Fransız yazar Loïc Le Gall ve illüstratör Karine Maincent birlikteliğinden doğan, ‘Yazının Tarihi – Ne Tarih Ama!’, yüzyıllar boyunca yazının şekillenmesinde kültürün, inancın ve ihtiyacın oynadığı büyük rolü anlatmaya koyuluyor.
“Hakim’in Yolculuğu”, “Beklediğim Sen Değildin”, “Büyük Aşk” ve “İki Yaşam” gibi kitaplarıyla Türk okurunun büyük beğenisini kazanan Fransız illüstratör ve yazar Fabien Toulmé ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Bu hafta sizler için yeni çıkan altı yeni kitabı derledik. Bunlar arasında, Sally Rooney’in “İntermezzo”su, Çağdaş Latin Amerika edebiyatının en etkileyici ve sıra dışı kalemlerinden Elena Garro’nun başyapıtı “Geleceğin Anıları”, Sheng Keyi’nin “Füg”ü, Feridun Andaç’ın “Bir Yazarınız Olmalı”sı, Filiz Gazi’nin “Görünmeyen Cemaat: Mürideler – İsmailağa, Menzil, Süleymancılar”ı ve son olarak Vedat Milor’ün Kronik Kitap’tan çıkan kitabı…
Demek bir kitap amacına böyle ulaşıyor, bir hayata dokunarak. Yaşamın, kişinin şekillenmesine katkıda bulunarak. Onu birkaç saniye önce olduğu kişiden bir başkasına dönüştürerek.
Zorbalık, en sık rastladığımız konulardan biri olarak çocuk kitaplarındaki yerini koruyor. Hatta denilebilir ki neredeyse her 5 çocuk kitabından 2’sinde ana konu, 1’indeyse alt konu olarak beliriyor. Fakat Sırt Çantaları bu sorunu işlerken türevlerinden hakkıyla ve ustalıkla sıyrılmış.
Judith Butler, şimdilerde unutmak üzere olduğumuz ya da sumen altı ettiğimiz fakat yaşamımızı sekteye uğrattığı kadar önemli ölçüde değiştiren COVID-19 salgınının yeryüzünde yol açtığı dönüşümleri incelediği; insan ilişkilerini ittiği farklı boyutları ve pandeminin anlamını çözümlediği “Ne Menem Bir Dünya Bu?” başlıklı çalışmasında, ekonomiyi yaşamın önüne koyanları, insanların birbirine ve doğaya bağlılığını yadsıyanları, ayyuka çıkan eşitsizlikleri;…
Marquis de Sade’ın Charenton-Saint Maurice’te tuttuğu notlar, ölümünden seneler sonra yayımlandı. Sade’ın Kayıp Günlüğü başlığıyla okura sunulan metin, 1807-1814 arasını kapsıyor ve kapatılmasını sorgulayan yazar, dışarıdaki faaliyetlerine içeride de nasıl devam ettiğini, yeri geldiğinde şifreli biçimde anlatıyor.
Bu hafta sizler için yeni çıkan altı yeni kitabı derledik. Bunlar arasında, Will Heinrich’in ‘Kralın Laneti’, Mohamed Mbougar Sarr’ın ‘İnsanların En Gizli Hatırası’, Eric Emmanuel Schmitt’in unutulmaz eseri, ‘Mösyö İbrahim ve Kuran’ın Çiçekleri’, Eva Meijer’in ‘Sessizliğin Politikası’, İstanbul Bilgi Üni. Yayınlarından çıkan, Loic Wacquant’ın ‘Bourdieu Şehirde – Kentsel Teoriye Meydan Okumak’ı ve son olarak John…
Bu hafta sizler için yeni çıkan altı yeni kitabı derledik. Bunlar arasında, Richard Ford’un “Kanada”sı, Osamu Dazai’nın “Soytarı Çiçekleri”, Amin Maalouf’un “Labirent”i, Fikret Başkaya’nın Yordam Kitap’tan çıkan yeni çalışması “Uygarlık Paradigmasını Değiştirmek”, Fatma Önder Özşeker’in “Ormanı Planlamak”ı ve son olarak, Selahattin Demirtaş’ın “Onurlu Yaşam Davası” bulunuyor. Şimdiden keyifli okumalar dileriz…
Karşı-sanat tarihçisi olarak Georges Didi-Huberman, “Ateşböceklerinin Var Kalma” Mücadelesi’nde neoliberal zamanların kendine özgü bir faşizm türettiği fikrinden hareketle, Pier Paolo Pasolini’nin bu konuda kimilerince karamsar bulunan ve “artık ateşböcekleri zamanın ruhuna yenilmiştir” ifadesiyle şekillenen görüşlerini de es geçmeden, politik ve sanatsal bir mücadele kültürünün kaybolup kaybolmadığını tartışmaya açıyor.
