Share This Article
Üç Kadın / Robert Musil / Çev. Zehra Aksu Yılmazer / Can Yayınları / S.112 / Roman
Bir insana güvenmediğinde sadakatin en açık işaretleri bile sadakatsizliğin işaretlerine dönüşür, güvendiğinde ise sadakatsizliğin elle tutulur kanıtları bile yanlış anlaşılan, büyüklerinin haksız yere cezalandırdığı bir çocuk gibi ağlayan sadakate dönüşür.
Musil, 1911’de yayımlanan “Birleşmeler”den sonra yine kadın karakterlere odaklandığı Üç Kadın’da farklı toplumsal sınıflardan gelen üç kadının hikâyesini anlatıyor. Öykülere ismini veren ve hayatlarındaki erkeklerin bakışından gördüğümüz bu kadınlar ilk bakışta öykülerin odak noktası değilmiş gibi görünseler de üç erkeğin kaderine hükmeden, olayları belirleyen onlar: Köylü Grigia, aristokrat Portekizli ve tezgâhtar Tonka.
Üç Kadın, edebiyat gezegeninin dâhi münzevisi Musil’in hayatının eseri kabul edilen Niteliksiz Adam’dan önceki son aşama.
Yaşayanlar ve Diğerleri / Jose Eduardo Agualusa / Çev. Bengi Paixao / Timaş Yayınları / S.272 / Roman
Sondan sonra nereye gidiyoruz? Yaşamın sonundan, dünyanın sonundan sonra mesela… Belki küçük bir adaya, çünkü bu romandaki karakterlerden birinin dediği gibi, “dünya sona erdikten sonra adalarda yeniden başlayacak”. Şiddetli bir fırtınanın ardından bir grup Afrikalı yazar, bir edebiyat festivali bahanesiyle bir araya geldikleri Mozambik Adası’nın eşsiz ve büyülü güzelliğinde mahsur kalırlar. İnternetten, telefondan, haberlerden, herhangi bir iletişim aracından uzak yedi gün… Bütün bunların üstüne, adanın sokaklarında kendi hayal ürünleri olan yarattıkları kahramanlarıyla karşılaşmaya başladıkları noktada işler bambaşka bir boyuta taşınır! Hikâye bizi daha da ileriye götürür: Gerçeklik ve kurgu, geçmiş ve gelecek, yaşam ve ölüm arasındaki sınırı sorgulayan, hem yazarları hem de halkı rahatsız eden bir dizi garip ve gizemli olaya…
José Eduardo Agualusa, Yaşayanlar ve Diğerleri’yle edebiyatında yeni bir eşikten geçiyor. “Kapanmak” fiilini dünya genelinde tecrübe ettiğimiz zamanlara ayna tutan bu roman, zamanın ruhunu büyülü gerçekçilikle taçlandırıyor.
Aşk Romanları Okuyan İhtiyar / Luis Sepulveda / Çev. Emrah İmre / Everest Yayınları / S.136 / Roman
Antonio José, yıllarca Amazon’un derinliklerinde Shuar yerlileriyle yaşamıştır. Ormana ve yasalarına uyum sağlamayı öğrendiği, avcılıkta ve iz sürmede uzmanlaştığı yıllardan sonra, hayatının son dönemecine girdiğini hissederken Ekvador ormanlarının kıyısında bir nehir kasabasına yerleşir. Yaşlılığın panzehrini burada, az uyumakta, çok okumakta, kitaplardaki aşkın gizemlerine dalıp gitmekte, öykülerin geçtiği yerleri hayalinde canlandırmakta bulur. Ancak altın arayıcıları ve hükümetin temsilcileri ona rahat vermez. Avcılıkta iyi olduğu için tehlikeli bir jaguarın peşine düşmesini isterler: Antonio José jaguarın peşinde, “medeni” insanların yıkıcılığını ve aşk romanlarının önemini kavrayacağı yeni bir yola girer.
İlk olarak 1989 yılında yayımlanan “Aşk Romanları Okuyan İhtiyar” bugün artık hayatın merkezine yerleşmiş olan sorunları çok erkenden görmüş bir eser; Luis Sepúlveda’nın büyüleyici kaleminden iktidar sahipleri, doğanın ve masum insanların sömürülmesi ve edebiyatın gücü üzerine uzun süre hafızalardan çıkmayacak türden bir roman.
Kalp: Bir Tarihçe – 21. Yüzyıl Kitapları / Sandeep Jauharm / Çev. Yeşim Seber / Yapı Kredi Yayınları / S.280 / İnceleme
Kalp hayatın merkezinde yer alır. Kardiyolog Sandeep Jauhar içinse saplantı derecesinde bir tutkudur. Zira kalple ilgili sorunlar ailesinde büyük travmalar yaratmış, hassas bir yapıya sahip olan Jauhar’a daha çocuk yaşlarda uzman doktorluğa giden yolu açmıştır.
