Share This Article
Doğum ânına tanıklık etmek mucizevî olsa gerek… Yeni bir yaşamın getireceklerine duyulan heyecanla mı, yoksa hayat döngüsünün devamı olarak mı resmetmek gerekiyor bu ânı? Bir anne ve baba için hayatlarının hiçbir döneminde unutamayacakları muazzam bir an olduğu açık…
Modern tıbbın tüm göstergelerine, kesinliğine rağmen insan bedeninin yapısında kestirilemeyen bir yan var. Fabien Toulmé, Beklediğim Sen Değildin’de açıkça bu bilinmezin sonuçlarıyla karşı karşıya geliyor. Çağın en korkulan ve endişe duyulan sorununa, down sendromuna yoğunlaşırken, down sendromlu olarak doğan kızı karşısında yaşadığı ilk paniği, korkuyu, bilinmezliği ve endişeyi okuyucusuna yansıtıyor. Dahası, down sendromlu bireylere duyduğumuz ön yargılarımızla, kalıplaşmış fikirlerimizle hesaplaşma yolcululuğuna çıkarıyor bizleri.
Çağın, “sorunsuz-katışıksız” ideallerinin (!) arasına sıkıştığımızda, gen haritasında milyonda bir yaşanacak sapma sonucunda down sendromlu olarak doğan çocuğunuzla karşılaştığınız o ilk anda siz ne yapardınız?
Sayfa Sayısı: 256
Çevirmen: Doğan Şima
Grafik: Veli Okulan
Editör: Esra Kökkılıç
Yayın Tarihi: Ekim 2019
Fabien Toulmé, duygusal bir tepki ve önyargıyla karşılıyor durumu. Bu derece yoğun hislerle karşı karşıya kaldığımızda ise hikâyenin aslında sanatçının öz yaşamından bir parça taşıdığını anlamaya başlıyoruz. Tam bu anda, durumu kabullenemeyen bir babanın gözlerinden, yeni doğmuş masum bir bebeğe bakıyor ve düşünmeye başlıyoruz.
Sanatçı istemediği, hayatını, ideallerini yok edecek bir çocukla karşı karşıya olduğunu kendisine defalarca tekrarlıyor; endişeleniyor ve korkuyor… Okur olarak kendimize dahi itiraf edemediğimiz, belki de bir olumsuzlamanın ‘insanlığımıza sığmayacağını’ düşündüğümüz o anda, down sendromlu bir bebeği, doğanın mucizesi mi, yoksa hayatımızı yok edecek bir “sorun” olarak mı görürdük?
Hikâye, endişeyi, şüpheyi ve sonrasında başlayan muazzam sevgiyi güçlü bir şekilde anlatması nedeniyle oldukça değerli. Toulmé, kişisel hayat hikâyesini resmederken, bir dönem kendisini derinden etkileyen gelgitleri büyük bir içtenlikle ve güçlü bir şekilde aktarıyor bizlere…
Sevgi karşısında yok olan toplumsal kalıplar
Fabien’in gözünden eşi Patricia’yı, küçük kızları Louise’i ve ailenin yeni ferdi Julia’yı gördüğümüz bu kitap, gerçek, samimi ve insana özgü güçlü duyguları içinde barındıran bir çalışma.
Bölümler arasında dolaştığınızda gözünüze çarpan en çarpıcı an, Patricia’nın hamilelik sırasında da Julia’nın down sendromlu olduğunu öğrendiği ilk anda da sakinliğini koruması ve hatta saf mutluluğu… Fabien, eşinin soğukkanlılığını resmederken, bir anne bundan daha doğal şekilde tasvir edilemezdi. Bir annenin toplumun ön yargılarını yok eden, kalıplarını ve endişelerini düşünmeden küçük kızını kucağına aldığında duyduğu mutluluk… Fabien ise kendi endişelerine boğulmuş, anlayamadığı bu yoğunlaşmayı bir köşeden izliyor.
Küçük kızları Louise de küçük kardeşi Julia’nın durumuna bakmadan önyargısız bir mutlulukla karşılıyor durumu. Okur Fabien’in düz, duygusuz bir karakter olduğunu düşünmesin. Dediğimiz gibi çağın idealize ettiği tabloyu ve değer yargılarını tartışmaya açsın. Fabien’in içine düştüğü ikilem üzerine düşünürken önce, Ortadoğulu bir annenin down sendromlu oğlu için “Allahın bir lütfu” dediği kültürel yaklaşımla, Fabien’in etno-kültürel farklılığını karşı karşıya getirsin.
Kalıplaşmış fikirlerin ötesinde gerçeklik algımızı, hayat kaygılarımızı biçimleyen sosyal medyanın, down sendromlulara yönelik çıkan önyargıların, mitlerin ve kalıpların sevgi karşısında teker teker çökmeye, çürümeye başladığını göreceksiniz. Tam o anda, “Beklediğim tam da sendin” sözcüğünü de…
‘Sizler yaysınız, çocuklarınız sizden ilerilere atılmış oklar’
Fabien Toulmé, kültürel ve toplumsal eylemleri göz önünde bulunduran bir sanatçı. Hayatın gerçekleri, aile kavramı, macera, eğlence tutkusu ve sevginin değişik yansımalarının yanı sıra mültecilik gibi toplumsal olguları da onun çalışmalarında görmeniz mümkün.
Beklediğim Sen Değildin’den önce yayımladığı Deux vies de Baudouin’de güçlü aile bağları ve kişisel başarı teması üzerinden dramatik bir hikayeyi okuyucusuna sunmuştu. Son olarak sanatçı, Suriye’den Türkiye’ye, Türkiye’den Yunanistan’a ailesini geride bırakarak göç eden Hakim’in gerçek hikâyesini konu alan, L’Odyssée d’Hakim ile acılar karşısında duyarsızlaşan dünyaya, insan olmanın ne olduğuna dair güçlü ve dokunaklı anlatıyla seslendi. Görüldüğü gibi Toulmé için anahtar kavram aile… ‘Beklediğim Sen Değildin’in ilk sayfasında, her çocuğun mucizevi olduğunu hatırlatmak için Halil Cibran’ın şu dizelerine yer veriyor:
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,/ Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları./ Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler/ Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller./ Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil…/ Zira kendi düşünceleri var onların./ (…) Sizler yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar./ Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür/ ve okları tez gitsin, ırak gitsin diye gerer sizi var gücüyle./ Okçunun elinde gerilmek mutluluk versin size;/ çünkü o sağlam yayı da sever uçan oku sevdiği kadar.
Bu yazı 01.02.2020 tarihinde İyi Kitap’ın 121. sayısında yayımlanmıştır.