Share This Article
Hollywood’da on yıllardır görülmemiş bir grev başladı. Dizi ve sinema sektöründeki oyuncuları temsil eden Sinema Oyuncuları Birliği-Amerikan Televizyon ve Radyo Sanatçıları Federasyonu (SAG-AFTRA) öncülüğünde, Uluslararası Tiyatro Sahnesi Çalışanları Birliği’nin (IATSE), Beyaz Perde Aktörleri Derneği (SAG) ve Amerikan Senaristler Birliğinin (WGA) dahil olduğu ortak greve Hollywood’dan 160 binin üzerinde katılım oldu.
14 Temmuz gecesi iş bırakan, sayıları 160 bini bulan oyuncu, set işçisi, yönetmen ve senarist yapımcı şirketlerini temsil eden Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği’ne karşı taleplerini haykırıyor.
O talepler ne mi?
SAG-AFTRA, Amazon, Apple, Disney, NBCUniversal, Netflix, Paramount, Sony, Warner Bros., Discovery gibi yayın platformlarının temsilcileriyle masaya oturdu.
Sendikanın talepleri arasında, ücretlerde enflasyon oranında artış yapılması, yapay zeka teknolojisine karşı gerçek oyuncuların haklarının korunması ve iş güvencesi, tüm sanatçılar için setlerdeki ve sahne arkasındaki çalışma koşullarının iyileştirilmesi, tekrar gösterimlerdeki telif haklarının düzenlemesi, 40 yıl boyunca artırılmayan emeklilik ve sağlık fonlarında yaş ve konum gözetmeksizin tüm sanatçılar için artış yapılması yer alıyor.
Peki ama yaklaşık 63 yıl önce “Amerikan rüyasını” pazarlayan bir şirkette meydana gelen grev nasıl ortaya çıkmıştı? O zamandan günümüze kadar ulaşan sendikalar, o tarihte en büyük grevi nasıl örgütledi?
Hollywood’un ilk grevinin tarihsel kodlarını masaya yatıran National Geographic, “A strike threatened to cripple Hollywood in 1960. Here’s how they resolved it” başlıklı yazıda zamanda küçük bir yolculuğa çıkıyor.
Dilerseniz Hollywood tarihinin ilk grevine yakından bakalım.
Televizyon geldi sektör değişti
1960 grevinin arifesinde, ABD’nin “hayal fabrikası” Hollywood’u temelinden sarsan bir gelişme yaşanıyordu: Evinde televizyon olan Amerikalıların sayısı günden güne artıyor, içeriğin tüketilme biçimi kökünden değişiyordu.
Televizyonu olan hanelerin oranı 1950 yılında yüzde 9 iken 1960’ta yüzde 90’a yükselmişti. Seyirciler artık hayranı oldukları oyuncuların bir hikâyeyi canlandırmasını izlemek için evden çıkmak zorunda değildi. Bir düğmeyi çevirip arkalarına yaslanıyor ve keyiflerine bakıyorlardı.
1950’ler, oyuncular ve senaristlerin televizyonun yaptıkları işe olan etkilerini ölçtükleri bir dönem oldu. Stüdyolar eski filmleri kanallara satıyor ve bu yolla milyonlar kazanıyordu. Oyuncular ve senaristler, filmleri yaratan kişiler olarak bu milyonların bir kısmının telif ücreti olarak kendileriyle de paylaşılması gerektiğini savunuyordu.
Ancak tek sorun telifler değildi. SAG ve WGA üyeleri sağlık ve emeklilik sigortası koşullarının da iyileştirilmesini istiyordu. Hollywood emekçileri, diğer sektörlerde standart haline gelen bu hakların kendilerine de verilmesini istiyordu.
Rol aldığı dizileri milyonlar izledi ama onlar ancak “kuruş” kazanabildi. Ünlü oyuncudan itiraf: Barda çalışmaya mecbur kaldım!
7 Mart’tan itibaren tüm işler durdu
WGA temsilcileri, bu meseleleri 1959’da başlayan müzakereler kapsamında Televizyon Film Yapımcıları Birliği’ne (ATFP) sundu. Ancak taraflar bir orta nokta bulamadı, pazarlıklar sonuçsuz kaldı. Bunun üzerine 16 Ocak 1960’ta senaristler sendikası grev kararı aldı.
O dönemde SAG’in başında, Ronald Reagan vardı. Senaristlerin grevi devam ederken Reagan da oyuncular adına pazarlık etmek için Sinema Filmi Yapımcıları Birliği (AMPP) ile masaya oturdu. SAG’in talebi 1948’den itibaren çekilen tüm filmler üzerinden telif ödemesi almaktı.
Ancak müzakereler yine sonuçsuz kaldı ve SAG üyelerinin yaptığı oylamadan da greve gitme kararı çıktı. Oyuncuların grevinin başladığı 7 Mart’tan itibaren, Hollywood’da tüm işler durdu.
SAG Başkanı Reagan, ABD başkanı seçildikten sonra sendikaların faaliyetlerini ciddi anlamda kısıtlamıştı.
Aktör Charlton Heston, Paramount Stüdyoları’nın önündeki grev hattında yürürken hayranlarını selamlıyor.
Elizabeth Taylor, Jack Lemmon ve Marilyn Monroe greve katıldı
Film stüdyoları WGA’nın grevinin etrafından dolanmak için kurnazca çözümler buldu. Örneğin Warner Brothers, eski senaryoları elden geçirip “W. Hermanos” diye müstear isimli bir yazar tarafından kaleme alınmış gibi gösterme yoluna gitti. (Erkek kardeşler anlamına gelen “hermanos” kelimesi “brothers”ın İspanyolcası.) Ancak oyuncular da grevde olduğundan bu hamle işe yaramadı.
