Share This Article
Kısa filmler, ana akım gösterim takvimlerinde kendine yer bulamadığı için daha niş görünen, salonda denk gelmesi ve izlemesi daha zor olabilen bir janra. Bir kısmı film festivallerinde, bir kısmı da online platformlarda izlenebilen, özellikle kadınlar ve kuirlerin meselelerine odaklanan birkaç filmlik bir seçki yapmak istiyorum.
Absürd dünyalar
Dank (2023): Genç bir kadının bozulan çamaşır makinesini değiştirme macerasına odaklanan bu film, kadınların pek de yabancı olmadığı, evde “usta”larla yalnız kalmaktan imtina etme hikâyesini absürd bir hale çeviriyor. Nergis makineyi bağlayacak parça eksik çıktığı için ustayı evde yalnız bırakıyor, ustayla manasız bire yakınlık kurmak zorunda kalıyor ve sonunda bu eşya taşıma konusu herhangi bir krize evrilmeden bitiyor. Diyalogları akıcı şekilde yazılmış, absürd bir kısa film.
Dilan Hakkında Konuşmalıyız (2024): Mockumentary (kurmaca belgesel) şeklinde tasarlanmış bu filmde, Belkıs TV’den aşına olduğumuz Sude Belkıs başrolde. Ana karakter Dilan, bir şeyler üretmek isteyen ama içinde bulunduğu umutsuzluk halinden, ataletten tam da kurtulamayan bir genç kadın. Emlakçı olan eniştesinin yanında çalışırken bir yandan kendini motive etmek için eski öğretmenini ziyarete gidiyor, öğretmenin onu zerre hatırlamaması ile hayal kırıklığına uğruyor; dahiliyeye gidip bir şeyler üretemediğinden bahsediyor. Bu absürt ve izleyen pek çok gencin bağ kurabileceği film, günümüzde sanat/film yapmanın, bir şeyler üretmenin ne kadar zor olabileceğinin altını çiziyor.
Saklı kimlikler
Merhaba Anne Ben Lou Lou (2024): Kulüplerde drag yapan genç bir kuir olan Hakkı bir gecenin sabaha döndüğü saatlerde, takside eve dönerken aniden annesinin ölüm haberini alır ve yıllardır dönmediği kasabaya cenaze için gider. Ailesine açılmamış olduğu için kimliğini saklamak zorundadır ama boyanmış ayak tırnakları onu ele verir. “Lou Lou” türlü ruh daralmalarının sonunda babasına gökkuşağı renklerinde kazağıyla açılır. Bunun gerçek mi fantezi mi olduğunu asla anlayamayız. Finalde Lou Lou kafası karışık babayı ardında bırakarak, İstanbul’a, gerçek kimliğine müzikli bir klip sekansıyla geri döner.
Görüşürüz Kaplumbağa (2024): Karadeniz’de bir eve dönme hikâyesi olarak kurgulanan filmde, küçük bir kız (İnci) ve genç bir kadının (Zeynep) köy yolunda karşılaşarak kurdukları muzip ve tatlı ilişkiyi izleriz. Zeynep üniversiteye müzik okumaya gitmiştir ve yıllardır geri dönmediği için babası ona küstür. İnci o gün annesini kaybetmiş ve evinden uzaklaşmıştır. İki karakter, ailelerinden alamadıkları yakınlığı, birbirleriyle başka bir köye yolculuk ederken bulurlar. Yolculuklarına Karadeniz’in sisli tepeleri, yılankavi yolları eşlik eder.
Henüz izleyemediğim, göçmen bir genç kızla kardeşinin anlatısına odaklanan Neredeyse Kesinlikle Yanlış (2024) ve ana karakterin bir kız çocuğu olduğu Mori (2024) filmlerinin de listemde olduğunu eklemeden edemeyeceğim. Son birkaç yıldır kısa filmlerde kadın ve kuir temsilinin daha görünür olduğunu düşünüyorum. Bu hali ve kısa film janrının ana akım filmlere/temsillere alternatif bir alan açıp açamayacağını uzun vadede göreceğiz.


