Share This Article
Odesa Ana / Maxim Biller / Çev. Levent Tayla / Livera Yayınevi / S.176 / Roman
Maxim Biller, son romanı Odesa Ana’da okurlarını tarihin, aşkın ve insanlığın derinliklerine sürükleyen büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Bir ailenin nesiller boyu süren mücadeleleri üzerinden geçmişin gölgelerinden kurtulamayan insanların yaşamlarıyla savaşın, yıkımın ve değişimin ortasında kalan bir dünyayı gözler önüne seriyor.
Roman, Odesa`nın karmaşık ve canlı sokaklarında başlıyor. Kitabın merkezinde, kendisi de bir yazar olan anlatıcı Mişa ile Anna Ahmetova’ya hayranlık duyan ve yazar olmak isteyen annesi Alyona yer alıyor. Alyona, en az şehrin sokakları kadar renkli ve karmaşık bir yaşam süren olağanüstü bir kadın. Geçmişin acıları ve gelecek umutları arasında sıkışıp kalmış olan yaşamı boyunca çocuklarıyla olan ilişkisi, onların hayatlarına dokunuşları ve her birinin kendi yollarında ilerlerken yaşadıkları içsel çatışmalar, romanın dokusunu oluşturuyor. Alyona’nın yazdığı metinler de roman boyunca anlatıya eklemlenerek kitaba farklı bir boyut kazandırıyor. Biller`ın ustalıkla ördüğü bu hikâye, aile bağlarının gücünü ve bireylerin kendi kimliklerini bulma çabasını merkezine alıyor.
Odesa`nın tarihî ve kültürel zenginliği romana etkileyici bir arka plan oluşturuyor. Şehrin sokakları, pazarları ve deniz kıyıları, Biller`ın detaylı anlatımıyla adeta kâğıt üzerinde yeniden hayat buluyor. Salt bir aile destanı olmanın ötesine geçen roman boyunca Biller, karakterlerin iç dünyalarını, aşklarını, hayal kırıklıklarını ve umutlarını büyük bir ustalıkla resmediyor.
Yazarın 2019 yılında kaybettiği kendi annesine de bir veda mektubu gibi okunabilecek olan Odesa Ana, insan ruhunun dayanıklılığını, sevginin gücünü ve geçmişle yüzleşmenin zorluğunu anlatan unutulmaz bir eser olarak okurlarını bekliyor.
Tüfekle Vurulacak Şeyler / Vuslat Çamkerten / İletişim Yayınları / S.140 / Öykü
“O zamanki karmaşa, o zamanki keder, ihtiras, acılar, pişmanlıklar, bunların hepsi önce basit birer et acısına ve sonra morluğa dönüştü, en sonunda da bedenimin üstünde artık benim daha fazla dikkatimi çekemeden yok olup gittiler. Artık başka türlü, ben bir gün ölecek olsam da benden geriye ölmeyecek bir tarih yarattığımı düşünerek yaşıyordum.”
Vuslat Çamkerten, hayatın hiçbir zaman tek bir renkten ibaret olmadığını hissettiriyor öykülerinde. Her şeyi kapkara veya tam aksine toz pembe gördüğümüz anların, içlerinde zıddını da barındırdığını gösteriyor. Dünyadan umudunu kesmeyen ama ipleri de tamamen onun eline bırakmayan karakterler yaratıyor. Hiç bitmeyen hevesler, duygulardan çok planlar üzerinden yürümeye başlayan aşklar, intikam hissiyle geçen dakikalar, gizli saklı korkular…
Tüfekle Vurulacak Şeyler, kendi sesini bulan öyküler…
Kederle Başa Çıkmak / Julia Samuel / Çev. Hülya Key / Eksik Parça Yayınları / S.272 / Hikâye
Ölüm hepimizi etkiler. Yine de toplumumuzda hâlâ son tabu, üstelik yas hâlâ son derece yanlış anlaşılıyor.
“Kederle Başa Çıkmak”ta büyük bir sevginin arından büyük kayıplar yaşayan ve hayata devam edebilen insanların hikâyelerine tanık oluyoruz. Kederin en büyük korkularımızın maskesini nasıl düşürdüğünü, koruyucu katmanlarımızı nasıl kaldırdığını, en içteki benliğimizi nasıl ortaya çıkardığını açıklayan hikâyeler.
Bir yas psikoterapisti olan Julia Samuel, otuz yılını yaslı insanlarla çalışıp kaybın tüm yansımalarını anlamakla geçirmiştir. Bu derinden etkileyici kitap, doğru yaklaşıldığında yasın bizi nasıl iyileştirebileceğine dair psikolojik içgörülerle dolu. Zarif ve dokunaklı hikâyeler aracılığıyla, ölüm hakkında çaresiz ve belirsiz hissetmeyi nasıl bırakabileceğimizi, aile ve arkadaşlarımızla dürüstçe konuşmaktan nasıl çekinmeyeceğimizi öğreniyoruz.
