Hollywood sinemasının aykırı gözü: Martin Scorsese kimdir?
Share This Article
1942 yılında ABD’nin New York şehrinde doğan ünlü film yönetmeni, senarist ve yapımcı Martin Luciano Scorsese, İtalyan-Amerikan bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Sinemaya ilgisi çocuk yaşta başlayan ve bir sinefil olarak yetişen Scorsese, sinemaya yönelik ilgisini akademik olarak devam ettirmiş ve okullu sinemacılardan biri oldu.
1964 yılında New York Üniversitesi sinema bölümünden mezun olan Scorsese, aynı üniversitede sinema dalında master yaptı. Amerikan yeni dalga akımının önemli temsilcilerinden biri olan ve Sinema dünyasının en etkileyici ve önemli yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Scorsese, sinema tarihine damgasını vuran birçok unutulmaz filmi yönetmiş ve sayısız ödül kazandı.
Martin Scorsese tarafından kazanılan ödüller, sinema dünyasında ayrıca konuşulan konuların arasında gelir. Scorsese, Dünya çapında prestijli birçok festival ve ödül töreninde En İyi Yönetmen kategorisinde adaylığı bulunan Scorsese; Akademi Ödülü, BAFTA ve Altın Küre kazandı. Robert De Niro, Joe Pesci ve Harvey Keitel ile filmler çekti. Son dönemde ise yıldız ismi ise Leonardo Di Caprio.
“Killers of the Flower Moon” filmiyle 2023 Oscar Ödülleri için en büyük adaylardan biri olarak gösterilen Bu makalede, Martin Scorsese’nin kariyerini ve etkisini inceleyeceğiz.
Martin Scorsese filmleri ve kariyeri
New York Üniversitesi Sinema Bölümüne 1960 yılında giren Scorsese, mezun olduktan sonra, What A Nice Girl Like You Doing In A Place Like This? (1963) ve It’s Not Just You, Murray! (1964) adlı iki kısa film çekti.
Scorsese’nin o dönem adının duyulmasını sağlayan en ünlü kısa filmi, 1967 yılında çektiği The Big Shave oldu. Filmde Vietnam savaşının insanlar üzerindeki etkilerini anlatmaya odaklanan Scorsese, bu kısa filmde durmadan traş olan ve en sonunda kendi boğazını kesen bir adamın hikâyesini anlatıyordu.
Mezuniyetinin hemen ardından ilk uzun metraj filmi için kamera arkasına geçen Scorsese, 1967 yılında okul arkadaşı ve sonraki yıllarda da beraber çalışacağı Harvey Keitel ile Who’s That Knocking at My Door adını verdiği filmi çekti. Yapım sinema eleştirmenleri tarafından tam not aldı. Yönetmenin adını duyuran asıl yapımı ise Robert De Niro ile yollarının ilk kez buluştuğu Mean Streets filmi oldu.
Ardından 1976 yılında ses getiren Taxi Driver filmiyle izleyicisinin karşısına çıktı. Bu film savaşın insanlar üzerinde yarattığı tahribatı ve toplumsal sorunları gözler önüne sermesi açısından Scorsese’e büyük bir ün kazandırdı.
1976 yılında Palme d’Or ödülünü aldı ve birden fazla Oscar’a aday oldu. Bu başarının ardından Scorsese, ilk büyük bütçeli filmi New York, New York’u çekti. Filmin başarılı olmamasının ardından ciddi bir kokain bağımlılığı yaşadı.
Girdiği bunalımdan çıkamayan Scorsese’nin imdadına Robert De Niro yetişti ve onu Raging Bull’u (1980) çekmeye ikna etti. Filmin yarattığı büyük başarı Scorsese’i kokainden kurtarmayı başardı. En iyi yönetmen dalı da dahil olmak üzere 8 dalda Oscar adayı olması Scorsese’i yeniden setlere taşıdı.
De Niro’yla beşinci ortak yapımı olan The King of Comedy’yi 1983 yılında çeken Scorsese, bu filmde yeni yöntemler üzerinde durdu. Film gişede çok iş yapmasa da olumlu eleştiriler aldı. Aynı yıl, 1951 yılında Nikos Kazancakis’in kitabından uyarlanan The Last Temptation of Christ’e başlayan Scorsese, 1988 yılında, senaryosunu Paul Schrader’ın kaleme aldığı bu projeyle en iyi yönetmen dalında Oscar’a aday oldu ve yine eli boş döndü.
1990lara gelindiğinde, Scorsese başarılı sinema kariyerine Goodfellas (1990), Cape Fear (1991), The Age of Innocence (1993), Casino (1995), Kundun (1997) ve Bringing Out the Dead (1999) gibi filmlerle devam etti. Scorsese’nin “Goodfellas” ve “Casino” gibi mafya odaklı filmleri de büyük beğeni topladı. Bu filmler, suç dünyasının karmaşıklığını ve tehlikelerini anlatarak, yönetmenin sinema dili konusundaki ustalığını gösterdi.