İş bırakanlar arasında Elizabeth Taylor, Jack Lemmon, Marilyn Monroe gibi çok büyük isimler vardı. Sektörün en büyük iki sendikasının üyeleri çalışmayınca pek çok önemli filmin çekim takvimlerinde aksamalar oldu. Bunun üzerine stüdyolar binlerce kişiyi işten çıkardı.
AMPP, işten çıkarmaların sorumlusunun SAG olduğunu savunuyordu. Motion Picture Daily’de 9 Mart’ta yayımlanan AMPP imzalı yazıda, “5 bin 899 oyuncu grev yönünde oy kullandı ve şimdi binlerce stüdyo çalışanı işsiz kaldı” deniyordu. AMPP ayrıca SAG’in televizyonda yayınlanan filmler için telif alma talebini de eleştiriyor ve oyuncuların “bir iş için iki kere para almak” amacıyla plan kurduğunu belirtiyordu.
Filmlerde oynaları için eğitilmiş köpekler, SAG grevinde yürümeye hazırlanıyor.
Grevin gölgesi Oscar ödüllerine de çöktü
Ancak grevler Hollywood’un en büyük gecesinin organizasyonuna sekte vurmadı. Grevlerin geceye gölge düşüreceği yönündeki endişeler arasında, 32. Akademi Ödülleri planlandığı üzere 4 Nisan’da yapıldı. Gecenin sunucusu Bob Hope, açılış konuşmasında “Hollywood’un en ihtişamlı grev toplantısına hoşgeldiniz” ifadeleriyle yaşanan krize dikkat çekti.
Üç hafta önce 4 bin SAG üyesi gerçek bir grev toplantısı için Hollywood Palladium’da bir araya gelmişti. John Wayne ve Bette Davis gibi yıldızlar vizon kürkleriyle, süslü şapkaları ve incileriyle salona girerken, oyuncuları görmek isteyen hayranlar da kapının önünde izdihama neden olmuştu.
Grev, işçi haklarıyla yıldızların gücünü bir araya getirdi. SAG adına müzakereleri yürüten komitede James Garner ve Charlton Heston gibi dönemin en sevilen oyuncuları bulunuyordu. Grevi destekleyen SAG üyeleri arasında Tony Curtis, Spencer Tracy, Janet Leigh gibi tanınmış isimler de vardı.
1960’ta Oscar’ın kazananları Simone Signoret, Charlton Heston, Shelley Winters ve William Wyler oldu.
1960 Hollywood grevinde sonunun başlangıcı. Aktör Charlton Heston’ın (sağda) Sinema Filmi Yapımcıları Derneği lideriyle el sıkışıyor. Aktör ve gelecekteki ABD başkanı Ronald Reagan (ortada), sendikalar için müzakerelere öncülük etti.
SAG’in yarattığı rüzgâr uzun ömürlü olmadı
Spot ışıkları ünlülerin üzerindeydi ama iki sendikada da ünlüler azınlıktaydı. Araştırmacı David F. Prindle’a göre, üyelerinin üçte ikisinden fazlasının yıllık geliri 4 bin doların altındaydı ancak yine de SAG ayrıcalıklı yıldızların oluşturduğu zenginler sendikası olarak görülüyordu. Life dergisinde 21 Mart’ta yayımlanan bir haberde SAG’deki “Çok yüzlü az tanınmış kişilerin grevi en güçlü şekilde destekleyenler olduğu” belirtiliyordu.
Ne var ki sendika üyelerinin yüzde 17’si greve karşı çıkmıştı. Bunlar arasında başı Hollywood’un dedikodu kraliçesi Hedda Hopper çekiyordu. Biyografi yazarı Jennifer Frost’un aktardığına göre, sendika karşıtı görüşleri sayesinde Hopper, “grevin en tanınmış ve en göz önündeki muhalifi” haline geldi.
İş bırakma eylemi Hollywood’u sarsmış olsa da SAG’in yarattığı rüzgâr uzun ömürlü olmadı. Nihayetinde grev, 18 Nisan’da SAG’in verdiği bir tavizle sonuçlandı: Sendika üyelerine 1960’tan sonra çekilen filmler üzerinden telif ödenmesi kabul edildi.
Yapımcılar ayrıca SAG üyelerinin sağlık ve emeklilik planları için 2,65 milyon dolarlık bir toplu ödeme yapmayı da kabul etti.
Anlaşma oyuncuların bir kısmını memnun etti ancak çoğunluk Reagan’ın çok fazla taviz verdiğini düşünüyordu. Oyunculara işlerinin başına dönmesi için yeşil ışık yanınca durdurulan çekimler yeniden başladı.
Hedeflenenden daha azını elde edildi
SAG’in anlaşmaya varmasından sonra WGA grevini 12 Haziran’a kadar tek başına sürdürdü. Telif ödemeleri ile sigorta ve emeklilik planlarına mali destek verilmesine dair anlaşma sağlanınca, senaristlerin eylemi de sona erdi.
Tıpkı SAG gibi WGA da hedeflediğinden daha azını elde etti. Ancak WGA’nın kazanımları yazarların koşullarını iyileştiren “çığır açan bir anlaşma” olarak övgü topladı.
Bu grevler sayesinde oyunculuk ve senaristlik gibi yaratıcı sektörlerde çalışanların, emeğinin karşılığını alma söz konusu olduğunda diğer çalışanlardan farklı olmadığı anlaşılmış oldu.
Ancak grevler artık ödemelerle ilgili tartışmaları sonlandırmadı aksine güçlendirdi. Bugünkü grevde de senaristlerin ve oyuncuların taleplerinin önemli bir kısmını artık ödemeler oluşturuyor.