Share This Article
Özel Bir Yazgı / Richard Yates / Çev. Özlem Yüksel / Yapı Kredi Yayınları / S. 256 / Roman
Mutsuz bir evliliğin ardından oğlu Robert’la baş başa kalan heykeltıraş Alice, maddi zorluklara ve hayal kırıklıklarıyla dolu aşk hayatına rağmen oğlunu ve kendisini özel bir yazgının beklediğine içtenlikle inanır: Oğlu üniversite okuyup parlak bir geleceğe sahip olacak, kendisiyse tek kişilik sergisini nihayet açıp hak ettiği başarıya kavuşacaktır. Ama Alice beş parasız kalınca on sekiz yaşındaki Robert hem ikisini geçindirebilmek hem de annesinin boğucu olabilen sevgisinden kaçmak için orduya yazılır ve İkinci Dünya Savaşı tüm şiddetiyle sürerken Avrupa’ya gönderilir. Özel Bir Yazgı, savaşta korkularıyla yüzleşen Robert’ı takip ederken buna paralel olarak Robert’ın çocukluk yıllarını ve annesinin ayakta kalma mücadelesini Alice’in bakış açısından aktarıyor. Bir yandan sert, sürükleyici bir savaş romanı, öbür yandan kayıtsız bir toplumun ortasındaki yalnız bir kadının hikâyesi: Richard Yates her zamanki gibi Amerikan rüyasının dışında bırakılanlara odaklanıyor.
Aheste Tango / Guram Rçeulişvili / Çev. Mariam Gaprindaşvili / S.144 / h2o Kiap / Öykü
Plajda aheste bir tango çalmakta. İnsanlar neşeli. Denizde bir çocuk enginlere doğru kulaç atmakta, anne baba gururlu. Tango aheste aheste çalmakta. Anne endişelenerek çocuğunun peşinden denize girer. Güneşlenenler şimdi dans etmekte. Baba eşinin de çocuğunun da dönemeyeceğinden endişelenerek hızla yüzer. Müziğe eşlik edenler bu sporcu aileden övgüyle söz eder. Anne ve çocuk kurtulur. Baba boğulmuştur. Bu öykünün yazarı dört yıl sonra iki kişiyi kurtarırken denizde boğulacaktır. Henüz 26 yaşındadır.
Guram Rçeulişvili sadece dört yıllık edebiyat geçmişiyle adını Gürcistan edebiyatının unutulmazları arasına yazdırır. Acıklı sonu ile değil öykü, şiir ve oyun alanlarındaki üretkenliği, derinliği, yalınlığı ve içtenlikli anlatımı onu saygınlığa eriştirir.
Modern yaşamın doğadan ve doğallıktan uzak yanlarını öykülerinde hüzünle sergileyip şiddetle eleştirir. Ama bizi doğaya dönüşe davet etmez, özgürlüğü seçmemizi ister. Özgürlük için Kafkasya dağları ve onu zirvelere dörtnala götürecek atlar yeterli olacaktır. Özgürlük aynı zamanda maceradır. Kiminde bir Gürcü kız kaçırılır, kiminde bir Alman aile eşsiz manzaralara dahil olur; kiminde bir bayram yerinde ya da bir yılbaşı gecesi hüznünde buluşulur, kiminde bir kalenin yıkıntıları arasında geçmişe döneriz.
Kör ve yaşlı bir kadının ördüğü çoraplardadır macera ya da kadınlar hamamında yıkanan yaşlı bir erkeğin heyecanında.
Toba Tek Singh / Saadat Hasan Manto / Metis Yayınları / S.216 / Öykü
Parçalanmanın, dağılmanın, kaybetmenin hikâyelerini okuyacaksınız Toba Tek Singh’de. Yıllarca akıl hastanesinde yaşamasına rağmen ancak Hindistan-Pakistan bölünmesinde “nereye” ait olduğunu dert eden Beşen Singh; sefalet koşullarında yaşamasına rağmen gururu en çok kibirli müşterisinin tavrıyla kırılan Sugandhi; bütün güçlüklerle mücadeleye hazır olduğunu iddia etmesine rağmen bu dünyanın bir fahişenin iç çekişiyle nasıl olup da çökmediğine şaşıran devrimci Selim’le tanışacaksınız.