Son dönem İspanyol edebiyatının en popüler isimlerinden Benjamín Prado, geçtiğimiz günlerde Cervantes Enstitüsü’nün davetlisi olarak İstanbul’daydı. Biz de bu fırsatı değerlendirerek, ünlü edebiyatçıyla sanatını, İspanyol edebiyatının dünü ve bugününü konuştuk.
Rebecca Solnit, kadınların sessizleştirilmesine, şiddete uğramasına ve erkek egemen bir dünyada yaşamaya zorlanmasına karşı çıktığı metni Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar’da da, hem kadınlara dair hikâyeler anlatıyor hem de mevcut sistem yerine, eşitlik ve özgürlük hayalini dillendiriyor. Başka bir deyişle eril ezberi bozma yolunda sağlam adımlar atmak için öneriler getiriyor.
Empusyon / Olga Tokarczuk / Çev. Neşe Taluy Yüce / Timaş Yayınları / S. 352 / Roman
Eylül 1913. Birinci Dünya Savaşı arifesinde tüberkülozdan mustarip Mieczysław Wojnicz tedavi amaçlı Görbersdorf kasabasındaki bir sağlık merkezine, Avrupa’nın dört bir yanından hastaları ağırlayan Beyler Konukevi’ne gelir. Her gün hastalarla yemek salonunda toplanıp dönemin büyük meselelerini tartışırlar: Savaş çıkacak…
John Fowles, Ayrıntı Yayınları tarafından, Süha Sertabiboğlu çevirisi ile basılan “Günce 1949-1965” kitabında, Oxford’daki öğrencilik yıllarından itibaren tutmaya başladığı günlüklerinde, gözlemciliği kadar dünyayla tatlı-sert hesaplaşmalarını koyuyor ortaya. Konuşacak pek kimse bulamadığı o günlerde kaleme kâğıda sarılıyor, dünyayı ve doğayı izliyor. Boş laflardan sıkılıyor ve kendini bulmaya uğraşıyor, kendisinden sıtkı sıyrıldığında şiire yöneliyor.
Kadın yaşamını baskılayan sistemin kaynaklarına yönelik direnişçi şiirleriyle yaşadığı çağın ve coğrafyanın ötesine geçmiş Furûğ Ferruhzâd’ın “bütün şiirleri”ni tek bir kitapta toplayan “Kuş Ölümlüdür Sen Uçmayı Hatırla”nın çevirmeni Levent Çeviker ile Ferruhzâd’ı ve şiirlerini konuştuk.
Adam Phillips, psikanalizin değişimini ve dönüşümünü incelerken hem zamanımızın “kişisel gelişim” modasına eleştirel bir pencereden bakıyor hem de psikanalizin geçmişiyle bugününü karşılaştırıyor. “İyileşmek Üzerine”, bu bağlamda yazarın kültür, tatmin, haz gibi temalar eşliğinde psikanaliz kuramlarına girdiği ve iyileşmenin ne olduğunu irdelediği bir metin.
David Foster Wallace, “Sicim Teorisi”nde “insanın var oluşuna ve kaderine uygun bir metafor” nitelemesinin izinden giderek bu spor dalının efsane isimlerini, alışılagelmiş kullanımları ve farklı yaklaşımları kendi tutkusuyla birleştiriyor.
Bölük Pörçük Yaşamlar kırk yıldır okuduğum en önemli kitap. Eva Figes’in güzel son romanlarının müjdesini verdiği bir roman…
Arjantinli yazar Sergio Chejfec’in ifadesiyle “bir anlatı seyrüseferi kuran” Juan Jorgé Saer, Bulutlar’da 1800’lerin başında gerçekleşen bir yolculuk hikâyesiyle buluşturuyor bizi.
‘Nesnelliğe ve haktanırlığa ulaşma çabası, güzel bir çabadır, ama bütün bu ideallerin gerçekleşmesinin olanaksızlığını da hiçbir zaman unutmamalıyız. Bizim kendi sevimli dünya yazını kitaplığımızla amaçladığımız, birer bilgin ya da dünyayı yargılayacak kişiler olmak değildir; tek isteğimiz, en ulaşabileceğimiz kapılardan düşünce dünyasının kutsal topraklarına adım atmaktır. Onun için herkes işe, anlayabileceği ve sevebileceğiyle başlasın!’