Ferhan Şensoy, 31 Ağustos 2021’de Ses 1885’e, çok sevdiği Beyoğlu’na, Geriş’e, İstanbul’a ve yaşadığı milyonlarca kalbe sessizce veda edip aramızdan ayrıldı. Yazdığı onlarca kitap, onlarca oyun, onlarca şiir, bestelediği onlarca şarkı… Şensoy’u “meddahımız” yapan asıl şey neydi diye düşünüyorum günledir.
Ferhan Şensoy denildiğinde aklımıza birçok güzel anı, oyun ve birbirinden yaratıcı söz oyunları geliyor. Ama en çok da çağına tanıklığıyla ve özgürlüğe olan sarsılmaz inancıyla bizi kendine hayran bırakan duruşu… Onu hatırlarken, ortaoyun geleneğinin tarihsel köklerini ve Şensoy’un bu gelenek içindeki yerine bir göz atalım..
Ferhan Şensoy, 1991 yılında Cami’nin ‘Yorgun Matador’u ile giriş yaptı. Muazzez Menemencioğlu, o yıllarda, oyunun yaratım sürecini, tiyatroyu ve gündemi Ferhan Şensoy ile konuştu…
Çepeçevre duvarla sarılmış
Kocaman bir avludayız, yani küçücük
Kocamanız yani
Okulların üstündeki gökler yırtılmaz, delinmez türden kuşkusuz. Ve bu duvarları böylesine yüksek yapanlar hiç okulda okumamışlar besbelli.
Büyük ilgisizliği Marie France Boyer ile “Katıların genleşmesi”nin, usumun çengelleri günün olaylarına takılı tepemden çatlıyorum. Çözümsüz fizik sorunları bunlar, bu kitabı yazanın anasını belliyorum.
Benim penceremin otuz iki…