Share This Article
Kathleen Lubey | Çeviren: Vecihi Turgul
Susan Brownmiller‘dan Gail Dines‘a kadar en az elli yıl boyunca bazı feministler pornografiyi kadınlara yönelik şiddeti canlandırdığı ve teşvik ettiği, izleyicilerini psikolojik olarak hareketsiz tüketiciler ya da daha kötüsü cinsel saldırganlar haline getirdiği için kınamışlardır.
Andrea Dworkin bu görüşü Men Possessing Women (1981) adlı kitabında ortaya atmış ve bu türü “erkek üstünlüğünün plânı… erkek egemenliğinin köktenciliği… erkek iktidarının temel cinselliği” olarak tanımlamıştı. Bu gerekçelerle Dworkin, Catharine MacKinnon ile birlikte pornografinin ifade özgürlüğü olarak anayasal korumaya alınmasına itiraz etmiş ve kadınların aşağılanmasını söylemediği ya da temsil etmediği, ancak somutlaştırdığı ve gerçekleştirdiği, gerçek kıldığı iddiasıyla yasaklanması için yasa teklifinde bulunmuştu.
Dworkin’in pornografi hakkındaki feminist düşünceye katkıları radikal ve derindir. Pornografinin bize gösterdiklerini incelememiz ve ciddiye almamız konusunda ısrar eder. Kadın bedenlerinin cinsel kullanımının belgelenmesi ve erkeklerin “toplumsal güçlerini” pekiştirmeleri, buradaki temel anlatımdır.
Genital eylemleri sergileyen hardcore pornografi – özellikle feminizmin ikinci dalgası sırasında popüler hale gelen görsel tür – cinsiyetlendirilmiş bedenlerin çarpışma yollarını alışılmadık derecede gösterir. Kadın düşmanlığı, “heteronormativite”, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık gibi toplumsal dinamikler bu çarpışmaları şekillendirir.
Pornografiyi ve tüketicilerini bilgilendiren bu tür koşullarla seks, kişilerin birbirine karıştığı bir sahne haline gelir. Çoğunlukla – her zaman aynı şekilde değil – bu etkileşim hiyerarşi gerektirir. Talepler genellikle erkekler tarafından verilir; eylemler genellikle erkekler tarafından zorlanır; vücut parçaları genellikle erkekler tarafından itilir, konumlandırılır veya işlevselleştirilir. Bu kalıpların farkına varılması birçok feministin, pornografinin kadınların aşağılanmasını teşvik ettiği sonucunu çıkarmasına yol açar.
2yaka, her pazar haftanın öne çıkanlarını e-posta kutunuza taşıyor.
Pornografi, kendisinden hoşlanmayan insanlar için endişelenmez
Yıllarımı kütüphane arşivlerinde müstehcen eserleri okuyarak geçirmiş biri olarak, pornografinin aynı anda pek çok şey söylediğini fark ettim. Bizi düşünmeye sevk edebilir. İnsanları seksi farklı açılardan değerlendirmeye ve diğer insanlara bakışımızı nasıl şekillendirdiğini düşünmeye sevk edebilir.
Pornografide yakalanan eylemler göründüklerinden daha fazlasını aktarır, tüm kültürel eserlerin yaptığı gibi. Dworkin’in iddiası o kadar kapsamlı ki, Yunan antik döneminden günümüze pornografinin tüm kadınları aynı statüye getirdiğini, onları “en alt sınıf fahişe”, “tüm erkek vatandaşların ulaşabileceği genelev fahişesi” haline getirdiğini iddia ediyor.
Bu düşüncede karşı çıkılması gereken çok şey var, en azından seks işçiliğini aşağılaması değil, aynı zamanda kesinlikten yoksun olması, tüm pornografinin kadınların aşırı derecede boyun eğdirilmesini kutladığı yönündeki asılsız görüşü. Benim itirazım, Dworkin’in tek bir pornografi eserinin içinde gerçekleşen eylemler hakkında ne söylediğini dikkate almamamız yönündeki tavsiyesine.
Binlerce yıllık cinsel temsili tek bir işleve indirgemek, milyonlarca pornografi eserine meraklı, hatta eleştirel bir gözle yaklaşmamızı engelleyen aşırı bir genellemedir.
