Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Şiirler, Anılar

Modern Türk şiirinin 1960’tan sonraki tüm aşamalarına hem tanıklık eden hem de bu aşamaları yaşayan şair Süreyya Berfe, 80 yaşında organ yetmezliği sonucu hayata gözlerini yumdu. Biz de hem Berfe'yi anmak hem de şairin hayatındaki önemli bir dönüm noktasına tanıklık etmek için Fethi Naci'nin kaleminden Süreyya Berfe'yi sizlerle paylaşmak istedik.

Fethi Naci

Süreyya Berfe, “Yayımlanmamış kitap dalında 1991 Cemal Süreya Şiir Ödülü”nü Şiir Çalışmaları (Can Yayınları, 1992) adlı kitabıyla kazanmıştı. Çok sevdiğim bir şiiri tekrar okumak için o kitabı İstanbul’daki kitaplığımda aramış, bulamamıştım. Bodrum’da bırakmışım. Bu yıl getirdiğim kitaplarla birlikte Bodrum’da da artık zorunlu gereksinimleri karşılayabilecek bir kitaplığım oldu.

(Mayıs ayında Süreyya Berfe Bodrum’daydı; Türkbükü’nde bir gece, epey geç saatte, babasından söz ediyordum. Erzurum Lisesi’nde okuduğum yıllarda babası iki yıl Fransızca öğretmenliği yapmıştı. 1943-1944 yılları: İkinci Dünya Savaşı, yetmeyen yatılı okul yemeği… Evden para gelince benim ayda en çok üç gün yaşadığım lüksü (Yemekle doymak olanaksız olduğu için ek besin: 100 gram kavrulmuş fındıkla kuru üzüm!) Süreyya’nın babası her gün yaşardı. Evden gelen para üç günde biterdi; Süreyya’nın babasını her gün fındık-üzüm yerken göre göre sonunda nefret etmeye başlamıştım adamdan! O yıllardan yaklaşık yarım yüzyıl sonra, Türkbükü’nde, gecenin o geç saatinde, Süreyya’ya bunları anlatırken babasına karşı müthiş öfkeli olduğunu gördüm. Anlattı: İlk şiirini “Yön”de ben yayımlamışım. 1960 başları. Şiirin adı, “Yoksul bir aile dedi ki”. Süreyya’nın babasının öğretmenlik yaptığı özel okulun öğrencileri, “A. Süreyya Kanıpak” imzalı şiiri öğretmenlerine göstererek, “Neyiniz oluyor?” diye sormuşlar. Baba Kanıpak, şiire bir bakmış, “Soyadı benzerliği… Ailede böyle biri yok!” demiş. Süreyya, Altunizade’de top oynarken duyuyor bunu, sonra arkadaşlarıyla birlikte Salacak’a, bir zamanlar “Arabın Yeri” denen meyhaneye gidiyorlar. Süreyya, “Ben bu soyadını bir daha kullanmam!” diyor; Süreyya’ya yeni bir soyadı aranıyor; Cemal Sü- reya’nın önerdiği “Berfe”de anlaşma oluyor, ama Cemal Süreya, “Önce Ahmet Arif’ten izin almak gerek, çünkü oğlu olunca adını ‘Berfe’ koyacak.” diyor. Süreyya, Ahmet Arif’e telefon ediyor, izin alıyor ve A. Süreyya Kanıpak, Süreyya Berfe oluyor. Süreyya, hikâyesini anlattıktan sonra güldü : “Abi, seni yüzünden değiştirdim soyadımı; o şiiri yayımlamasaydın olmayacaktı bunlar…” dedi.)

İşte Süreyya’nın Şiir Çalışmaları’nda çok sevdiğim o kısacık şiir:

Gitsem bulur muyum

görsem hatırlar mıyım 

ev ekmeği kokan ikindileri 

ilkel bir resim gibi dolaşan at arabasını?

Kaynak: “Şiir Yazıları”, İyi Şeyler Yayıncılık, 1993

Süreyya Berfe Kimdir?

Ali Özgentürk ile Asyalı dergisini çıkaran Berfe, 1976’da Can Yayınevi’nde çalıştı. Daha sonra reklam şirketlerinde metin yazarlığı yaptı.

İlk şiiri 1962’de Yön dergisinde okurla buluşan Berfe, daha sonra şiirlerini Süreyya Kanıpak imzasıyla 1965’e kadar Düzlem, Zeren, Yelken, Şiir Sanatı, Türk Dili, Somut gibi dergilerde, daha sonraki şiir ve yazılarını Papirüs, Yeni Dergi, Yazı, Forum, Oluşum, Soyut, Somut, Ant, Yeni Edebiyat, Yeni a, Birikim, Milliyet Sanat, Defter, Kitap-lık, Gösteri, Yeni Gazete ile Ulus dergi ve gazetelerinde yayımladı.

Şiirleri 18 dile çevrilen Süreyya Berfe, yazı hayatı boyunca birçok ödüle de değer görüldü.