Ölümünün 65. yıldönümünde, 1935’ten 1959’a dek tuttuğu günlüklerinde Albert Camus’nün edebî ve felsefi söyleminin izlerine, romanlarının ve denemelerinin nüvelerine, eleştirilerine ve eski dostlarıyla kavgalarına, absürt ve başkaldırı dönemlerini de içeren çağının tanıklığına rastlıyoruz. Diğer bir deyişle kendisini doğrudan sunan bir sanatçı-filozofla yüzleşiyoruz “Günlükler 1935-1959″da.
“İktidar mekanizmasının tekerleklerini yağlamak yerine onu frenlemeliyiz. Her alanda herhangi bir partiyle yetinmek yerine her alanda kadının sömürülmesine karşı mücadele etmeliyiz. Örneğin evişi sorunu var. Ekonomik bağlamda, bu kadınların ücret bile almadıkları görülmeyen çalışmadır.”