“Kalp: Bir Tarihçe”, hayatın motoru olduğu kadar her türden duyguyu barındıran en önemli organı tüm yönleriyle ele alan bir kitap. Bir yandan tıp doktorları ve bilim insanlarının giriştikleri kimi tabu yıkıcı deney ve keşiflerin öyküsünü anlatırken bir yandan da bu büyüleyici organın yapısına ve işleyişine açıklık getiriyor. Bununla beraber özellikle modern tıbbın olağanüstü başarılarının yanında yetersiz kaldığı noktalara da işaret ediyor. Kalp hastalıklarının halen en önemli kamu sağlığı sorunlarından biri olduğunu belirten yazar, kişisel deneyim ve gözlemleri kadar geniş çaplı araştırma sonuçlarına da yer veriyor. Böylece meselenin sadece teknolojik ilerlemeyle çözülemeyeceğini savunarak toplumsal sorunlara ve günümüz insanının ruh haliyle yaşam tarzına da dikkat çekiyor.
A’dan Z’ye Kadın Kooperatifleri / Nazlı Kazanoğlu / Nobel Bilimsel Eserler / S.124 / Araştırma
Dünya çapında 100 milyon kişiye istihdam imkânı sağladığı tahmin edilen kooperatifler işsizliğin önlenmesinde ve yoksulluğun azaltılmasında da etkin bir araçtır. Bu bağlamda ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı gibi hane içi işlerden sorumlu görülen bu yüzden de iş hayatına girişi ve iş hayatındaki hareketliliği oldukça kısıtlı olan kadınların hem ekonomik hem de sosyal hayatta daha aktif olabilmelerini sağlayacak yöntemlerin en başında kadın kooperatifleri gelmektedir.
Kadınların istihdama katılımlarının yüzde otuz dört olduğu ülkemizde kadın kooperatifleri kadınların istihdama katılmasında, mesleki ve sosyal alanlarda farklı yetkinlikler kazanmasında ve ekonomik kazanç sağlamasında çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda 2010 yılından itibaren ülkemizde kurucuları kadın olan ve kadın istihdamı sağlayan kooperatiflerin kurulmasına yönelik çalışmalar başlamıştır ve 2011 yılında sayıları üç yüz beş olan kadın kooperatiflerinin sayısı bugün tasfiye halindekilerle birlikte dokuz yüz kırk dörde çıkmıştır.
Ülkemizde özellikle karar verme süreçlerine katılmada, iş piyasasına girmede ve iş piyasasında yükselmede en dezavantajlı grupların başında gelen kadınların güçlendirilmesinde aktif bir rol oynamakta olan kadın kooperatiflerine yönelik ilgi giderek artıyor olmasına rağmen kadın kooperatifleri üzerine yapılan araştırmalar oldukça kısıtlıdır.
Özellikle ulusal literatürde kadın kooperatiflerinin güncel durumları ve yaşadıkları sıkıntılar, kadınların ekonomik ve sosyal güçlenmesinde kooperatiflerin oynadıkları rol ve kadın kooperatiflerinin kadınların sosyo-ekonomik güçlenmelerine katkısını ve kadınların hayatında yarattıkları değişim ve/veya dönüşümler göz ardı edilmiştir. Bu bağlamda bu kitap bir yandan literatürdeki bu boşluğu doldurmayı diğer yandan da kadın kooperatiflerinin kapasite gelişimine katkıda bulunmak amacı ile öneriler sunmayı hedeflemektedir.
Latin Amerika’nın Güzel İsyancıları / Hernando Calvo Ospina / Çev. Merih Cemal Taymaz / Dipnot Yayınları / S.196 / İnceleme
Bu kitapta ülkelerinin, kıtalarının özgürleşmesi mücadelesine damgalarını vurmuş olan otuz üç savaşçı kadının hikayelerini anlatıyor Ospina. İçinde bulunduğumuz coğrafyada da yabancısı olmadığımız kadın mücadelesine, kadınların mücadelelerine benzer örnekleri Latin Amerika’dan derliyor.
Kitap, sömürgecilerin Latin Amerika’ya ayak bastıkları 1492 yılından başlayarak 2000’li yılların ortalarına kadar geçen süre boyunca işbirlikçi diktatörlüklerin adlarını resmi tarihlerinden silmeye çalıştıkları kadın savaşçıların örnek yaşamlarını gözler önüne getiriyor. Kimileri tanıdığımız, kimileri ise adlarını hiç duymadığımız bu savaşçıların serüvenlerinde okuru gezintiye çıkarıyor.