Pornografi hakkında daha sofistike bir şekilde düşünmek isteyen bizler, sadece pornografi yanlısı bir pozisyon benimseyerek, örneğin seksin doğası gereği iyi olduğu, herkesin buna hakkı olduğu, seksi utançtan kurtarmamız gerektiği gibi bir argümanla bu noktaya ulaşamayız.
Böyle bir nokta, cinsel hazzın tam insan potansiyeli için gerekli olduğu görüşünü empoze ederek kendi dogmasını geliştirir ve böylece – çeşitli dini, kültürel, cinsiyete dayalı veya fiziksel nedenlerle – cinsel aktiviteyle daha çekingen bir ilişkisi olanları potansiyel olarak yabancılaştırır. Dahası, pornografi medya formları arasında inatçı ve dirençli bir şekilde çoğalır ve varoluşsal krizler yaşamaz. Kendisinden hoşlanmayan insanlar için endişelenmez.
Pornografinin içindeki çeşitliliği reddedersek seks ve arzunun karmaşık anlatımlarını gözden kaçırırız
Pornografiyi ne kınamaya ne de savunmaya yatırım yapan daha açık ve ekümenik bir yaklaşım, bizi ne bulacağımızı önceden bilmeden pornografiye bakmaya tahammül etmeye teşvik eder.
Benim gibi edebiyat eleştirmenleri bunu yakın okuma olarak tanımlar: pornografinin içeriğinin metodik olarak incelenmesi. Ama tüm içeriğin, sadece ilgi çekici kısımların değil. Geçmişin pornografisinden örneklerle karşılaşmak, bizi o zaman ve şimdi pornografik eserlerde gerçekte neler olup bittiğine de yaklaştırabilir.
Tarihsel pornografi örneklerinde bulduklarımız bazen Dworkin’in tüm pornografide olduğunu düşündüğü şeylere benzemektedir: bazen genelev çalışanları ana karakterlerdir ve bazen erkekler tarafından zorlanmaya ve aşağılanmaya maruz kalırlar. Ancak bazen seks işçileri seksi reddediyor ve bazen de bundan zevk alıyorlar; bazen genç kadınlar erotik his yarattığı için bir penisi alkışlarken bile toksik erkekliğe itiraz ediyorlar. Bazen “cross-dressed”, heteroseksüel olarak tanımlanmış erkekler kendilerini bir penisi, vajinadan daha çok arzularken buluyorlar.
Pornografinin içindeki muazzam çeşitliliği tanımayı reddedersek, çeşitli toplumsal konumlardaki farklı insanların deneyimlediği şekliyle seks ve arzunun karmaşık anlatımlarını gözden kaçırırız. Pornografinin tüm içeriğini kavramayı reddettiğimizde, toplumsal cinsiyet, kadın düşmanlığı ve heteronormativite rejimlerinin cinsel teması nasıl şekillendirdiğinin sıklıkla farkında olduğunu istemeden de olsa gözden kaçırmış oluruz.
Dworkin ve diğer pornografi karşıtı feministler, pornografinin şiddet içerdiği konusunda haklılar. Ancak pornografinin yalnızca şiddet içerdiği, pornografik şiddetin doğası gereği zararlı olduğu ve bu türün kadınlara tekrar tekrar yalnızca tek bir şey yaptığı ve bu nedenle onları insanlık ve haysiyetten mahrum bıraktığı konusunda yanılıyorlar.
Tarihi şiddet içeren cinsiyetçiliğin farklılaşmamış bir hali olarak hayal etmek ve pornografiyi bunun birincil propaganda biçimi olarak düşünmek, pornografiyi tarih boyunca genişliği ve kapsamıyla, egemen, eril anlatıların ötesindeki içeriğiyle görme kapasitesini devre dışı bırakır.
