Share This Article
Çalkantılı bir beş yılı geride bıraktık. Ancak sanırım o bizi geride bırakmadı. Uzun bir süredir sinyalleri verilen ve son beş yılda hayata geçirilen deneysel ekonomi yönetimi sonucunda bir İngiliz vatandaşının dünyanın en büyük futbol organizasyonunun finalini izlemek için İstanbul’a gelip, 2 günde sadece 120 Sterlin harcadığı bir ülkeye döndük.
Hayat pahalılığı toplumun yarısının ilk sıradaki problemi olarak gözükürken, metropollerdeki barınma krizi ise artık bir “bekaa sorununa” dönmüş durumda. Bu kentlerin başında ise İstanbul geliyor. Yaşadığımız hayatın zorluklarını daha geniş bir perspektiften yansıtabilmek için Türkiye’deki 15 ilden daha fazla Türk nüfusuna sahip Berlin’in yaşam maliyetlerini İstanbul ile karşılaştıracağız.
Artan nüfus en büyük sorun
Türkiye’nin en kalabalık, en gelişmiş, en problemlerle dolu kenti İstanbul… Nereden baktığınıza bağlı olarak mükemmel bir şehir olduğunu söyleyebilirim. İstanbul’un doğru yerlerine doğru zamanda gidip, belirli bir miktar gelirle özel yerlerinde bir yaşam kurduğunuzda bu kente hayranlık duymamak işten değil.
Ancak bu kentin nüfusu 16 milyon ve bu nüfus sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri.
Denizli’de yaşayan bir lise öğrencisisiniz. Çalışkan ve hedefleri olan bir gençsiniz. Sizi destekleyen tatlı bir aileniz var. Kendinize ve ülkenize değer katmak için, toplumu geliştirmek için çalıştınız, sınava girdiniz ve İstanbul Üniversitesi Endüstri Mühendisliği kazandınız!
Güzel hayallerle İstanbul’a ev bakmaya geldiniz. Ve kendinizi Mecidiyeköy’ün derinliklerinde, metroya çok yakın olduğunu iddia eden bir emlakçıyla, kot 3’te ışık almayan 20 yıllık bir dairede buldunuz. Aylık istenen kira, 7 bin TL. Lisans öğrencileri için verilen KYK kredisi, 1250 lira. Mecidiyeköy’ün 100m2 için ortalama kirası 15 bin 485 TL.
İstanbul’da yurtta kalan, üniversiteyi başarıyla bitirmiş bir bireysiniz. Mezun olur olmaz iş de buldunuz, çok şanslısınız! Asgari ücretin üç katı, 25 bin TL maaş ile meslek hayatınıza başlayacaksınız. Yurtta daha fazla kalamayacağınız için bir ev bulmanız ve taşınmanız gerekiyor.
İş yerine yakın olması sebebiyle Küçükyalı’yı tercih ettiniz. Tam 35 yaşındaki bir dairenin 9 bin TL olduğunu görünce ilk şoku yaşadınız. 10 yaş ve daha genç bir apartman dairesi için 19 bin TL aylık kira vermeniz gerektiğini öğrendiğinizde nasıl bir simülasyonun içine düştüğünüzü biraz fark etmeye başladınız. Küçükyalı’nın 100m2 için ortalama kirası 13 bin 500 TL.
Berlin’de konut…
Frankfurt yakınlarındaki Darmstadt’ta yaşayan lise öğrencisisiniz. Çalışkan ve hedefleri olan bir gençsiniz. Sizi destekleyen tatlı bir aileniz var. Kendinize ve ülkenize değer katmak için, toplumu geliştirmek için çalıştınız, sınava girdiniz ve Berlin Freie Üniversitesi Endüstri Mühendisliği kazandınız! Berlin’e geldiniz ve bir öğrenci stüdyo daire kiralamak istediniz.
Kiraların son yılların rekoruna koştuğu Berlin’de bu stüdyo daire için vereceğiniz kira, faturalar dahil, 800 Euro. Devletin bir üniversite öğrencisine sağladığı aylık destek ise 670 ila 945 Euro arasında.
Berlin’de yurtta kalan, üniversiteyi başarıyla bitirmiş bir bireysiniz. Mezun olur olmaz iş de buldunuz, çok şanslısınız! Giriş seviyesindeki bir mühendisin Almanya’daki ortalama maaşı aylık 3 bin 300 Euro. Ve çalışma hayatına yeni adım atan genç bir birey olarak, biraz daha merkezi ve ferah bir eve çıkmak istediniz.
Ortalama 1500 Euro ile gayet güzel, ışık alan, herhangi bir kot farkı olmayan bir daireyi tutup hayatınızı kurabilirsiniz.
İstanbul’da temel ihtiyaçlar
İstanbul emlak fiyatlarında dolar bazında da çok pahalı. Çok kötü evler, çok kötü mahallelerde ve çok pahalılar. Sancaktepe’de yeni yapılmış bir apartman dairesine 500 bin Euro vermek yerine bu parayla Avrupa’dan ev alıp oturma izni kazanmayı tercih eden birçok kişi var. Çok da mantıksız değil gibi ne dersiniz?
