Share This Article
1990’lar, hem çözülmenin hem de yeniden yapılanma ve doğumların dönemi; büyük fikirlerin yerini görece daha hafif ve bazı bazı kof görüşlerin aldığı bir zaman dilimiydi.
Akıntıya kapılıp giden insanlığın elinden 1990’larda kimi büyük isimler de kaydı. Onlardan biri Luis Althusser’di. ‘68 Kuşağı’nın önderlerinden olan bu düşünür, Ortodoks Marksizmi tepetaklak edip “yapı”yı savununca dikkat çekmişti. Kapital’i Okumak ve Devletin İdeolojik Aygıtları’nı yazıp Marksist teorinin altından girip üstünden çıkınca ismi daha da bilinir hâle geldi. Kapital, Althusser için hem bir ekonomi modeliydi hem de toplumun yapı ve gelişimini yansıtıyordu.
Ona göre bireyin öne çıktığı bir toplum teorisinin kıçı kırıktı. Gözlenmesi gereken, insandan öte “yapı”ydı ve bu, toplumu pratikler yardımıyla birbirine bağlıyordu. Bahsettiği pratiklerin başında ekonomi, ideoloji ve politik-legal pratik geliyordu.
Özetle durum bu; Althusser, görüşleriyle 1990’larda adı sıkça duyulan pek çok ismi de etkilemişti: Judith Butler, Slavoj Žižek, Anthony Giddens, Étienne Balibar, Guevarist Régis Debray bunlardan sadece birkaçıydı.
Gelelim işin “magazin” kısmına: 16 Kasım 1980’de, büyük bir aşkla bağlı olduğu eşi Hélène’i boğarak öldüren Althusser’in aslında o gün öldüğünü söyleyebiliriz. Kendisine “sorumluluk eksikliği” teşhisi konup akıl hastanesine yollandığında sonun başlangıcındaydı. Tam on yıl, elinden geldiğince o ünlü otobiyografisi Gelecek Uzun Sürer’i yazmaya yoğunlaşmıştı.
Yirminci yüzyılın son büyük düşünürü
Gözetim altına alındığı 1980’den 1990’a dek kaleme aldığı Gelecek Uzun Sürer, Althusser’in geçmişiyle hesaplaştığı ve içini döktüğü felsefi bir soruşturmaydı âdeta. Bir yanıyla hatırattı, diğer yanıyla zihninin şemasını çıkardığı bir metindi.
Yaşamı 23 Ekim 1990’da sona eren Althusser, Fransız Komünist Partisi’nin önde gelen akademik sözcülerinden biriydi.
Hayali bir mahkemedeki savunma gibi de okunabilecek bu metinde Althusser, 16 Kasım 1980’in arka planını ve yarınını nasıl etkilediğini anlatıyordu. Dahası, bilincinin derinliğini ve bilinç bulanıklığının perde arkasını paylaşıyordu. Bir bakıma Hélène’e ağıt da olan Gelecek Uzun Sürer, filozofun felsefi-otobiyografik mirasıydı. Katilliğinin farkında olmayan ve bunu sonradan öğrenen düşünürün, kimine göre samimi kimine göre ise hayli mesafeli ve soğuk açıklamalarıydı.
Sonuçta Althusser, yaşamının akışını değiştiren bir cinayet işlemiş ve eşi Hélène’i öldürmüştü. Gelecek Uzun Sürer ise cinayet öncesi ile sonrasını birleştirdiği, değerlendirdiği, imkânlar dâhilinde kendini sorguladığı ve felsefi söylemini ortaya koyduğu, politik ve hayatî bir kitap olarak tarihteki yerini aldı. Yalnızca bir kitap da değildi o; hem özgürlüğünden olmuş hem de benliğinden kopmuş bir adamın dünyaya vedasıydı: Althusser, geçmişine ve geleceğine, işlediği cinayet kadar kaleme aldığı bu metinle de nokta koymuştu.
23 Ekim 1990’da kalp krizi geçirip öldüğünde, pek çok kişi yirminci yüzyılın son büyük düşünürünün de göçüp gittiğini söyledi. Onun dediği gibi -kendisi için- uzun süren geleceğin bittiği gündü bu…