Share This Article
İspanyol sanatçı Laura Suárez’in kaleminden çıkma İyi Bir Arkadaş dostluk kavramını çok yönlü bir şekilde sorgulatıyor: İyi arkadaş nasıl olunur? Farklılıklar arkadaş olmaya engel midir? Arkadaşlar sorunların üstesinden nasıl gelir?
Sahi kimdir iyi arkadaş?
Belki yıllara meydan okuyan bir çocukluk arkadaşı, belki tesadüflerin bir araya getirdiği beklenmedik bir tanışıklık, belki kader otaklığından mütevellit zorunlu bir birliktelik…
Arkadaşlık şüphesiz dünyada en sık rastlanan ilişki türüdür ama sadece bununla da kalmaz; kişinin yalnız karşındakini değil kendini de keşfettiği, tarafların birbiri arasında sevgi ve anlayış odaklı geliştirdiği bir yoldaşlıktır.
Elbette sağlıklı bir arkadaşlığın gerektirimleri vardır: Karşılıklı saygı, anlayış ve belki de her şeyden önemlisi, karşındakine alan tanımak…
Laura Suárez bunun önemini vurgulamayı da atlamamış. İyi Bir Arkadaş dostluk hakkında sorduğu tüm soruların yanı sıra birbirine olduğu kadar birbirinin sınırlarına da saygı duymayı, sağlıklı bir ilişkinin sırrını anlatıyor.
Daha kapağından gönlümü çalan bu kitap, aslında bu noktadan nasıl bir okuma deneyimi vaat ettiğinin sinyalini veriyor. Olabildiğine sade, kitabın iki ana karakterine odaklı yakın plan bir illüstrasyon görüyoruz. Kitabın tüm öne çıkan özelliklerini bir çırpıda özetliyor: Saflık, sonbahar tonları ve hesapsız bir arkadaşlık… Burada bahsetmeden geçemeyeceğim bir mesele de kapağın dokusu ve kitabın baskı kalitesi, bunun için Paraşüt Kitap’ı özellikle takdir etmek gerekiyor çünkü yapılan seçim, kitabın ruhunu tam olarak yansıtıyor.
Kitabı açar açmaz karşıma çıkan desen beni büyülüyor. Sonbaharın binbir tonundaki yapraklar sanki dokunsam hışırdayacak gibi. Bu hiç şüphesiz, kitabın yaratıcısının büyük bir başarısı.
Bir güz gününde tanışıyor küçük kız ve tilki. Birbirlerini görür görmez farklı olduklarını anlıyor ama yine de arkadaş oluveriyorlar.
Dolu dolu geçen günler, haftalar ve aylar sonunda bir gün her şey birdenbire değişiyor. Kız her anında tilki de yanı başında olsun istiyor ama tilkiye ev dar geliyor, kaçıveriyor.
Ancak tilki gidip de geri dönmeyince kız ne yaptığının farkına varıyor. Tilkinin ait olduğu ormanda peşine düşüyor; günlerce, haftalarca, aylarca tilkiyi arıyor.
Tam kızın tilkiyi bir daha görebileceğine dair umutları tükenmişken tilki çıkageliyor.
Ve kitap şu cümleyle sonlanıyor: “İyi bir arkadaş olmak, onu değiştirmeden kabul etmekti.”
Elbette tilki geri dönmeyebilirdi.
Nedeni tamamen kendi bencilliğimizden, benmerkezciliğimizden kaynaklı kaç arkadaşlık, kaç ilişki sonlanmıştır? Sevgi duygusuna sırtımızı dayayıp sınır tanımayışımız, hep dahasını isteyişimiz kaç tilkiyi kaçırmıştır?
Fransızcada çok sevdiğim bir deyiş vardır: À vouloir trop avoir, l’on perd tout. Şu şekilde çevirebilirim sanırım: Bir şeyi çok istemek, her şeyi kaybetmeye sebep olur.
Hangi tür bir ilişki olursa olsun (arkadaş, aile, sevgili), karşındakine alan tanımak ilişkinin akciğerlerine benzetilebilir aslında. Karşındakine “kendi” alanı tanımadıkça bastırılmış, zorundalık haline gelmiş bir bağımlılığa dönüşür ilişki. Elbette bu, ilişkinin her iki tarafı için geçerlidir. Bir yerden muhakkak patlak verir.
Kitaptaki metin oldukça az, sade ve net. İllüstrasyonlar asla metnin önüne geçmeden, kitap boyunca tam kararında eşlikçisi oluyor. Bence kitabın okura hakkıyla ulaşmasının sebebi de bu.
Çocuğunuzla arkadaşlık nedir/ne değildir üzerine konuşabileceğiniz; sağlıklı bir ilişki kurması, ilişkide yerini bilmesi, yeri geldiğinde de sınır çekmeyi öğrenmesi için ideal bir kitap “İyi Bir Arkadaş”.
İyi Bir Arkadaş / Laura Suárez / Çev: Eda Doğançay/ Paraşüt Kitap / S. 40