Go! Eko – Diktatörlük-Önce Yeryüzü Sonra İnsan / Dirk C. Fleck / Çev. Zehra Aksu Yılmazer /İş Bankası Kültür Yayınları / S.280 / Billimkurgu
“Kış, bahar, yaz ve sonbahar güçten ve hedeften yoksun bir bayrak yarışı takımı gibi yer değiştiriyordu. Yeryüzü yorgundu, yorgunluğu insanların yüreklerine ve zihinlerine sinmişti.” Yakın gelecekte iklim krizi giderek şiddetlenmiş, sonuçları tahmin edilenin de ötesinde felaketlere sebep olmuştur. Küresel bir anlaşma dahilinde yapılan darbe sonucu “Önce Yeryüzü, Sonra İnsan!” sloganıyla yeni bir sistem kurulur: Eko-Diktatörlük. Yeni düzenin kurallarına göre her yurttaş çalışmakla ve işgücünü ekolojik yeniden yapılanmanın hizmetine sunmakla yükümlüdür. Para ve diğer ödeme araçları tedavülden kaldırılmıştır.
Vejetaryen gıda, giysi ve konut gibi ihtiyaçlar devlet tarafından sağlanmaktadır. Özel medya da seyahat etmek, özel araç kullanmak gibi yasaktır. Elektrik ve su karneyle verilmektedir. Temel yasalardan sadece birini çiğnemek kanunsuzluğun hüküm sürdüğü şehir kamplarına gönderilmek için yeterlidir.
Yeni dünyada doğaya verilen zararı telafi etmekle görevli yeniden doğallaştırma mühendisi Max Malin, eski düzende yönetim danışmanı Dr. Philip Baro, onun yeraltı garajında sakladığı arabasıyla yasak bir maceraya atılmaya karar veren torunları Percy ve Lari, yeni düzenle ilgili kuşkuları olan hekim Marinella Malin, güvenlik birliği Yeşil Miğferler’e mensup Paul Boon ve şehir kampında “oyuncu” olarak hayatta kalmaya çalışan Willy gibi karakterler giderek karanlıklaşan bu senaryoda umutlarını kaybetmemek için mücadele ederler 1994 ve 2009 yıllarında olmak üzere iki kez Alman Bilimkurgu Ödülü’ne layık görülen Dirk C. Fleck doğaya karşı değil, doğayla birlikte yaşama hedefinden sapıldığında bizi bekleyen korkutucu geleceğin barındırdığı olasılıklara dair ustalıklı bir romana imza atıyor.
Michael Haneke / Roy Grundman, Fatima Naqvi, Colin Root / Çev. Osman Akınhay / Agora Kitaplığı / S. 272 / Söyleşi
Michael Haneke`yle seçme söyleşileri biraraya getiren bu kitap, soykırımın damgasını vurduğu yüzyılımızda yönetmenin nasıl `duygusal buzullaşma`yı yansıtıp, filmlerinde her zaman ihtimallerle oynadığını ve seyirciye bir sıçrama tahtası sunduğunu göstermektedir….
Kadehte Rakı Beyazı / Burkay Adalığ / Epsilon Yayınevi / S.240 / İnceleme
Gourmand Awards ödüllü içki kültürü kitapları Meleklerin Payı, İmbikten Kadehe ve Maltın Peşinde ile okurlarını ve takipçilerini bambaşka kültürlerle tanıştıran Dr Burkay Adalığ, dördüncü kitabı KADEHTE RAKI BEYAZI ile milli içkimiz hakkında titiz ve kapsamlı bir çalışma sunarken Türkiye rakı yazınına yepyeni bir soluk getiriyor.
Bu kadim içkinin adı, tadı, ruhu değişerek yüz yıllar boyunca sessiz sedasız sürdürdüğü yolculuğunu; anlatıcılığına ve nitelikli rehberliğine aşina olduğumuz Dr. Burkay Adalığ anlatıyor.
Üç yıllık ayrıntılı bir araştırmanın sonunda hazırlanan Kadehte Rakı Beyazı, rakı kültürünü tüm yönleriyle ve bütüncül bir yaklaşımla ele alarak bir ilki gerçekleştiriyor:
İlginç anekdotlarla bezeli rakı tarihi, Rakı nedir, ne değildir? Rakı nasıl üretilir?, Rakı üretiminde kullanılan üzümler, Rakı tadımı nasıl yapılır, duyusal değerlendirmenin püf noktaları, Ülkemizdeki rakıların teknik özellikleri ve seçilmiş tadım notları, Anasonla dünya turu, Türkiye Rakı Tüketim Alışkanlıkları araştırması, Rakıda trendler ve inovasyon, Gelenekten geleceğe rakı sofraları, Emine Turay’ın rakı mezesi tarifleri, Fatih Akerdem’den rakı kokteylleri…
Yüzlerce fotoğrafla zenginleşen “Kadehte Rakı Beyazı”, içkiseverlerin yıllar boyunca danışacağı bir referans eser olarak kitaplıklardaki yerini alacak.