Share This Article
Yazar Tansu Özcan’ın Rüzgara Karşı Yürüyen Adam Kamer Genç adlı kitabı geçtiğimiz aylarda Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı. Meclis’te yaptığı çıkışlarla yıllarca “tek kişilik muhalefet” olarak anılan Kamer Genç, kişiliği ile de her dönem ilgi odağıydı. Parlamenter siyasetin “nevi şahsına münhasır ” figürünü, Rüzgara Karşı Yürüyen Adam Kamer Genç‘in yazarı Tansu Özcan ile konuştuk.
1987’den 2015 yılına kadar farklı partilerden ve bağımsız olarak Dersim (Tunceli) milletvekilliği yapmış bir isim Kamer Genç. Farklı kuşakların ortak tanıdığı bir siyasi aktör. Genç’i şimdiki ve gelecek nesillere aktarmak için bir kitap kaleme aldınız: “Rüzgâra Karşı Yürüyen Adam: Kamer Genç”. Öncelikle Kamer Genç’i ve dolayısıyla bu kitabı niçin yazmak istediniz?
Zor zamanlardan geçerken belleği taze tutma fikri yoldaşlarından, bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olan Sayın Özgür Özel, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir’den geldi. Dersim sözlü tarihin hüküm sürdüğü bir diyar. Burada sözü yakalayıp sakınmadan söyleyen, varlık mücadelesi veren bir çocuğun, bir hâkimin, bir siyasetçinin hayatını anlatmak Cumhuriyeti anlamak için gerekli anahtarlardan biri olduğu için bu fikri hayata geçirmek istedim.
‘Genç’in muhalefeti temelde yurttaşlık felsefesine dayanıyor’
Kamer Genç söyledikleriyle, söyleme biçimiyle ve muhalefet tarzıyla yaşadığı dönemde meclisin renkli siyasetçilerinden biri oldu. Söyledikleri, yaptıkları, aldığı cezalar onu siyaset sahnesinde olduğu gibi magazin dünyasında da üst sıralarda tuttu. Bu tavırların altında yatan neden nedir sizce?
Kamer Genç, hayatı olduğu gibi okuyan bir idealistti. Toplumun dikkatini çekeceği her alanı iyi değerlendiren böylelikle memleketini ülke gündemine taşımayı başarabilen bir siyasetçiydi. Şu bir gerçek ki, hakikat tek başına bir şeyleri değiştirmek için yeterli olmuyor. Tunceli halkının hakikatinin toplum tarafından benimsenmeden değişmeyeceğini bilen biri olarak elindeki az sayıda imkânı kullanmayı tercih ettiğini düşünüyorum. Ekranlarda yarattığı personanın aynı zamanda ona siyasette de bir kalkan oluşturduğunu söyleyebiliriz. Tabiri caizse Kamer Genç’in diline düşmemek için kimi durumlarda sessiz kalmak tercih edilebiliyordu.
Kamer Genç, “yap-işlet-devlet” modelleriyle devletin parasının nasıl çarçur edildiğini anlatıyor, Fethullah Gülen’in Türkiye’nin başına öreceği çorapları bir bir sayarken tarikat-cemaat ve sermaye yapılanmalarına da ısrarla karşı çıkıyordu. Ve hatta henüz Susurluk kazası olmamış ve Türkiye, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım ile tanışmamışken Dersim halkının yakından tanıdığı “Sakallı”nın kim olduğunu meclis kürsüsünden soruyor ve sorguluyordu. Bugün yaşasaydı bu mücadelesini nasıl sürdürürdü, kitapta buna örnek olabilecek kısımlar var mı?
Feodalitenin zincirlerini kırmanın bedelini ödemiş bir halkın çocuğu olarak Genç’in muhalefeti temelde yurttaşlık felsefesine dayanıyordu. Duyarlılıktan öte bir meselesi olduğu için olan bitenin ardını arkasını araştırıyor, peşini bırakmıyordu. Yaşasaydı, partisinin tarihi zaferinin ardından daha sıkı mücadeleye asılırdı. 80 Anayasası’na hayır demiş, ömrünce bu hatadan dönülmesi için mücadele etmiş birisi olarak günümüzdeki anayasa tartışmalarını nasıl yorumlanması gerektiğine dair çıkarımlarda bulunabiliriz kitaptan.
