Almanya şokta: Aşırı sağcı hareket göçmenleri Afrika’ya göndermeyi planlıyor
Share This Article
Ekonomik krizler, savaşlar, göçmen işçiler, yozlaşmış siyaset, bütçesizlik ve sığınmacı akını… Bu ve bunun gibi birçok başlık yıllar içinde küresel bir dalgaya dönüşerek tüm dünyada aşırı sağ hareketleri besledi. Bunun Almanya’daki yüzü ise Alternative for Deutschland (AfD)…
11 yıl önce kurulduğunda ciddiye alınmayan AfD, özellikle Merkel’in siyaset sahnesinden çekilmesi ve küresel konjonktürün de belli altyapıları sağlaması sonucunda bugün anketlerde yüzde 23’e ulaştı. AfD’nin geçtiğimiz günlerde basına sızan “gizli” toplantısında gündeme getirilen maddeler ise kamuoyunda büyük ses getirdi.
Hollanda’da Geert Wilders, Fransa’da yükselen Le Pen, İtalya’da Meloni ve birçok AB ülkesinde AB kurucu değerlerine inancını kaybetmiş güçlü siyasi partiler… Avrupa Birliği ideasının fiili olarak yaşamaya devam etmesi her geçen gün zorlaşırken, AfD’nin kamuoyuna sızdırılan “tersine göç” planı, sadece Alman siyasetini değil tüm Avrupa’yı şoke etti.
İlk olarak geçtiğimiz çarşamba günü Araştırmacı gazeteciler ağı Correctiv’in ortaya çıkarttığı habere göre, aşırı sağcı AfD’nin kasım ayında Potsdam’ın eteklerindeki kır otelinde düzenlediği toplantıda, iktidara geldikleri takdirde, “tersine göç” politikası ile “asimile olmamış Alman vatandaşları” dâhil tüm sığınmacıları sınır dışı etmeyi planladığı ortaya çıktı. Almanya’da göçmen geçmişi olan en kalabalık topluluğun ise Türkiye kökenliler olduğunu unutmamakta fayda var.
Plân göçmenleri Kuzey Afrika’ya göndermek
Toplantıda, aşırı sağcı hareketin Avusturyalı lideri Martin Sellner‘in, “asimile olmamış” göçmenlerin, vatandaşlıkları olsa dahi Almanya’yı terk etmeye zorlanacağı bir “yeniden göç” projesi önerdiği ortaya çıktı.
Bunun haricinde, toplantıya eyalet ve belediye düzeyinde iki AfD’li siyasetçinin yanı sıra Federal Meclis’in aktif bir üyesi olan Gerrit Huy ve Eylül 2022’den bu yana AfD’nin lideri Alice Weidel‘ın kişisel yardımcısı olarak görev yapan eski bir milletvekili olan Roland Hartwig‘in de katıldığı tespit edildi.
Correctiv’e göre, toplantıda tartışılan fikirler arasında, 2 milyon kişiye yer sağlayacak Kuzey Afrika’daki isimsiz bir ülkeye sınır dışı etme fikri de gündeme geldi. Correctiv’in gizli kamera görüntülerine, katılımcıların ifadelerine ve oteli gözetleyen muhabirlere göre, sınır dışı edilenlerin Kuzey Afrika’daki bir “model devlete” gönderilmesi fikri ortaya atıldı.
Correctiv ayrıca Roland Hartwig‘in katılımcılara, partinin Almanya’da yaklaşan seçimler öncesinde gençlerin görüşlerini şekillendirmeye yardımcı olacak aşırı sağcı mesajlar için bir ajansa mali katkıda bulunmaya hazır olduklarını söylediğini aktardı.
AfD Federal Meclis delegesi Gerrit Huy‘un kendi “yeniden göç” konseptini geliştirdiğini iddia ettiği ve partisinin bu nedenle hükümetin çifte vatandaşlık yasağını kaldırma planına artık karşı çıkmadığını öne sürdüğü bildiriliyor.
Toplantıda, “O zaman Alman vatandaşlığını ellerinden alabilirsiniz ve hala bir vatandaşlıkları olur” dediği iddia ediliyor. Toplantıdan sızan bilgilerde özel olarak Türkiye kökenli Alman vatandaşları bahsedilmemiş. Ancak Almanya’nın yüzde 5’ten fazlasını Türkiye kökenliler oluşturuyor. Planın olası mağdurlarının en çok hangi topluluktan çıkacağı açık.
