Bir filmi “feminist” yapan kriterler konusunda daha seçici nasıl davranacağız? Dilerseniz feminist sinemayı birkaç örnek üzerinden konuşalım…
Muhafazakâr camianın içinde gelişen ve toplumsal dönüşümle maddi bir güce oturan İslami feminizm, Müslüman toplumda belirgin şekilde ortaya çıkan erkek egemenliğe baş kaldırırken, eşitlik mücadelesinde de önemli mevziler kazanıyor. Kutuplaşan bir toplumda İslami feministler, kadını ikincil konuma iten geleneksel uygulamalara karşı geliyor. Dilerseniz muhafazakâr dünyanın içinden çıkan bu hareketin tarihsel köklerine yakından bakalım.
Yasaklarla, serbest bırakılmalarla, seçim vaadi olarak sunulmasıyla, yasalaşsın yasalaşmasın tartışmasıyla siyasetin “kurtarıcı politikası” başörtüsünün kadınların hayatında kapladığı alanla ilgili merak edilen her şeyi “Yasakla özgürlük arasında: Her mahallenin marjinali” dosyasında bulanilirsiniz.
ABD’li yazar Nancy Fraser, ikinci dalga feminizme geniş bir perspektiften bakıyor. 2yaka’da…
“İktidar mekanizmasının tekerleklerini yağlamak yerine onu frenlemeliyiz. Her alanda herhangi bir partiyle yetinmek yerine her alanda kadının sömürülmesine karşı mücadele etmeliyiz. Örneğin evişi sorunu var. Ekonomik bağlamda, bu kadınların ücret bile almadıkları görülmeyen çalışmadır.”
Toplumsal cinsiyet rollerine savaş açmış bir Barbie, feminist bir yönetmenin Hollywood’da yarattığı pembe, plastik feminist bir ütopya. Yıllarca kadın bedenini sömürmüş bu yapılar bile kadınları destekleyici bir imaj çizmek ister gibi görünse de Barbie’nin adım atar atmaz şoktan şoka girdiği gerçekliği bizler her gün deneyimliyoruz. Üstelik Hollywood ve Barbie’nin üreticilerinin de bu gerçeklikteki inşasındaki payıyla…
Ekofeminizmin temel analiz kategorisi, doğa, doğanın birbiriyle ilişkili tahakküm edilme biçimleri psişenin ve cinselliğin baskı altına alınması, insanın insan tarafından sömürüsü ve insanın dışındaki doğanın boyunduruk altına alınması ile kadınların bu tahakküm biçimlerine ilişkin tarihsel konumlarının analizi, ekofeminzmin hareket noktasını oluşturuyor.