Share This Article
#1 | Dünden bugüne başörtüsü sarmalı: Nereden geldik?
#2 | Başörtüsü politikalarının ötesinde, kalıpları yıkan mücadele
#3 | Başörtüsünü çıkaran kadınlar anlatıyor: ‘Yağmurda saçım ıslansın, rüzgârda uçuşsun istedim’
#4 | Baskıya karşı online kadın dayanışması: Yalnız Yürümeyeceksin
#5 | Toplumsal ezberi bozmak: Başörtülü Feminizm
#6 | İslami feminizmin düşündürdükleri: Nasıl başladı, nasıl ilerliyor?
Türkiye’de elli yılı aşkın süredir varlığını sürdüren bir konunun öznesi başörtüsü. Kimi zaman üniversite, hastane, kamu kuruluşları, askeriye gibi “kamusal alanlarda” yasaklanmasıyla kimi zaman yasağın kaldırılmasıyla ya da işe alınmama gerekçesi olarak kabul edilmesiyle gündemde sıklıkla kendine yer buldu bu mesele.
Bazen bir siyasi figür seçmenini etkilemek için kullandı onu; bazen laikliği tehdit etmekle suçlandı, bazen de İslam’ı devam ettirme görevi kendisine yüklendi. Tüm bu tartışmaların ve meselenin göz ardı edilen noktası ise; onu kullanmayı tercih eden ya da ondan vazgeçen kadınlardı. Kısacası, konunun öznesi olan kadınların konumu kabul görmedi. Başörtüsü siyasetinin içerisinde erkek iktidarını güçlendirme görevini yüklenmek durumunda bırakılarak kararları, varlıkları hiçe sayılmış olarak buldular kendilerini 2000’li yıllara gelindiğinde.
Toplumsal olarak ise; başörtülü kadınların eylemleri her düşünce ve inançtan kesim tarafından sıkı bir mercek altına alınarak eleştirilirken, başörtüsünü çıkaran kadınlara ise “özgürleşme” ya da “ihanet etme” misyonları yüklendi. Başörtüsüyle var olma mücadelesi veren kadınlar da aynı misyonları yüklenmek durumunda bırakıldılar toplum tarafından. Radikal dini görüşlere sahip olanlarca dinden çıkmakla suçlanarak büyük baskı ve şiddete maruz kaldılar.
Kadınların örgütlü olması her alanda önem kazanıyor
Yıllarca üzerine pek çok kez yazılmış olsa da başörtüsü takmak ya da takmamak konusunda asıl kararı verecek olan kadınların seslerini daha fazla duymamız gerekiyordu. Buradan hareketle, kadınlar ve kılık kıyafetleri üzerinden üretilen siyasetin ortasında başörtülü ve feminist bir kadın ya da başörtüsünü çıkaran bir kadın olmayı bu dosyada incelemeye karar verdik. Konunun bizim için birden fazla boyutlu olduğundan, hepsini kapsayacak bir çalışma olmasını istedik.
Meselenin toplumsal ve siyasi boyutunu; başörtüsünü çıkaran kadınların hikâyelerini ilk olarak 2017 yılında “Başörtüsü Mücadelesinin Değişen Yolculuğu” yazı dizisi altında ele alan Büşra Cebeci yazdı.
Siyasi ve toplumsal olarak büyük anlamlar yüklenen başörtüsünü çıkaran bir kadın olmayı; aynı zamanda başörtülü bir kadın olmaya da değinerek “Başörtüsünü Çıkaran Kadınlar Anlatıyor” bölümünde ele aldık.
Elbette başörtüsünü çıkarmaya karar veren her kadın şanslı değil ve bu süreçte çevresi tarafından yalnızlaştırılarak ekonomik ve duygusal bir şiddete de maruz kalabiliyor. Kadınların örgütlü olması her alanda olduğu gibi burada da önem kazanıyor. Kadınların yalnız olmadıklarını hissetmelerini hedefleyen birlikte bir mücadelenin ürünü; Yalnız Yürümeyeceksin Platformu kendilerini anlattıkları bir yazı kaleme aldı.
Kadının İslam’daki rolünü
Başörtüsü Türkiye’nin en eski tartışmalarından bir tanesi. Başörtüsünü Yasağının nasıl başladığını, ivme kazandığını, kamusal alan tartışmalarını ve meselenin günümüze ilerleyen sürecini Gökçesu Özgül “Dünden bugüne başörtüsü sarmalı: Nereden geldik?” başlıklı yazısında anlattı.
Elbette Başörtüsü meselesinin boyutlarından bir tanesi de başörtülü feminist kadınların başörtülü olarak inançlarını yaşamak ve hak ihlalleriyle savaşmak için büyük bir mücadele veriyor olması. Öyle ki, bu mücadelenin Türkiye’deki tarihini incelediğimizde dehşet verici bir örnekle karşı karşıya kalıyoruz. Kadının İslam’daki rolünü ülkede ilk sorgulayanlardan biri olup kadın hakları savunusu yapan Konca Kuriş, 16 Temmuz 1998’de Hizbullah tarafından kaçırılarak işkenceyle öldürüldü. Bedeni ise bunun tam 555 gün sonra bulundu.
Hak mücadelesi veren başörtülü bir kadın olmayı ve İslami Feminizmi Havle Kadın Derneği ile Reçel Blog kurucularından Rumeysa Çamdereli ve feminist yazar Berrin Sönmez’le konuştuk.
Tüm bu tartışmalar ekseninde, İslami feminizmi biraz daha yakından tanımak ve hakkında kuramsal bilgiler edinmek isteyenler için ise Zeynep Tekdoğan‘, “İslami feminizmin düşündürdükleri: Nasıl başladı, nasıl ilerliyor?” başlıklı yazısıyla İslami feminizm hakkındaki temel bilgileri aktardığı yazısını kaleme aldı.
Dosyanın, kadınların özne olma mücadelesine destek olacağını umuyoryuz.