İsmail Gezgin, “Ötekilerin Arkeolojisi”nde uygarlığın sumen altı ettiği, görmediği ve ötelediği insanların öyküsünü anlatırken yine sınırlara getiriyor sözü. Başka bir deyişle sınıflar arasındaki mücadele tarihinden örnekler sunuyor; iktidar ve yakın çevresindeki azınlık ile çoğunluğun gerilimine odaklanıyor.
Kutsal, etrafı çevrilmiş bir kapalı alanın içinde, bir sunağın etrafında yükselen şehir, tanrıları ve şehrin insanlarını barındıran dinsel bir evdir.
“Bir kentteki yapıları hayvanlara benzetmek olası. Neden olmasın, insan bu düşünceye biraz alışınca hiç de kötü bir şeymiş gibi gözükmüyor. İstanbul’da da her kentte olduğu gibi türlü çeşitli hayvan var. Aralarında oldukça ilginç olanlar bulunuyor. Örneğin şu tarih öncesi dönemde yaşamış büyük sürüngenleri andıran surlar, hisarlar.”