2024’de olanlar geride bıraktığımız yılların bir sonucu, gelecek yıllar için tasarlananların bir parçası desek yanlış olmaz.
1960’lardan bugünlere toplumun giderek kutuplaştığı, ciddi bir ideolojik kamplaşmanın ete kemiğe büründüğü Türkiye’de seküler-muhafazakâr tartışmaları “başörtüsü” başlığında düğümlenip kaldı. Tüm kılık-kıyafet tartışmaları “kadınlar” üzerinden yürütülürken laiklik aracılığıyla devleti irticai faliyetlerden koruma görevi, din aracılığıyla “islami temelleri” koruma görevi kadınların üzerine yükleniyor. Geride bıraktığımız süreci hatırlamaya ihtiyacımız var. Peki ama bugünlere nasıl geldik?
“Women face the danger of being subjected to violence wherever they come into contact in their daily lives. We see and experience this by living. Today, while we cannot tolerate the loss of a single woman’s life, we are talking about 8 recorded murders of women in a week. Women are killed by the people…
Medeni kanun-laiklik tartışmaları gölgesinde gerçekleşecek 22. Feminist Gece Yürüyüşü öncesinde kadınların yaşam hakkını tehdit eden sorunları Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Özgül Kaptan ile konuştuk.
Bu yıl 22’ncisi düzenlenecek Feminist Gece Yürüyüşü’nün hemen öncesinde, yürüyüşün tertip komisyonundan Feride Eralp ile bu yılki 8 Mart’ı konuştuk.
“Kadınlar gündelik hayatlarında temas ettikleri her yerde şiddete uğrama tehlikesi ile karşı karşıya. Bunu yaşayarak görüyor, deneyimliyoruz. Bugün bir tek kadının hayatının kaybolmasına tahammül edemezken bir haftada, kayıt altına alınan 8 kadın cinayetinden bahsediyoruz. Kadınlar en yakınlarındaki kişilerce, en güvende olmaları gereken yerlerde öldürülüyor! Böyle bir ülkede bu konuları daha fazla konuşmak tartışmak, sürekli gündemde…