Share This Article
Satılık Hayat / Yukio Mişima / Çev. Devrim Çetin Güven / Can Yayınları / S. 240 / Roman
Hayatımı satıyorum. Benden dilediğiniz şekilde istifade edebilirsiniz. 27 yaşında bir erkeğim. Mahremiyetinizin ve kişisel bilgilerinizin korunması teminatım altındadır.
27 yaşındaki reklam metni yazarı Hanio Yamada başarısız intihar girişiminden sonra yerel bir gazeteye ilan vererek yaşamını satılığa çıkarır. Çok geçmeden de çeşitli müşteriler tarafından aranmaya başlar fakat kendisine iletilen talepler giderek tuhaflaşırken hayatı da son derece absürd olaylarla dolu bir dedektif hikâyesine dönüşür.
“Satılık Hayat”taki Japonya, yazarın birçok kitabında karşılaştığımız onurlu savaşçıların ve kusursuz tavırların Japonya’sı değil, Amerikanlaştırılmış, modernitenin içine gömülmüş ve derin bir belirsizliğin pençesine düşmüş 1960’ların Japonya’sıdır. Zamanında tefrika halinde yayımlanmış ve diğer metinlerinden konusu, üslubu itibarıyla son derece farklılık gösteren bu kitapta Mişima yaşamı boyunca kendisini meşgul eden karanlık temaları hiciv yoluyla çarpıcı bir şekilde ele alıyor.
Curcunabazlar / Mehmet Anıl / İletişim Yayınları / S. 216 / Roman
Curcunabazlar’da, babaları İshak artık işgöremez duruma düşünce şirketin başına kimin geçeceği üzerine çetin bir mücadeleye girişen iki kardeşin, Mustafa ve Ömer’in hikâyesini anlatıyor Mehmet Anıl. Aslında ilk bakışta bir mücadeleye girişilmesine gerek yok gibidir, her şey nettir. Çünkü babaları, kendisinden sonra şirketin başına büyük oğlunun geçmesi isteğini zamanında yazılı hale getirtmiştir. Ancak bir sorun vardır, kardeşler ikizdir ve hangisinin büyük olduğuna dair hiçbir bilgi kesin değildir!
Mehmet Anıl, Hazreti İbrahim’in torunları arasındaki kardeş çatışmasından ilhamla, eğlenceyi de ihmal etmeyen modern bir masal yaratıyor.
Konuşan Hayvanlar / Joni Murphy / Çev. Mehmet Emin Baş / Timaş Yayınları / S. 272 / Roman
Sürekli bir yere yetişmeye çalışan kalabalıkların eksik olmadığı, sakinleri hayvanlardan oluşan bir şehir… Burada lemurlar espresso hazırlıyor, kuşlar posta taşıyor. Ayılar Wall Street’i mesken tutmuş, belediye başkanıysa milyarder bir yarış atı. Deniz canlılarına korku ve tiksintiyle bakılıyor; onları dışarıda tutmak için şehre bir duvar inşa edilmesi konuşuluyor. Burası New York; refahın ve sefaletin, yalnızlığın ve curcunanın, dayanışmanın ve ötekileştirmenin başkenti.
New York Belediyesi’nin izbe kayıt bölümünde tek başına çalışan Alfonzo, kaygı bozukluğu ve depresyondan mustarip bir alpaka. Alfonzo’yu evinin konforunda girdiği trajikomik bunalımlardan çekip alabilen tek kişiyse lama dostu Mitchell. İkili şehrin altını oyan yozlaşmış sistemi ifşa etme ihtimaliyle karşı karşıya kalınca Alfonzo hayatının kararını vermek zorunda kalacak: Tüm gördüklerini sineye çekip ıssız yaşamına mı dönecek, yoksa bu düzeni değiştirmek için elini taşın altına mı koyacak?
Joni Murphy’nin kıvrak zekâsı ve renkli hayal gücünün eseri “Konuşan Hayvanlar” modern zamana dair muzip bir fabl, gözü kara bir hiciv…
Mükemmellik Tuzağı / Thomas Curran / Çev. Emre Can Ercan / Kronik Kitap / S.288 / Psikoloji
Günümüzde tükenmişlik ve depresyon; işyerindeki yoğun rekabetin, kendimizi başkalarıyla kıyaslamaya teşvik eden baskıcı ölçüde yaygınlaşmış sosyal medyanın, elit üniversitelerden diploma edinme arayışının ve ebeveynler ile akranların etkisiyle rekor düzeylere ulaşmıştır. İçinde yaşadığımız ekonomik sistem mükemmeliyetçiliği besleyici nitelikte bir dizi çarpık değer üretmeyi sürdürdüğü için, hepimizin ruh haline silinmez şekilde yapışıp kalmış bu olumsuz duygular her geçen gün daha da yoğunlaşmaktadır.