“Rüzgara Karşı Yürüyen Adam Kamer Genç kitabının yazarı Tansu Özcan.
Genç için “dokuz köyden kovulmuş olmanın özgürlüğü ile onuncu köyün ‘tek kişilik muhalefeti’ydi” diyorsunuz. Tek kişilik muhalefetin ona ve sorumluğu olduğu halka verdiği fayda ve zararları nelerdi?
Özgürlüğün ve otantikliğin bir bedeli vardır. Kişisel hayatında sanıyorum ki bu yalnızlığıdır. Ve fakat ironi şu ki siyasi hayatında bu özellikleri koca bir halkla yürümesine vesile olmuştur. Zararı ise olsa olsa onuncu köyün sakinlerini arttırmaya ömrü yetmemiş olmasıdır.
‘Dayatmacı zihniyete, ilham veren bir hikâye ile karşı durmak istedik’
“İsyanım, doğduğum topraklardaki insanların karşı karşıya bulunduğu işkence, ayrımcılık, haksızlıktan kaynaklanıyordu. Bunları bilen bir insan olarak susamam. Sustuğum zaman insanlığımdan vazgeçmem lazım,” diyen Genç’in sözleri gelecek kuşakların mücadele biçimine de esas sunuyor adeta. Sizce, Genç’in Türkiyeli gençlere en önemli mirası nedir?
İnsanın görüş alanının dağlar ile sınırlı olduğu bir coğrafyada dağların ötesini düşleyebilecek hiçbir malzemesi yokken yola koyulmuş Kamer Genç. Kendi adıma bu hikâyeden aldığım ilham o ilk adımındaki cesaret ve o adımın ardından özün kaybedilmemesi. O ilk adımı attıktan sonra yolda kazandığı unvanlarla özünü unutsaydı, o yoksul çocuğu köyünde bıraksaydı sanıyorum bu cümleleri kuramaz, çağının adını hatırlamadığımız siyasetçilerinden biri olurdu.
Türkiyeli gençlerden biri olarak, her gün etrafımıza yeni dağlar örülürken adım atmaya ve o adımı bize attıran özümüzü korumaya halimizin kalmadığını düşünüyorum. Sistem bizi aynılaştırıyor. Aynı anda konuşuyor, aynı anda susuyoruz. Bu bakımdan kendi olabilmenin güzelliğini anlatan hikâyesi en önemli mirası diye düşünüyorum.
Kitabın gelirinin Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı’nın başlattığı Aydınlığa Çağrı projesi kapsamında gençlerin eğitimi için kullanılacağını açıkladınız. Bu ayrıntıyı biraz açabilir misiniz, nedir bu proje?
Tarikat-cemaat-sermaye kıskacına alınmış yoksul aile çocuklarına yalnız değilsiniz dediğimiz bir proje Aydınlığa Çağrı. Enes Kara’nın son sözlerini duyan, duymakla kalmayıp harekete geçen CHP Genel Başkanı Sn. Özgür Özel ile başlattığımız bu projede amacımız Türkiyeli gençlerin kendi hikâyelerini yazmalarına imkân tanımak. Kasım’da ilk baskısını yaptığımız kitap haziran itibari ile dördüncü baskıyı bitirdi. Ancak henüz gelen burs başvurularını karşılamıyor bu çabamız.
Buradan da çağrıyı yineleyelim, dayanışma yaşatır. Eğitimde fırsat eşitliğinden fersah fersah uzaklaştığımız bu zamanda gençlerin birey olmalarını engelleyen, özgür düşünmelerini istemeyen bu dayatmacı zihniyete, ilham veren bir hikâye ile karşı durmak istedik. Onuncu köyün sakinleri çoğalsın diye.