Yaşamın kötücüllüğüne ince bir isyan: Gülten Akın
Share This Article
Gülten Akın, 23 Ocak1933’te İç Anadolu’nun bozkırında, Yozgat’ta dünyaya gelmiş, yaşamı boyunca zorluklarla mücadele etmesine karşın dizelerinde hep umudu besleyerek toplumun ötekisinin sesi olmuş bir şair…
İkinci Dünya Savaşı yıllarını henüz çocukken yaşayan Gülten Akın, yoksulluğun tüm yüzleriyle bu dönemde tanışır. Fakat Akın, buradan da umut devşirmeyi başararak 50 yılı aşkın ve dört döneme ayırabileceğimiz şiir yaşamını bu ümidin üstüne kurar.
“Yaşam gerçektir, yaşam düştür”
Hayata bakışını kendi cümleleriyle, ”Ben İkinci Dünya Savaşı’nı gördüm ve 90’lara geldiğimiz zaman bile ben bu yaşamın daha güzel olabileceğine dair birtakım umutlar besledim. Bakın yaşam nedir? Yaşam gerçektir, yaşam düştür. O ikisi bir açıyı taşısalar da yaşam bu ikisi birlikteyken ancak yaşamdır. O ikisini birbirine yaklaştıracak şey de yani yani düşten gerçeğe insanın geçebilmesini sağlayan şey de umuttur” şeklinde aktaran şairin fikirlerine neredeyse tüm şiirlerinde rastlamak mümkündür.
Gülten Akın Uzun Yağmurlardan Sonra şiirindeki dizelerde de bu umudu “Alır yürür sıcak mavisi göğün/ Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün” sözcükleriyle anlatır. Ona göre, yağmurdan da, rüzgârdan da, yağmurdan sonra maviyle aydınlanan gökyüzünden de çıkarılacak güzel bir anlam vardır. Yaşamın kötücüllüğüne, dünyanın dayanılmaz ağırlığına, endüstriyelleşmenin dayattığı yabancılaşmaya bir karşı gelişi taşır Akın dizelerinde. Şiiri yaşamından bağımsız değildir ve dizeleri yaşamından etkilenmiştir. Bu nedenle Türkiye’nin en iyi şairlerinden biri olarak anılır. Öyle ki; 2008 yılında Milliyet Gazetesi tarafından yapılan araştırmada “Yaşayan En Büyük Türk Şairi” olarak nitelendirilir.
Akın’ın şiiri bu bağlamda, İmgesel dönem, Toplumsallık dönemi, Destanlar dönemi ve Ustalık/Bilgelik dönemi olarak dört ana başlıkta incelenmiştir. Şiirinin ilk döneminde İkinci Yeni’den etkilenen ve bireysel imgelerle şekillenen şiiri, sonrasında toplumcu gerçekçi bir çizgide ilerlemiştir. Gülten Akın kitapları da şairin yaşamından etkilenen bu dönemler ekseninde gelişir ve bazı kitaplarının kronolojik olarak sıralaması şu şekildedir:
Rüzgâr Saati (1956)
Kestim Kara Saçlarımı (1960)
Sığda (1964)
Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı (1972)
Ağıtlar ve Türküler (1976)
İlahiler (1983)
Sevda Kalıcıdır (1991)
Sonra İşte Yaşlandım (1995)
Şiiri Düzde Kuşatmak (1996)
Sessiz Arka Bahçeler (1998)
Uzak Bir Kıyıda (2003)
Kırmızı Karanfil, 1956 – 1971 Toplu Şiirler
Ağıtlar ve Türküler, 1972 – 1983 Toplu Şiirler
Uzak Bir Kıyıda, 1991 – 2013 Toplu Şiirler
Gülten Akın, henüz küçük bir kız çocuğu olduğu günlerde dahi öğretmenlik hayali kurarken, hayat onu 1955 yılında tamamladığı Ankara Hukuk koridorlarına götürür. Mezun olduktan sonra hayatını birleştirdiği Yaşar Cankoçak’ın kaymakamlık mesleği nedeniyle 1952-1978 yılları arasında Anadolu’nun pek çok farklı şehrinde yaşar. Bu dönemde tahsilini aldığı avukatlık ve kopamadığı öğretmenlik mesleklerini birlikte icra eder. Akın’ın bu evliliğinden 5 çocuğu olur. Gülten Akın, yaşamının bu bölümünde farklı hayatlarla, ötekileştirilmiş insanlarla, toplumsal acılarla, Anadolu’daki derin yoksullukla karşılaşır ve rastladığı acıları şiirlerine incelikle yansıtır. Gülten akın ah kimselerin vakti yok ince şeyleri anlamaya dizelerine de bu ince bakışını aktarır. Buna, şairin Kar Kar şiirindeki şu dizelerde de rastlamak mümkündür:
“Dursak da gitsek de ölüm olunca (Sabah)
Atları yükleyin gidelim gidelim
Hastalar binitli, sağlar yürüsün
Patates (Parası doktora)
Yukarı Fizmeden çekip bismillah”
Gülten Akın Kestim Kara Saçlarımı şiirinde, şiirlerine sıklıkla konu edindiği kadın varoluşunu anlatır. Akın, şiirlerinde çoğunlukla ataerkil toplum yapısı içinde suskunluğa itilen kadının var olma uğraşını ele alır. Kestim Kara Saçlarımı şiirinde de kadınlığı simgeleyen saçlarını keserek toplumun kadına verdiği ödevlerin reddedilişini anlatır. Aşağıdaki dizelerde kadının kadınlığından ötürü toplumdaki baskılanışına saçlarını keserek karşı çıkar ve sesi kısılan, rüzgarı kesilen, karanlığa itilen tüm kadınların sesi olur.
“Kestim kara saçlarımı n’olacak şimdi
Bir şeycik olmadı – Deneyin lütfen –
Aydınlığım deliyim rüzgârlıyım
Günaydın kaysıyı sallayan yele
Kurtulan dirilen kişiye günaydın”
Gülten Akın Deli Kızın Türküsü şiirinde detoplumsal ön kabulleri reddeden bir kadının hikayesiyle hayat akışında arka plana itilen yaşamın gizi ile yitirilmeyen umudu anlatır.
Doğduğundan itibaren tüm yaşamını mücadeleyle geçiren Gülten Akın, toplumsal mücadeleden de uzak kalmaz. 1980’den sonra Halkevleri, İnsan Hakları Derneği, Dil Derneği gibi demokratik kitle örgütlerinde kurucu ve yönetici olarak görev alır.
Şiirlerinde kadını, ötekini, yoksulluğu, kaybolan incelikleri anlatan Gülten Akın 4 Kasım 2015’te Ankara’da tedavi gördüğü hastanede yaşama veda eder ve ardında kendine eş ruhlara baş ucu eseri olacak pek çok eser bırakır.
Gülten Akın’ın Aldığı Ödüller ve Gülten Akın Şiirinin Başarıları
Gülten Akın 1950’de yayınlanmaya başlayan şiirlerinde umuda, yaşama uğraşı arasında unutulan, gözden kaçırılan değerlere değinir ve 1955 yılında Varlık Şiir Yarışması’nda birincilik ödülüne layık görülür. Yaşamı boyunca eserlerinin pek çoğuyla çeşitli ödüller kazanır ve bazı şiirleri sanatçılar tarafından bestelenir. Akın’ın aldığı ödüller ve bestelenen şiirleri şu şekildedir:
Gülten Akın’ın Aldığı Ödüller
- 1965 – Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü, Sığda ile
- 1972 – TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda Başarı Ödülü, Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı ile
- 1977 – Yeditepe Şiir Armağanı, Ağıtlar ve Türküler ile
- 1991 – Halil Kocagöz Şiir Ödülü
- 1992 – Sedat Simavi Edebiyat Ödülü
- 1999 – Altın Portakal Şiir Ödülü
- 2003 – Dünya gazetesi Yılın Telif Kitabı Ödülü
- 2008 – Erdal Öz Edebiyat Ödülü
- 2014 – Metin Altıok Şiir Ödülü
Gülten Akın’ın Bestelenmiş Şiirleri:
- Büyü Yavrum – Grup Yorum (1987), Edip Akbayram, Kemal Sahir Gürel (1988)
- Deli Kızın Türküsü – Sezen Aksu (1993)
- Siyah Beyaz (1989) – Sevinç Eratalay
- Beni Unutma (1989) – Sevinç Eratalay
- Ertuğrul’a Ağıt – Grup Yorum