Share This Article
Charles Mingus, ‘Caz Atölyesi’ olarak bilinen müzik okulunu bir grup müzisyenle çalışmak ve caz müziğine ilişkin yeni yaklaşımları inşa edeceği bir yer olarak tasarlıyor. Mingus, bu müzik okulunda yeni bir çığır açıyor ve sürekli olarak müzisyenlerinin algılarını yerinde keşfetmelerini ve geliştirmelerini talep ediyor.
Atölye’ye (veya müzisyenlerin değimiyle “Sweatshops”) katılanlar arasında Pepper Adams, Jaki Byard, Booker Ervin, John Handy, Jimmy Knepper, Charles McPherson ve Horace Parlan bulunuyor. Mingus, zaman içinde bu müzisyenleri birçok yönden özgür cazı öngören uyumlu bir doğaçlama makinesi haline getiriyor. Bazı müzisyenler atölyeyi caz için bir “üniversite” olarak adlandırıyor.
‘Zenci’ dedikleri zaman, Amerikalı değilsin demektir
Fakat bir süre sonra Mingus, kurduğu atölyeyi mali nedenlerden ötürü çekip çevirememeye başlıyor. Borçlarını ödeyemediği için ‘Greenwich Village 5 Great Jones Caddesi’ndeki çatı katındaki müzik okulu olarak kullanılan mekân, 1968’da polis eşliğinde haczediliyor. Bu anları kameraya alan Reichman, Mingus ve beş yaşındaki kızı Carolyn’ın o anlarda neler yaşadığını kayıt altına alıyor.
Fakat bir süre sonra Mingus, kurduğu atölyeyi mali nedenlerden ötürü çekip çevirememeye başlıyor. Borçlarını ödeyemediği için ‘Greenwich Village 5 Great Jones Caddesi’ndeki çatı katındaki müzik okulu olarak kullanılan mekân, 1968’da polis eşliğinde haczediliyor. Bu anları kameraya alan Reichman, Mingus ve beş yaşındaki kızı Carolyn’ın o anlarda neler yaşadığını kayıt altına alıyor.
Cazın çığır açan bu dev isminin yaşadığı derin üzüntü kameraya yansırken, Mingus’un sarf ettiği sözler oldukça çarpıcı. Piyano’da birkaç nota çalan Mingus, ağızında piposu ile ayağa kalkıyor ve “öfkesini eline alarak” tetiğe basıyor. Ardından kızına bir yudum şarap içiriyor ve Birleşik Devletler Bağlılık Yemini’ni biraz kızgın, biraz da alaycı bir dille kendi yorumuyla okumaya başlıyor:
Bayrağa, “beyaz” bayrağa bağlılık yemini ediyorum. Amerika bayrağına bağlılık yemini ediyorum. “Siyah” veya “zenci” dedikleri zaman, Amerikalı değilsin demektir. Ben sadakat yeminini senin bayrağına yapıyorum. Mecbur olduğumdan değil; ama lanet olsun ki bağlılık yemini ediyorum. Amerika Birleşik Devletleri bayrağına bağlılık sözü veriyorum. Beyaz, çizgisiz, yıldızsız bayrağa. Seçkin bir azınlık tarafından giyilen “kârlı” bir prestij simgesi olan bayrağa!
Charles Mingus, İtalya Bergamo’da… 14 Mart 1975; Fotoğraf: Luisa Cairati
Beyaz Amerika’nın kirli yüzüne indirilen tokat!
Charles Mingus’ın müziği ve ideolojisi, siyah toplumda büyük kabul görüyordu. Sanatçı olmasının yanı sıra bir eylem adamıydı da… Örneğin, 1959 yılında Arkansas valisi Orval E. Faubus’un ırkçı uygulamalarını protesto etmek amacıyla “Fable Of Faubus”u bestelemişti. Aynı yıl çıkan “Mingus Ah Hum” albümünde yer alan parça için Mingus, Ku Klux Klan ve Nazizm karşıtı sözler yazmıştı. Columbia şirketi sözleri de basmayı reddetti. Parça özgün sözleriyle 1960 yılında bağımsız Candid etiketiyle çıkan “Charles Mingus Presents Charles Mingus” plağında yer almıştı.
Bu nedenden Amerikan devleti için Mingus, her fırsatta cezalandırılması gereken aykırı bir figürdü. New York kent kültürü için oldukça kritik bir noktada bulunan Mingus’a işte bu nedenlerden ötürü destek verilmiyordu. O beyaz adamın beğeni duygularına hitap etmek için değil, beyaz adamın “öteki” üzerine kurduğu hegemonik ilişkiyi yerden yere vurmak için müziğini kullanıyordu.
“Mingus: Charlie Mingus 1968” belgeseli bu tarihi anı kayıt altına alırken cazın efsane isminin müziğine ilişkin bir belgesel olmanın çok ötesinde, sistemin arka planını gösteren bir belgesel olma özelliğini taşıyor. Reichman o anları kayıt altına alırken, yetkililerinin her şeyi alıp götürmeden önceki gece Mingus’un dağınık eşyalarına baktığı o üzücü anı yakalıyor.
Ertesi sabah atölyeye gelen yetkililer, Mingus’un müzik aletleri de dahil olmak üzere, eşyalarını kaldırıma çekilip bir kamyona yüklüyor. NBC muhabirinin aşağılayıcı sahneyi kaydetmek için kalabalığı yararak Mingus’a ulaştığı o anlarda, polis bu büyük sanatçının binaya girmesini engellediği anlar görüntüleniyor ve elbette Mingus’un göz yaşları…
“All the Things You Are” ile gelen ufak dokunuşlar
Belgeselin bazı yerlerinde Mingus’un canlı performansından da kareler kullanılmış. Mingus grubu Peabody ile Massachusetts’teki Lennie’s-on-the-Turnpike adlı küçük bir kulüpte verdikleri konserden kesitler kullanılmış. Basta Mingus, davulda Dannie Richmond, alto saksafonda Charles McPherson, tenor saksafonda John Gilmore, trompette Lonnie Hillyer ve piyanoda Walter Bishop Jr. yer alıyor. Mingus ve grubu sırasıyla, “All the Things You Are”, “Take the ‘A’ Train” ve “Secret Love” parçalarını çalıyor.