Thomas Curran, “mükemmeliyetçiliğin” neden yükselişte olduğunu, hayatlarımızı nasıl alt üst ettiğini ve onu durdurmak için ne yapabileceğimizi incelikle anlatıyor. Mükemmeliyetçiliğin hem sizin hayatınız hem de toplumun geneli üzerindeki sinsi etkilerini gün yüzüne çıkaran “Mükemmellik Tuzağı”, araştırmaya dayalı içeriğiyle bu olgunun sebepleri ve sonuçlarını güzel, düşündürücü ve titiz bir yaklaşımla keşfederek ilgi çekici ve kapsamlı bir analize tabi tutuyor.
“Mükemmellik Tuzağı: Her Zaman Daha Fazlasını İsteyen Bir Dünyada Yeterli Olanın Gücü”, mükemmeliyetçilik arayışının tükenmişliği ve depresyonu nasıl beraberinde getirerek bizi hedeflerimize erişmekten alıkoyan tehlikeli bir saplantıya dönüşebileceğine işaret ediyor. Bunun yanında başarısızlıktan korktuğunuzda, hatalarınıza takılıp kaldığınızda ya da kendinizi yetersiz hissettiğinizde hayatınızı tekrardan yoluna koyabilmeniz için vakit kaybetmeksizin uygulayabileceğiniz pratik çözüm yolları gösteriyor.
Kapitalizm ve Demokrasi Bir Zıtlığın Anatomisi / Can Cemgil, Ömer Turan / Metis Yayınları / S.320 / İnceleme
“Kapitalizm ve Demokrasi Bir Zıtlığın Anatomisi” on dokuzuncu yüzyılda Marx’ın yazdıklarından başlayarak yirminci yüzyıldan günümüze uzanan geniş bir zaman dilimi içerisinde kapitalizm ve demokrasi arasındaki ilişkiyi bir zıtlık olarak yorumlamış toplam on bir düşünürün çözümlemelerini inceliyor. Her bölüm bir düşünüre odaklanıyor. Başka bir ifadeyle, okurlar kitabın her bölümünde kapitalizm ve demokrasi arasındaki zıtlığa dair farklı bir çerçeve farklı bir yorum buluyor. Sonsöz’de ise, kapitalizm ve demokrasi ilişkisi hakkında, mevcut küresel ekonomik konjonktür üzerinden bir ufuk turu karşımıza çıkıyor.
Bu çalışma en uç biçimlerinde kapitalizm ile demokrasiyi özdeş gösteren hâkim küresel ideolojinin bir eleştirisini sunmayı amaçlıyor. Dolayısıyla kitabın, kapitalizm ile demokrasinin tarihsel ve kavramsal olarak nasıl ilişkilendiğine dair bir döküm sunarken, özdeşlik bir yana karşımızda birbirini dışlayan iki sosyal gerçeklik olduğunu göstermeye yönelik çabalara da katkı sağlayacaktır.
Çağdaş Kentlerin Kurumsuzlaştırılması ya da Yeniden Kurumsallaştırılması / İdealkent Yayınları / Kolektif / S.479 / İnceleme
Çağdaş kentlerdeki kurumlar hızla değişip, yeni gereksinimlere yanıt ararken, ya ortadan kaldırılıyorlar ya da yeniden biçimlendiriliyorlar. Kimi eleştirel kent kuramcıları kent yaşamının aşırı derecede kurumsallaştığını ve buna bağlı olarak, bürokratikleştiğini ileri sürerler ki bu da onlara göre, esnekliğin ve kentin gereksinimlerine duyarlılığın yitirilmesine yol açar. Ancak bu çalışma çağdaş kentlerdeki kurumsuzlaştırmanın yalnızca, aşırı bürokratikleşmeye bir tepki olmadığını ortaya koymaktadır.
Tersine, kurumsuzlaştırma toplumsal yaşamın pek çok yönünde yaygın bir bozulma olarak kendini gösterir ve politika, yönetim, ekonomi, araştırma ve bilgi üretimi, kültür, gündelik yaşam ve etik gibi kentsel topluma ilişkin birçok alanı etkiler. Bu bağlamda, bu ortak çalışmada kent toplumu için güvenilir ve düzgün işleyen kurumların varlığı ve kalıcılığının önemi vurgulanmaktadır.
Çağdaş kentlerdeki kurumsuzlaştırmayı anlamak amacıyla derlenen bu kitapta konu geniş bir çerçevede ele alınmaktadır. Bunun için, eser Türkiye’deki ve dünyanın başka kentlerindeki kurumsuzlaştırma ve yeniden kurumsallaştırma dinamiklerini inceleyen çeşitli kuramsal ve deneysel katkıları bir araya getirmektedir.