18. yüzyıl pornografisi seks işçilerini psikolojik olarak karmaşık yapılar olarak göstermiştir
Cinsel organlar 18. yüzyılda pornografik anlatı tarafından çıplak bırakıldığında, her zaman erkeklerin zevkine hizmet etmiyorlardı. Eserler cinsel organlarla ilgili ayrıntılara yer verirken, aynı zamanda seksin sosyal yönlerinden de bahsetme eğilimindeydi ve okuyucuların cinsel özgürlüğün bazı insanlar için kısıtlanırken diğerleri için nasıl kısıtlanmadığı hakkında düşünmelerini sağlıyordu.
Pornografinin sadece kadın düşmanlığını belgelemekle kalmayıp aynı zamanda ürettiği fikrine alıştığımızda bu tür analizler kolayca gözden kaçabiliyor. Pornografinin adaletsizliği hakkındaki teoriler pornografi karşıtı yazılarda canlı ve iyi durumda.
Bernadette Barton‘ın yakın tarihli bir kitabı, ‘Raunch kültürünün’ günümüzde gençlerin cinsel yaşamlarına bilinçsizce nüfuz etmesinin yasını tutarken, Dworkin’in tüm pornografinin kadınları seks işçisi haline getirdiği ve seks işçisi haline getirilmenin bir aşağılanma olduğu argümanını yineliyordu.
Bununla birlikte, 18. yüzyıl pornografisi seks işçilerini genellikle genital bir işleve indirgenemeyen, psikolojik olarak karmaşık insan aktörler olarak göstermiştir – gerçekten de Human Heart‘daki erotik dansçılar penetratif seks işçiliğini reddederek sona ermektedir. 18’inci yüzyılın İngiliz pornografisi bazen okuyucuları müstehcen görüntülerle gıdıklamak kadar cinsiyetçi bir kültüre meydan okumaya da kendini adamıştır.
Pornograflar, penetratif seksi eleştirel spekülasyonlar için özellikle uygun buldular çünkü vajinal seks bu dönemde toplumu örgütlemek için bir araçtı. Evlilikleri tamamlıyor, bekar kadınları evlenemez hale getiriyor, hamileliğe yol açıyor ve kadınların sosyal kimliklerinde kalıcı değişikliklere neden oluyordu.
Elbette erkekler de hem evlilik içinde hem de evlilik dışında büyük ölçüde cinsel özgürlüğe sahipti. İffete verilen önem, genç kadınlar ve onların evliliklerini denetlemekten sorumlu erkek akrabaları için büyük bir kültürel endişe konusuydu. Penetratif seksin gerçekleştiği koşulları samimiyetle inceleyen pornografi, düzenli olarak sekse itiraz eden, bekaretlerinin önemini iddia eden ve kendilerini takip eden erkeklerden nefret ettiklerini ifade eden kadınları gösteriyordu, çoğu zaman yine de seks yapmaya zorlanıyorlardı.
Bu eserler temel bir kültürel ikiyüzlülük konusunda açık sözlüdür: iffetlerini fetişleştiren bir kültürde, Human Heart‘taki kahramanın direnen bir bakireyi tecavüz etmeden önce “boğması” ve “ezmesi” gibi, kadınlar sekse hayır dediklerinde büyük ölçüde görmezden gelinmiştir.
18. yüzyıl okuyucusundan sadece bu dinamiği tahrik edici bulması istenmiyor, aynı zamanda bunun eşitsizliği konusunda eğitiliyordu. Bu eserler ataerkil egemenliği sürdürmenin aksine, erkeklerin üstünlüğünü cinsel güçlerine bağlayan toplumsal cinsiyet hiyerarşilerinin sahteliğini gözler önüne seriyor.
Kaba, acınası, sinsi ve esnek
Dildolar bazen 18. yüzyıl pornografisinde feminist keşiflere yol açar. The Progress of Nature: Exemplified in the Life and Surprizing Adventures of Roger Lovejoy (1744) adlı eserde ergenlik çağındaki kızlar teyzelerinin yatak odasında bir dildo buluyor ve sayfalarca bunun amacını tartışıyor.
Avrupa’da yüzyıllardır süregelen ve deneyimli bir fahişenin cinsel ticaret sanatında bir acemiyi eğittiği fahişe diyalogları geleneğinden yola çıkan daha deneyimli Bayan Forward, masum arkadaşı Polly’ye cinsel organları ve seks oyuncaklarını açıklar.