2000’li yıllarda büyük bütçeli işlere soyunan Scorsese, Gangs of New York (2002) ve The Aviator (2004) ile büyük ses getirdi. Artık De Niro’dan sonra yeni gözdesi Leonardo Di Caprio’ydu.
Di Caprio ile 2006 yılında The Departed filmini çeken Scorsese, bu sefer En İyi Yönetmen Oscar’ını kazanmayı başardı.
Scorsese Stili nedir?
Amerikan sinemasında “Scorsese Stili” olarak da anılacak New York merkezli İtalyan-Amerikanların sokak hayatını konu alan filmler Scorsese ile özdeşleşmişti.
Scorsese’nin üslubu, sokakta yaşanan suçu, gerçek hayat hikâyelerini kapsamasının yanı sıra, süratli kurgusu ve 70’lere has Rock kültürünü benimsemesiyle anılır olmuştu. Bunun yanı sıra, Scorsese’in baş kahramanları her zaman “sorunlu” erkeklerden oluşuyordu.
1970’li yıllarda Scorsese, sinemasını etkileyecek Francis Ford Coppola, Brian De Palma, George Lucas ve Steven Spielberg ile tanıştı. Aslına bakılırsa “Scorsese Stili”nin oluşmasında önemli katkı sağlayan Robert De Niro’yu Scorsese’ye tanıştıran da De Palma olmuştu.
Leonardo DiCaprio ile işbirliği
Scorsese, ünlü aktör Leonardo DiCaprio ile The Aviator, Gangs of New York, Shutter Island, The Departed ve The Wolf of Wall Street gibi birçok başarılı film projesine imza attı. Büyüleyici ve etkileyici filmlerin doğmasına yol açan Scorsese ve DiCaprio’nun iş birliği altıncı kez bir araya geldi.
Apple Original Films etiketi taşıyan ve David Grann’in çok satan romanından uyarlanan Killers of the Flower Moon ödül sezonunda büyük beklentiler taşıyor.
Bugüne kadar kaç ödül kazandı?
Martin Scorsese bugünlerde Dolunay Katilleri filmiyle adından söz ettiriyor. Bugüne kadar çok sayıda ödülün sahibi olan Martin Scorsese tarafından kazanılan ödüller şunlar:
Taxi Driver (1976) Cannes Film Festivali, Altın Palmiye; 1976 Los Angeles Film Critics Association Yeni Jenerasyon Ödülü; National Society of Film Critics, En iyi yönetmen.
Raging Bull (1980) National Society of Film Critics En iyi yönetmen. After Hours (1985) Bağımsız Ruh Ödülleri En İyi Yönetmen; 1986 Cannes Film Festivali En İyi Yönetmen.
GoodFellas (1990) Venice Film Festivali En iyi yönetmen; Los Angeles Film Critics Association En iyi yönetmen; New York Film Critics Circle En iyi yönetmen; National Society of Film Critics En iyi yönetmen; BAFTA En İyi Yönetmen; BAFTA En İyi Uyarlama Senaryo.
The Age of Innocence (1993) National Board of Review, En iyi yönetmen; Independent Feature Project Gotham Award Hayat Boyu Başarı Ödülü; BAFTA Britannia.
1995 American Society of Cinematographers Yönetim Kurulu Ödülü; Venedik Film Festivali Golden Lion Award Yaşamboyu Başarı Ödülü; ShowEast Cecil B. DeMille Award Yaşamboyu Başarı Ödülü. 1996 Artists Rights Foundation: John Huston Award for Artists Rights; 1997 American Film Institute, Yaşamboyu Başarı Ödülü.
Gangs of New York (2003) Altın Küre Ödülleri En İyi Yönetmen; The Departed (2007) Oscar En İyi Yönetmen.
Hollywood sinemasındaki önemi nedir?
Martin Scorsese filmleri, Hollywood sinemasının modern döneminin en önemli figürlerinden biri olarak kabul ediliyor. Onun sinematik vizyonu ve yeteneği, sayısız genç yönetmene ilham kaynağı oldu. Ayrıca, Amerikan sinemasına sert ve çarpıcı bir dille yaklaşması, endüstriye önemli bir yenilik getirdi.
Sonuç olarak, Martin Scorsese, sinema dünyasının eşsiz bir yeteneği olarak kabul edilir. Filmleri, unutulmaz karakterler ve derin anlamlarla dolu. Leonardo DiCaprio ile işbirliği yaparak bu başarıyı daha da artırmış ve Oscar Ödüllerinin önemli adayları arasında gösterilmekte. Hollywood sinemasına büyük katkıları olan bu usta yönetmen, sinema tutkunları için her zaman bir ilham kaynağı olmaya devam edecek.