Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Author page: Buse Keskin

Modern Türkiye’yi kayda alan İstanbullu mimar: Arif Hikmet Koyunoğlu

Bir mimarın gözünden şekillenen bir ülke, bir fotoğraf makinesinin kadrajında kayda geçen bir çağ… Arif Hikmet Koyunoğlu’nun hayatı, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan yolculuğun mimariyle, sanatla ve tanıklıkla örülmüş özel bir kesiti. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Galerisi’ndeki Maceraperest Bir Mimarın Fotoğrafhanesi sergisi, hem yaratıcı bir zihnin izini sürmeye hem de modern Türkiye’nin görsel hafızasına doğru bir yolculuğa davet…

Read more

‘Severance’: Kier Eagan ve Lumon’da protestan çalışma etiği

“Kurumsal sadakatin” ritüelleştiği distopik bir evreni sorgulayan Severance, yalnızca bir dizi değil, çağımıza ayna tutan bir alegori. Kutsal bir ibadete dönüşen işyeri estetiğini konu yansıtan diziyi Kier Eagan figürü üzerinden okuyoruz. Kurumsal itaatin sınırlarını irdelerken, ofisin soğuk floresan ışıkları altında yankılanan modern inanç sistemleriyle yüzleşmeye hazır mısınız?

Read more

‘Faruk’: Kurguyla gerçek arasında bir dönüşüm hikâyesi

Bu yıl Berlin FIPRESCI Ödülü’nü kazanan, kurgu ile gerçeklik arasındaki sınırları ustalıkla ortadan kaldıran ve yönetmenliğini Aslı Özge’nin yaptığı ‘Faruk’, İstanbul Film Festivali gösterimlerinin ardından MUBI’de gösterimde. Kentsel dönüşüm olgusunu, kent ve birey arasındaki kopuşları merkeze alan “Faruk”un hikâyesi, sinemayla hayatın iç içe geçtiği eşsiz bir baba-kız portresi…

Read more

İstanbul’un asırlık sefarethaneleri 

19 ve 20’nci yüzyıllar İstanbul’u, Avrupa’nın önde gelen diplomatik merkezleri arasında yer alıyordu. Osmanlı’da ortaya çıkan batılılaşma hareketi ile ortaya çıkan dönüşüm ve iç karışıklıklar ise uluslararası problemleri beraberinde getirdi. Bu nedenle, İstanbul adeta elçilik merkezi halini aldı. Bugün ise sefarethane binaları İstanbul’un kültür tarihinde önemli bir yer tutuyor. Dilerseniz kent tarihinde önemli yeri olan…

Read more

Faulkner’ın kurgusal kentinde ‘Gaia’nın izleri

Deneysel tarzıyla geleneksel anlatı tekniklerine savaş açan, Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından William Faulkner, kurgu kenti Yoknapatawpha County’de doğa ve annelik güçlerinin sembolik tezahürü olan Gaia’nın da içinde olduğu çok katmanlı imgelerle bezenmiş bir dünya kurguluyor. Faulkner, “Döşeğimde Ölürken”de kendi gerçekliğinin içinde karakterleri ve nehirleri, yaratım ve yok oluşun paralel güçleri ile karşımıza dikiliyor.

Read more