Share This Article
Çatlak / Jean Paul Didierlaurent / Çev. Mehmet Moralı / Can Yayınları / S. 224 / Roman
Duvardaki bir çatlak insanın hayatını nasıl değiştirebilir? “6.27 Treni”yle hayatın sıradanlığına meydan okuyan Jean-Paul Didierlaurent, Çatlak’ta da bu yaklaşımını sürdürerek günlük yaşamın monotonluğundan kaçan ve kendini yeniden keşfeden bir adamın hikâyesini anlatıyor.
Xavier Barthoux’nun işiyle ailesi arasındaki düzenli hayatı, yazlık evinin duvarında keşfettiği bir çatlakla sarsılır. Bu küçük çatlak, Xavier’nin hayatını değiştirecek adımların da başlangıcı olacaktır. Ustalıkla işlediği karakterler aracılığıyla okurları varoluşsal sorgulamalara ve insan ruhunun derinliklerine sürükleyen Didierlaurent, bir yandan da düzenin kaosla, gerçekliğin fantastik öğelerle iç içe geçtiği bir yolculuğa çıkarır.
Çatlak, Xavier’nin Fransa’dan Yeni Zelanda’ya uzanan kişisel mutluluk arayışı üzerinden hayatın beklenmedik güzelliklerini ve zorluklarını gözler önüne sermekle kalmıyor, aynı zamanda insanın yaşamındaki görünmeyen çatlaklara dikkat çekerek tekdüze hayatları değiştirmenin mümkün olduğunu da gösteriyor.
Bir Yaz Gecesi – Toplu Öyküler / Yaman Koray / Dedalu / S.112 / Öykü
“Pırıl pırıl denizde, pırıl pırıl, sayısız kum tanecikleri vardır. Toprağın ufak, minik zerrecikleri… Kimsenin tenezzül edip saymadığı, meşgul olmadığı milyonlarca ufak, minik dünyalar… O kadar zavallı, o kadar zayıf, o kadar ehemmiyetsizdir ki onlar…”
Kum taneciklerinin kâinattaki yerini anlamaya bugüne kadar kimin aklı ermiş ki? Ama çokluğun içindeki o kesif yalnızlığı ve belirsizliğin kucağındaki o elim kederi iyi biliyor, iliklerinde hissediyor Ömer. Bir garip gayya kuyusu bu, düşen çıkmaya çalışıyor; çalıştıkça daha da batıyor. Yaman Koray’ın ilk öykü toplamını sunduğumuz Bir Yaz Gecesi isimsiz küçük kahramanlara, bir su kaynağının yanı başında sonsuzluğa uğurlananlara, vedalara, birbirinin yangınında kül olan sevdalılara ve en çok da daimî mağlubiyetlere adanıyor. Yalın satırlarla flört eden bu ağdalı düşlerin asıl gücü ise yepyeni başlangıçlara duyduğu heyecanda yatıyor.
Kırmızı Leke / Nathaniel Hawthorne / Çev. Can Erhan Kızmaz / İletişim Yayınları / S.290 / Roman
Hester Prynne, işlediği bir suçun sembolü olarak göğsünde taşımak zorunda olduğu kırmızı “A” harfi ile ötekileştirilen, ancak aynı zamanda güçlü ve dirençli bir kadındır. Sadece bir aşk hikâyesini değil bireyin toplumla, suç ve cezayla, günah ve kefaretle olan mücadelesini de gözler önüne seren Nathaniel Hawthorne, Kırmızı Leke’yle Amerikan edebiyatının en önemli yapıtlarından birine imza atıyor. Toplumsal normlar ve bireysel özgürlükler arasında sıkışan herkese ayna tutan Kırmızı Leke, okuru insan doğasının karmaşıklığını ve gücünü keşfetmeye davet ediyor.
Amerikan edebiyatının başyapıtlarından Kırmızı Leke, yasak bir aşkın ve toplumsal yargıların kıskacında kalmış bir kadının destanını anlatıyor.
Fitness Çağı – Beden Nasıl Başarı ve Performansın Simgesi Haline Geldi? / Jürgen Martschukat / İletişim Yayınları / S. 256 / İnceleme
Fitness çağında yaşıyoruz. Dünya çapında milyonlarca insan düzenli olarak akşamları parkta yürüyüşe çıkıyor, spor salonunda ağırlık çalışıyor, yüzmeye gidiyor, pilates ya da yoga yapıyor. Fit olmak ve formda kalmak her zamankinden daha revaçta. Kitlelerin gündelik hayatını bu derece belirleyen bu ilginin kaynağı ne?