Penisin bir güç ve hırs kaynağı olduğunu kabul ederler ve dildonun – güçlü, dik ve dayanıklı – bazı yönlerden ona benzediğini gözlemlerler. Penis, egemenlik alanlarına giren ve zevklerini tatmin etmek için… her yeri kasıp kavuran keyfi bir şeydir. Tüm girintilere dalar, her şeyi talep eder, hiçbir şeyden mahrum kalmaz, her coşkunun tadını çıkarır ve bahşeder. Ataerkil hak, şimdiye kadar, erkeklerin cinsel gücünden kaynaklanmaktadır.
Ancak kadınlar çok geçmeden penisin gücünü nitelendirir. Bayan Forward, penisi önemli açılardan dildodan farklı bulur: dildo sürekli ereksiyon halindeyken, penis “bir salyangoz gibi büzülür”, kadınsı güzelliğin yokluğunda “kaba, acınası, sinsi ve esnek” hale gelir. Genç kadınlar, erkeklerin özünde güç ve kudrete sahip olmadıklarını fark ederler. Aksine, onları harekete geçirecek bir arzu nesnesine ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla erkeklerin tartışmasız toplumsal egemenlik iddiası hatalı bir anatomik analojiye dayanmaktadır.
Jacques Lacan ve Judith Butler‘dan çok önce, bu pornograf fallusu hayali, bir dizi istikrarsız bağlantı aracılığıyla erkeklikle ilişkilendirilen bir nitelik olarak görüyordu. Kızlar, penisin “sadece onun sahip olduğu bir şey olduğu, bizim sahip olduğumuzdan farklı olsa da ona eşdeğer olabileceği” konusunda hemfikir. Bu kızlar açıkça kendi cinsel organlarını değerli ve avantajlı olarak kabul etmektedir.
Diğer sahnelerde ise mastürbasyon ve penetrasyonun vajinal ve klitoral zevkleri anlatılmaktadır. Anatomik cinsel farklılık kabul edilir, hatta kutlanır, ancak cinsiyet hiyerarşisi kabul edilmez – kadın ve erkek arasında kurulan ilişki eşdeğerliktir.
Pornografi, sivil toplum teorilerinin tutarsızlığını ön plana çıkarır
“Heteroseks, baştan çıkarma, tecavüz, erotik performans ve mastürbasyon hikâyeleri”, insanların seksi nasıl deneyimledikleri ve aynı zamanda dünyayı nasıl deneyimledikleri hakkında düşünce deneyleri olarak hizmet etti.
Pornografi her zaman algı ve estetiğin bir boşlukta oluşmadığını anlamıştır. Kişiler arasındaki cinsel karşılaşmalar şu gibi sorulara neden olur: arzu nereden kaynaklanır ve nesnesi nedir? Cinsel organlar neye benzer ve onları görmeli miyiz? Onları görmek hissetmek gibi bir şey midir? Alçakgönüllülük toplumsal bir fayda mıdır ve kimin zararına işler? Seks reddedilebilir mi? Seks zarar verir mi?
18’inci yüzyıldaki pornografik anlatı, filozofların yaptığı genelleme türlerinin epistemolojik sınırları, hatta riskleri olup olmadığını sorarak, seksi felsefi varsayımların üzerine taşıdı. İki cinsiyete ilişkin sosyal ortodoksilerin basit gerçeklik tanımları değil, çılgınca farklı sosyal pratiklerin üzerine yüzeysel bir kaplama olduğu keşfedildi.
Pornografi bize kadınların da erkekler kadar hırs ve özgürlüğe eğilimli olduğunu gösteriyor. Bize erkeklerin gücünün ereksiyonları gibi geçici, olumsal olduğunu ve nesneleştirilmek ve cinsel olarak pasifleştirilmek isteyen çekişmeli erkekleri gösterir. Pornografistler, dıştan katı heteroseksüel ve ataerkil bir toplumda yaşamın karmaşık ve adaletsiz olduğunu biliyorlardı. Entelektüellerin ve devrimcilerin daha sonra saldıracakları normlara direndiler.