Tartışma AfD için bile radikal!
Görünüşe göre AfD yetkililerinin, “master planı” olarak tanıtmakla görevlendirilen ve “Avrupa Yeni Sağ”ın kilit isimlerinden biri olan ve 2019 yılında aşırılık yanlısı görüşleri nedeniyle İngiltere’ye girişi kalıcı olarak yasaklanan Avusturya Kimlik Hareketi’nin lideri Martin Sellner de toplantıdaki yerini aldı.
Sellner’in daha önce çok kültürlü toplumlar fikrine açıkça karşı çıktığını ve Avrupa’nın beyaz nüfusunu Afrika ve Orta Doğu’dan gelen insanlarla değiştirecek “büyük değişim” teorisini “Yeni Sağ” hareketin yayın organı Sezession‘da ele almıştı.
Toplantının kayıtlarının basına sızmasının ardından Sellner, The Guardian’a gönderdiği açıklamada “tersine göç” fikrini sunduğunu doğruladı ancak bunun “gizli bir master plan” ile ilgili olmadığını ve konuşmaların bağlanımdan koparıldığını söyledi.
Bunun dışında toplantıya katılanlar arasında merkez sağ Hıristiyan Demokratlar Partisi’nin (CDU) iki üyesinin de katılması dikkat çekti.
AfD’nin resmi manifestosu, iltica başvurusu reddedilen sığınmacıların ve yasadışı göçmenlerin sınır dışı edilmelerinin hızlandırılması çağrısında bulunuyor. Ancak Alman vatandaşlarını bir Kuzey Afrika ülkesine sürme planı, AfD için bile radikal.
Alman Şansölye: Herkesi koruyoruz
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, olayın ortaya çıkmasının ardından tüm demokratları “aşırı sağcı fanatiklere karşı durmaya” çağırdı.
Scholz, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada “Kökeni, ten rengine bakmaksızın herkesi koruyoruz. Tarihten ders çıkarmak sözde kalmaktan çok daha fazlasıdır. Demokratlar bir arada durmalı.” dedi.
İddiaların basına yansımasının ardından AfD, ‘tersine göç’ planını reddetti. Ancak Naziler tarafından yapılan benzer planlarla tarihsel paralelliklere sahip bir planın yüzde 23’lere varmış bir siyasi partinin üyeleri tarafından tartışılması bile, başta AB’nin en büyük ülkesi Almanya için olmak üzere gelecek için hiç iyi sinyaller vermiyor.
AfD kapatılacak mı?
AfD, toplantı gündeminin basına sızmasının ardından Reuters’e yaptığı açıklamada, “AfD’nin resmi olarak katılmadığı bir toplantıda konuşulan görüşler nedeniyle parti göç politikası konusundaki tutumunu değiştirmeyecektir” ifadesini kullandı.
Avrupa Birliği karşıtı AfD’nin görüşlerindeki ve söylemlerindeki aşırılık gün geçtikçe daha radikal hâl alıyor. Özellikle, partinin bu yıl seçimlerde zafer kazanabileceği üç doğu eyaletinde (Saksonya, Saksonya-Anhalt ve Thüringen) Alman iç istihbarat teşkilatı, aşırı sağcı hareketin gizli gözetime tabi tutulmasını ve hatta örgüt içine yapılacak sızma planını devreye soktu.
Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) doğu eyaletlerinden sorumlu federal komisyon üyesi Carsten Schneider‘in de aralarında bulunduğu bir ekip ise özellikle anayasa mahkemesinin parti kapatma gibi sert bir tedbir almasının “AfD destekçilerini daha da radikalleştirebileceğini” ve bunun popülist bir söylemle birleştiğinde hareketi daha da güçlendirebileceğinden endişe duyuyor.
Fakat kimse böyle bir yasağın uygulamaya sokulmasını beklemiyor. Öyle ki, 2017 yılında anayasa mahkemesi radikal sağcı Almanya Ulusal Demokratik Partisi’nin (NPD) Faşist diktatör Adolf Hitler’in Nazi partisine benzemesine rağmen, demokrasi için yeterli bir tehdit oluşturmadığı gerekçesiyle kapatma davasını açmamıştı.