüyen Sosyalist hareketlerin de merkezi, hep Taksim Meydanı’ydı.
60’lı yıllarda büyüyen sokak hareketlerinin kalbi
Bu Meydan çok haksızlıklar, çok hak aramalar, çok acılar, çok sevinçler gördü. 6-7 Eylül olaylarına sahne oldu. İstanbul’un, Türkiye’nin kültürel dokusu geri dönülemez bir yara aldı. Adnan Menderes hükümeti bu meydanda protesto edildi. Ancak 60’lı yıllar ve sonrası, Taksim Meydanı’nın meydan hareketlerinin en merkezine konduğu dönemler.
1969, Kanlı Pazar. ABD 6. Filosu’nu protesto etmek isteyen Sol hareketler, Taksim Meydanı’nda Sağ grupların saldırısına uğradı. 2 kişi öldü, 200’den fazla kişi yaralandı. Bu olay, 12 Mart 1971 Muhtırası’na giden yoldaki en kilit taşlardan biri oldu.
Ancak 70’ler Türkiye’de ‘Sol’ rüzgarlarının estiği dönemler. 1961 Anayasası’nın getirdiği haklarla kitleselleşebilen Sol hareketler, DİSK’in girişimleriyle uzun yıllar sonra, 1976 yılında ilk defa Taksim Meydanı’nda geniş katılımlı bir 1 Mayıs kutlaması düzenlendi. Hiçbir gerilim yaşanmadı.
Kanlı 1 Mayıs
1977 yılında bir kez daha yine Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamaları düzenlendi. Bu sefer bir önceki yıla göre çok daha kalabalıktı. Ancak alan hıncahınç doluyken, Sular İdaresi binasının üstünden ve Intercontinental Oteli’nin (bugün The Marmara Oteli) üst katlarından kalabalığa ateş açıldı. DİSK Başkanı Kemal Türkler öldürüldü. Polis ve DİSK üyelerinin de çatışmaya girmesiyle meydana tam bir kaos hakim oldu. Binlerce insan kaçmaya çalışırken 28 kişi Kazancı Yokuşu’nda ezilerek can verdi. Toplamda 34 kişi hayatını kaybetti. Bugün bu saldırıyı kimlerin düzenlediği hala bilinmiyor. Ancak tıpkı Kanlı Pazar’ın 12 Mart’ın kapısını açması gibi, Kanlı 1 Mayıs da 12 Eylül’ün kapısını açtı.
Bu tarihin ardından tam 32 yıl boyunca Taksim Meydanı 1 Mayıs’a kapandı. Hemen her yıl Sol hareketler Meydan’a girmek istedi, her yıl arbede, tutuklama, müdahaleler yaşandı. 1989’da işçi Mehmet Akif Dalcı, vücuduna isabet eden kurşunla yaşamını yitirdi.
AKP’den 3 yıllık ‘demokrasi’ adımı
2010 yılına gelindiğinde ise AKP, Taksim’i 32 yıl sonra 1 Mayıs’a açtı. 2010, 2011 ve 2012 yıllarında ki bu yıllar AKP’nin toplumsal kabulünün en yüksek olduğu yıllar, 1 Mayıs Taksim Meydanı’nda kutlandı. Hiçbir gerilim, hiçbir sorun yaşanmadı. 2013 yılı ise tüm Türkiye’yi baştan aşağı değiştiren, yeni bir yön çizen bir yıl.
Dönemin Başbakanı Erdoğan, Gezi Parkı’nı yıkarak Toplu Kışlası ve bir AVM inşa etmek istediğini açıkladı. AKP kontolündeki İBB tarafından gerekli düzenlemeler yapıldı ve bu gerilimin gölgesinde, Taksim Meydanı, ‘inşaat çalışmaları’ gerekçe gösterilerek 1 Mayıs’a kapandı.
Çatışmalar, gerilen toplum, öfkeli kalabalıklar… 28 Mayıs akşamında ise Gezi Parkı’nın yıkılmaması için Taksim Meydanı’nda eylem yapan kalabalığa polisin çok sert müdahalede bulunmasıyla protestolar bir anda büyüdü. Bilen, bilmeyen, duyan, duymayan; herkes Gezi Parkı’na, Taksim Meydanı’na aktı. Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük ve en yoğun protesto gösterileri. Öyle ki, bu protestolardan sonra Tayyip Erdoğan hiçbir zaman eskisi gibi olamadı. Hep baskıcı, hep güvenlik öncelikli politikaları ön plana koydu. Yüreği hala soğumuş değil.
2012 yılından beri Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs kutlaması yapılamıyor. AYM, 2014 ve 2015’te Taksim’deki 1 Mayıs kutlamalarının yasaklanmasıyla ilgili 12 Ekim 2023’te hak ihlali kararı verdi. Ancak AYM’nin kararlarını uygulayacak bir iradeyi ara ki bulasın.
Mitingler, kutlamalar, sıradan alanlarda yapılmaz. Yapılamaz. Meydan hareketleri o meydanlara ruhunu verir. Bu ruh başka bir alanda ‘daha geniş’ inşa edilse de orada var olamaz. Taksim Meydanı Türkiye’nin sahnesidir. Perdeyi kapatsanız da, oyuncular var oldukça sahne tekrar kurulur.