Manto’nun ironik üslubunun ve bazıları müstehcenlik iddiasıyla yargılanan hikâyelerinin çarpıcı örneklerinden oluşan bu seçkide Hindistan’daki devrim kokusuna karışan gübre kokusunu duyacak, Hindu-Sih-Müslüman fanatizminin girdabında çoktan kaybedilmiş davaların dile getirilişine tanık olacaksınız.
Filistin’de Etnik Temizlik / Ilan Pappe / Çev. Yankı Deniz Tan / İntifada Yayınları / S. 375 / İnceleme
Tarihçi Ilan Pappe’nin, Filistin konulu tarihyazımına önerdiği paradigma değişikliği nedeniyle çok tartışılan, kaynak gösterilen ve birçok dile çevrilen “The Ethnic Cleansing of Palestine” (2006) 1948’de Filistin’de yürütülen etnik temizliği ve arkasında yatan düşünce mekanizmasını konu alıyor.
Mahalleyi Yönetmek / Elise Massicard / Çev. Olcay Kunal / İletişim Yayınları / S.373 / Siyaset
Osmanlı Devleti zamanından bu yana yerel yönetimin en alt düzeyini oluşturmakla birlikte şekil değiştirerek de olsa varlığını hâlâ koruyan muhtarlık, en uzun ömürlü kurumlardan biri olarak yurttaş ile devlet arasında aracılık rolünü devam ettiriyor.
Élise Massicard’a göre, muhtar gündelik hayat ile iktidarın kesiştiği noktada yer alıyor, yurttaşların denetlenmesini sağlıyor ve devletin erişilebilir bir makam olduğu duygusunu yaratıyor. Bu sayede kimi zaman devletin memuru kimi zaman da yurttaşın savunucusu rolünü üstleniyor.
Kapsamlı bir saha çalışmasına dayanan Mahalleyi Yönetmek, muhtarların muğlak konumlarını, hangi rolleri üstlendiklerini, nasıl çalıştıklarını, usulleri kimi zaman devlet kimi zaman da mahalle sakinleri lehine nasıl esnettiklerini, daha genel olarak da devlet ile yurttaş arasındaki ilişkilerin biçimlenişini araştırıyor.
“Bu çalışma muhtarlık uygulamalarının, tutarlı ve merkezî bir devlet imajını nasıl aynı zamanda hem zedeleyip hem de desteklediğini, söz konusu imajın kendisinin de yurttaşların ve memurların uygulamalarını zorlayıp şekillendirdiğini inceliyor. Dolayısıyla kitabın sorduğu soru, Türk Devleti’nin güçlü olup olmadığına ilişkin değil, söz konusu karşılaşmalar çerçevesinde kurulan ve etkili olan ilişkilerde devletin günlük olarak nasıl üretildiğine ve yaşandığına ilişkindir.”
Sinema ve Mimarlık / Kolektif / Fol Kitap / S.312 / Sinema
İzlediğimiz bazı filmler hayata bakışımızı değiştirir hatta katmanlaştırır. Bu kitap, bakışımızı hayattan sinemaya çevirmek için kaleme alındı. Bildiğimiz sokaklara, caddelere, evlere, yani mekânın farklı biçimlerine bakmaya davet ederken sinemanın mimariyle kurduğu yakın teması açık ediyor.
Tanıdık yerleri yabancı, yabancı olduğumuz yerleri tanıdık kılan sinemanın mimariden aldığı gücü analiz eden bu kitap, sinemayı anlamlandırmanın yeni anahtarlarını sunuyor. Celal Abdi Güzer’in derlediği bu çalışmada yer alan değerli yazarlar, hayranlıkla izlediğimiz filmlere farklı bir gözle bakmamıza olanak sağlıyor.
Sayısız kez izlediğimiz filmleri yeniden izleme isteği uyandıracak ve belki de kaçırdığımız başyapıtları keşfetmemizi sağlayacak bu kitap mimarları, sinefilleri ve sinefil adaylarını, beyaz perdeyle aramızdaki mesafeyi kısaltmaya çağırıyor.