İstanbul’da asgari ücret, yani 8 bin 500 TL, yani 335 Euro kazanan bir bireyin yaşam maliyetini hesaplayalım. Bir kere ailesiyle yaşamıyorsa, ailesinden kalan ya da zamanında aldığı bir ev yoksa, veya kirada oturduğu eve en az 3 yıl öncesinden çıkmamışsa; sabırlar diliyorum. Umarım iyi insanlarla karşılaşır ve hızla rahata erer.
Evmiş, arabaymış, buraları geçiyorum. Buraları geçeli çok oldu. İstanbul’da yaşayan bir bireyin temel ihtiyaçları için gereken minimum kazanç yaklaşık 480 Euro. Yani yaklaşık olarak 12 bin 500 TL…
Berlin’de ise bu tutar yaklaşık 1000 Euro. Yani yaklaşık olarak 25 bin TL. İstanbul’daki bir asgari ücretlinin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için her ay 150 Euro‘ya daha ihtiyacı var. Berlin’de yaşayan biri ise kanunen saatte 12 Euro’dan az kazanamaz. Yani haftada 40 saat çalışıyor dersek bu 1920 Euro yapar. Bu da demek oluyor ki, Berlin’de hayat kuran biri temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kazancının neredeyse yarısını koruyor.
İki kent arasındaki giyim ve teknolojik aygıtlar fiyatlarında Euro bazında neredeyse hiç fark yok. Et ve süt ürünleri İstanbul’da nispeten daha pahalı ki İstanbul’daki fiyatlar 335 Euro’luk bir dilime oranlanırken, Berlin’deki fiyatlar 1920 Euro’ya oranlanıyor. Yani durum içler acısı.
‘Herkes kayınvalidesiyle iyi geçinsin!’
Viral bir Tweet vardır, “Kreş fiyatlarına şok oldum herkes kayınvalidesiyle iyi geçinsin” diye. İstanbul’daki kreş fiyatları Berlin’in tam yüzde 68 fazlası. Çocuklarınız analı babalı, kayınvalideli, kayınbabalı büyüsün.
Tabii ki bu rakamlara oran olarak bakmak en sağlıklı muhakemeyi yapmamıza yardımcı olur. Berlin tabii ki İstanbul’dan daha pahalı. Bu çok normal. Ancak bizim asıl karşılaştırdığımız şey alım gücü. 335 Euro ve 1920 Euro aynı alım gücüne sahip olabilmesi için İstanbul’daki ürünlerin Berlin’deki aynı ürünlerden yüzde 83 daha ucuz olması gerekiyor. Bu bilgi altın değerinde.
Şimdi bazı ürünleri karşılaştıralım:
- Ortalama bir lokanta Berlin’de yüzde 50 daha pahalı: 12 Euro / 6 Euro
- 1 litre süt Berlin’de yüzde 24 daha pahalı: 1,30 Euro / 1 Euro
- 1 kg pirinç Berlin’de yüzde 37 daha pahalı: 2,57 Euro / 1,62 Euro
- 1 kg kırmızı et İstanbul’da yüzde 0,5 daha pahalı: 14,40 Euro / 14,30 Euro
- 1 kg soğan Berlin’de yüzde 43 daha pahalı: 1.68 Euro /0,95 Euro
Hobileri olan insanlar kalitesiz bir hayatı pahalı yaşamak zorundalar
Tüm alkollü içecekler İstanbul’da Berlin’den daha pahalı. Elimizdeki altın oran yüzde 83. Bu orana uyan kısım sadece su, sigara ve taksi fiyatları. Sarı arabalara herhangi bir empati kurmakta zorlanıyorum. Tüm bu ürünlerin ortalamasını aldığımızda İstanbul’un Berlin’den yüzde 49 daha ucuz olduğu ortaya çıkıyor. Ki bu, olması gerekenden çok daha pahalı demek.
Hayalleri olan, zevkleri olan, hobileri olan insanlar kalitesiz bir hayatı pahalı yaşamak zorundalar yıllardır. Ve buradaki yaşam maliyetlerinde 10 yıl önce, 20 yıl önce rahatça yapılabilecek sosyal aktivitelerin hiçbiri yok. Metrobüsle işten gelip mercimek çorbası, güzel bir pilav ve taze fasulyeyi yiyip televizyon izlenen bir hayatın maliyeti bu. Ve bu hayat için bile aslında 150 Euro açık var. Merkez Bankası’nın net rezervleri gibi bir hayat.
Konu biraz olsun İstanbul olunca, beklenen büyük depremini de özellikle konut piyasasında göz önünde bulundurmak gerek. Sanıyorum bunu göz önünde bulunduran bir avuç insan var. Ama biz de onlardan biriyiz sevgili okurlar.
Türkiye’nin nüfusunun yüzde 18,65’inin ikamet ettiği, Türkiye ekonomisinin yarısını oluşturan İstanbul’da ortalama kira ne kadar? 11 bin TL… Bazı ilçelerde 28 bin TL. Peki, asgari ücret ne kadar? 8 bin 500 TL. Asgari ücretle çalışanların oranı nedir? Yüzde 50… Bugün ülkemizin geldiği nokta, on binlerce insanın evinin sağlam olmadığını bildiği halde başka çaresi olmaması.
Kuzguncuk’ta kahvaltı yaptığımız, Kanlıca’da mola verdiğimiz, Yeniköy’de dostlarla buluştuğumuz güzel bir İstanbul diliyorum.