Filozoflar, özellikle de ampiristler, estetik teorisyenleri ve ahlak felsefecileri, bireylerin bilgi, zevk ve erdemi nasıl edindiklerine dair evrensel bir model üzerinde çalıştılar. Modernitenin çatışmalarının ortasında, filozoflar öngörülebilir şekillerde işleyen zihinleri anlamak istediler.
18’inci yüzyıl pornografisi, karakterlerini, özellikle de erkekleri genellikle algısal çarpıtma durumlarında tanımlayarak çağdaş filozofların görüşlerine ters düşmektedir. Erkeklerin şehvet dolu “hayal gücü”, aslında “Bir işkembe parçası kadar gevşek” olan bir göğüste sertlik görmelerine ya da sevdiklerinin “Fikrini” zihinlerinde en önde tutarak iğrenç bir partnerle “coşku ve tarifsiz coşku” hissetmelerine neden olabilir.
İngiliz ampirist felsefesi, bireylerin “fikirlerini” ve “hayal gücünü” gözlemlenebilir, nesnel bir dünya ile birleştirerek insan bilgisinin bileşenlerini rasyonelleştirmek için çok uğraştı. Ancak pornografinin iddiasına göre seks, bu ortak duyguyu bozarak bizi orada olmayanı görmeye ya da erotik idealler hayal etmeye yönlendirir.
Bireylerin kendilerine özgü algılarını kabul eden pornografi, sivil toplum teorilerinin potansiyel tutarsızlığını ön plana çıkararak, bireylerin kendi gerçekliklerini farklı algılamaları halinde toplumsal uyumun nasıl gerçekleşebileceğini sorar ki, bu da Aydınlanma dönemi felsefesinin sıklıkla kabul etmekte başarısız olduğu bir muammadır.
Pornografinin bize gösterdiği gibi, erkekler aynı zamanda kadınların cinsel organları tarafından emilmek isterken, özerkliklerinden zevk aldıklarına nasıl inanabiliriz?
Pornografinin karışık mesajları faydalı mı?
Pornografi utanmadan özel deneyimi ön plâna çıkarır ve seksten başka türlü öğrenemeyeceğimiz şeyler öğrenebileceğimizi söyler. Ya da seksin kendisinden değil, seks hakkında okuyarak, seks yapan insanları görerek ve seksi çevreleyen sosyal bağlamları tanıyarak öğrenebileceğimizi söylüyor.
Pornografinin aynı anda birçok şey söylediğini kabul edersek – örneğin, aynı cinsel eylemin bir kişiyi tatmin ederken diğerini ihlal edebileceğini veya tatmin ve aşağılamanın aynı şey olabileceğini veya heteroseksüelliğin iyi hissettirirken aynı zamanda baskı yaratabileceğini – dünya ve diğer insanlar hakkındaki bilgilerimizi harekete geçirmesine izin verebiliriz.
Bize nesnel bir gerçekliği görmenin tek bir yolu olmadığını, diğer insanların kendi bakış açılarına sahip olduğunu ve küçük arzularımızın bizi daha büyük bir ortak yararla çelişkiye düşürebileceğini öğretebilir.
Tüm bunlar pornografinin son derece dürüst olduğunu ve pornografi karşıtı feministlerin iddia ettiği gibi ataerkilliğin kadınları aşağılamasını belgelemediğini gösteriyor. Aksine, pornografi dürüsttür çünkü özel arzu ile kamusal yaşamı uzlaştırmanın, başkalarıyla seksin etik olmayabileceğini kabul etmenin, fantezi ile gerçeği birbirinden ayırmanın zor ve çoğu zaman kafa karıştırıcı yönlerini sergiler.
Antik pornografi, bugün erotizmle çeliştiğini düşündüğümüz bilgileri dolaşıma sokarak bu çelişkileri açıkça ortaya koyar. Ama belki de öyle değildir – belki de pornografinin karışık mesajlarının bir faydası vardır. Belki de kafamızı karıştırmak için diğer insanlarla seks gibi karmaşık bir çabaya hangi netlikle girmemiz gerektiğinin altını çizmek için tasarlanmıştır.
Bu yazı, Aeon’da yayımlanan “The honesty of pornography” başlıklı makaleden derlenmiştir.