Tarihçi Jürgen Martschukat fitness düşüncesinin doğuşunu 18. yüzyılda modern toplumların ortaya çıkmasına kadar geri götürerek, bu kavramın modernitenin sürekli optimizasyon ve yenilenmeye verdiği önemle nasıl iç içe geçtiğini anlatıyor. Yazara göre gerçek anlamda fitness çağı 1970’lerden itibaren gelişmeye başladı ve neoliberalizmin bireylere kendilerini hem bedenen hem zihnen geliştirmelerini telkin etmesiyle sosyal yaşamın yol gösterici bir ilkesi haline geldi. Böylece fitness beden çalışmasının ötesinde kişesel sorumluluk, performans, piyasa, rekabet, başarı konularında belirleyici bir araca dönüştü.
Fitness Çağı, sadece spor ve fitness ile ilgilenenler için değil, aynı zamanda günümüzün kültürel söyleminde kabul ve dışlanma, başarı ve başarısızlık koşullarına merak duyan herkes için ufuk açıcı bir kaynak.
Durdurulamayan Kadınlar – Radikaller Reformcular Devrimciler / Nan Sloane / Çev. Defne Yazıcıoğlu / Sander Yayınları / S.320 / Toplumsal Mücadele
Durdurulamayan Kadınlar, 1789’da Fransız Devrimi’nin patlak vermesiyle 1832’de Büyük Reform Yasası’nın yürürlüğe girmesi arasındaki radikal, reformist ve devrimci kadınların öyküsüdür. Bugün onların çok azı tanınıyor; bazıları kendi günlerinde bile bilinmiyordu. Hepsi şu anda yaşadığımız dünyaya bir şeyler kattı.
Kadınların siyaseti erkeklere bırakması gerektiği konuşuldu, yazıldı, karşı çıkıldı. Zor sorular soruldu, iktidar yapılarına meydan okundu. Bazen konuşanlar mahkûm edildi, hatta bazıları bu uğurda öldü. Tarih, bu aktivist kadınlara genellikle iyi davranmadı ve sıklıkla bir kenara ya da dipnotlara itildiler, göz ardı edildiler. Bu kadınlar, bu kitapta hem kendilerinin hem de başkalarının hikâyelerinde merkezde yer alıyorlar ve bunu yaparken dönemin bilinen anlatımlarına farklı sesler getiriyorlar.
Bu kadınlar ve daha birçokları, bugün bildiğimiz siyasi fikirlerin ve özgürlüklerin geliştirilmesinde önemli rol oynadılar ve bazıları hâlâ kazanılması gereken savaşlarda yer aldı ya da hâlâ çözülmemiş sorunları gündeme getirdi.
Kent Diplomasisi-Türkiye – Ukrayna Yerel Yönetimleri Arasında İşbirliği / Fatma Betül Şengönül / Siyasal Kitabevi / S. 170 / Kent
Kent diplomasisi, birçok alanda belediyeler arasında ilişki kurulması ve mevcut ilişkilerin geliştirilmesinin önemli bir aracı olmuştur. Kardeş kentler, kent eşleştirme, kentten kente işbirliği, ulusal kent ağları, bölgesel kent ağları ve küresel kent ağları kent diplomasisinin mihenk taşları olmuş ve yerel yönetimlerin kentler ve dolayısıyla ülkeler arasındaki ilişkilerini etkilemiştir. Yerelin uluslararası seviyeye taşımasına olanak sunan kent diplomasisi ve bu bağlamda kurulan işbirlikleri küresel, bölgesel, ulusal ve yerel sorunlara odaklanarak vatandaşların doğrudan hizmet almalarına yardımcı olmuştur. Kent diplomasisinin yerelin diplomasi alanında uzun yıllar önce çıktığı bir yolculuk olarak önemli bir mesafe kat ettiği görülmekle birlikte, kent diplomasisi araçlarının tespiti, kapsam ve boyutunun analizi için önünde oldukça uzun bir yol bulunmaktadır.
Bu çalışmada; öncelikle kent diplomasisi kavramı, devamında Türkiye ve Ukrayna’daki yerel yönetimler ve son olarak Türkiye’deki yerel yönetimlerin özellikle belediyelerin kent diplomasisini kullanarak Ukrayna’daki belediyelerle olan ilişkileri ve onlarla kurmuş oldukları kurumsal, kültürel, sosyal, teknolojik, ekolojik, ekonomik vb. alanlarda işbirlikleri ele alınmıştır. Bu kapsamda seçilen belediyelerin uluslararası işbirliği ile ilgili mevcut durumları ortaya çıkarılmıştır. Bununla birlikte belediyeler arasında uluslararası işbirliğinin önemine ve geliştirilmesine de dikkat çekilmek istenmiştir.